Bekle ve Gör

37 2 0
                                    

Bölüm yazıp atmayı unutan bir yazar çizelim şuraya.... Hatırlatıcı falan kurmam lazım cidden.

Umarım bölümü beğenirsiniz iyi okumalar yorum yapmayı unutmayın....


Yixing Seokjin ve Namjoon'u gönderdikten ve zar zor da olsa Jungkook ve Hoseok'u bir odaya çıkardıktan sonra salona geri döndü. Neredeyse kimse kalmamıştı. Jongin ve Kyungsoo da eve gitmek yerine bir odaya çıkmaya karar vermişlerdi. Taehyung Jongdae ve Minseok hala şarkı söylemeye devam ederken Jimin tüm akşam olduğu gibi Yoongi'yi rahat bırakmıyor ve onunla dans etmeye devam ediyordu. Yixing etrafı şöyle bir taradıktan sonra eşini bir kenarda oturmuş diğerlerini izlerken gördü. Uzaktan bile yorgun olduğu belli oluyordu. Hızla eşinin yanına gitti ve yanağına bıraktığı sulu öpücükten sonra kaldırdı. Eğlenen kardeşlerini kendi hallerine bırakıp kendi odalarına çekildiler. Diğerleri ise sabaha kadar eğlenmiş ve güneşin doğuşunu izledikten sonra odalara çekilmişlerdi. 

Sabah Hoseok yorgunca aralamıştı gözlerini. Nerede olduğunu algılaması biraz uzun sürse de dün akşam olanlar kafasına doluştuğunda her şey daha mantıklı gelmiş ve yorgun gözlerini yeniden kapatarak olduğu yere daha da sığınmıştı. Bir süre sonra ise birine sarıldığını fark ederek gözlerini hızla açmış ve kafasını da aynı şekilde hızla kaldırmıştı. Bir an kalbi korku ile çarpsa da gördüğü yüz ile rahat bir nefes almıştı. Jungkook huzurlu bir şekilde uyuyordu. Bir kolunu sıkıca Hoseok'un omzuna sarmıştı. Sanki biraz gevşetse Hoseok uçup gidecek gibi sımsıkı tutuyordu. Hoseok çenesini daha az önce başını yasladığı göğse yaslayıp gözlerini Jungkook'un yüzüne dikti. 

Yüzünün her bir ayrıntısını tekrar tekrar aklına kazırken fark etmişti onu ne kadar özlediğini. En son ne zaman ona bu kadar yakın olmuştu hatırlamıyordu bile. Kafası allak bullaktı şu anda. Hem onu hak etmediğini düşünüyor ve kendinden uzaklaştırmaya çalışıyordu hem de ondan uzak duramıyor ve hep kendini onun yakınlarında buluyordu. Kafasında büyük bir kalabalık vardı ve her biri başka bir şey söylüyordu Hoseok'a. Hoseok yorulduğunu hissediyordu fazlası ile. Fakat kafasından atamadığı korkular vardı. Jungkook öğrenirse bir daha ona parlayan gözleri ile bakmazdı. Bundan ödü kopuyordu Jungkook'un onu hep çiçek çocuk olarak hatırlamasını istiyordu. Jungkook'un mutlu olmasını istiyordu faka kendisi ile asla mutlu olamazdı emindi. 

Hoseok düşünceleri ile gözleri dolarken bir anda büyük bir farkındalığa vardı. Gece çok rahat uyumuş ve bir kere bile kabus görüp uyanmamıştı. Bunun içtiği içkiden olmadığına emindi ama Jungkook sayesinde olduğunu da kabul etmek istemiyordu. Kabul ederse kendine ördüğü duvarlara bir darbe daha atmış olurdu çünkü.

 Derin bir nefes aldı ve özlem dolu bakışlarını Jungkook'un yüzünden çekmeden kaldırdı elini. Titreyen elleri yavaşça Jungkook'un dudağını buldu ve hayali bir çizgi çektikten hemen sonra tam dudağının altında bulunan benine dokunmuştu. Yüzünde küçük bir gülümseme oluşurken Jungkook'un kıpırdanması ile paniklemiş ve uzandığı yerden kalkmaya çalışmıştı. Ama sadece çalışmakla yetinmek zorunda kaldı çünkü bileğine dolanan parmaklar onu kalktığı yere geri çekiştirmişti. Hoseok yanağı Jungkook'un göğsü ile buluştuğu an kapattı gözlerini. Ve onun kendisini sarmasına izin verdi. 

- Yorulmadın mı çiçek çocuk?

Hoseok duyduğu hitap ile titremişti. Göz kapakları titrekçe açılmış ve kafasını hafifçe kaldırmıştı Jungkook'un yüzünü görebilmek için. Jungkook ona özlem ve yorgunluğun karıştığı gözleri ile bakıyordu. Hoseok'a sardığı kollarından birini ayırdı ondan ve Hoseok'un saçlarına çıkardı. Yumuşakça sevmeye başladı biraz da olsa uzamış olan saçları. Hoseok'un gözleri bunu yapması ile hafifçe dolmuştu. Ne kadar özlemişti sevdiği çocuğu... Gözlerine bakmayı... Saçlarını okşamasını... Sarılmasını... onu çok özlemişti. Titrek bir nefes verdi daha sonrasında ise güçsüzce konuştu. 

Stay AliveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin