Han Jisung kafasını ailesinin resmine doğru çevirdi, gülümsedi ve çayından bir yudum daha aldı. Ailesinin yüzlerce resmi olmasına rağmen Prens Jisung onları kendi elleriyle çizmeyi tercih ederdi. O ailesine çok değer veriyordu.
Ailesini düşünürken kapısı tıklatıldı. Yavaşça çayını sehpasına koyup konuşmaya başladı.
"Girin"
İçeriye ilk önce Vezir Jay sonrasında Prensin tanımadığı bir kadın girdi.
"Evet Jay dinliyorum."
Prensin konuşması ile Vezirin dudakları aralandı.
"Efendim, size layık bir leydi getirdim."
Vezir yine her zamanki gibi Prens için bir leydi getirmişti, neredeyse hergün yapardı bunu.
Prens bıkkınlıkla,
"Yine mi?" dedi.
Vezir tekrardan konuşmaya başladı.
"Efendim ama gördüğünüz gibi diğerlerinden çok farklı."
Prens bir fark göremiyordu. Vezirinin karşısına sürekli leydi getirmesi onu rahatsız etmişti.
"Jay artık leydi görmek istemiyorum, lütfen."
Vezir tam ağzını açacakken Prens ona engel oldu.
"Jay lütfen bu hanımefendiyi dışarı çıkar ve birdaha karşıma leydi getirme!"
Jay emri duyduktan sonra leydi ile dışarı çıktı. Onlar çıktıktan sonra Prens içinden birdaha leydi getirmemesini diledi.
Prens Jisung bir leydi ile evlenmek istemiyordu, fakat herkes gibi oda şu soruyu merak ediyordu,
"Soyumuzu nasıl devam ettireceğim?"
Halk yıllardır bu soruyu kendi aralarında tartışırdı. Prensin evlenme yaşının geldiğini düşünüp kendi kızlarını süsleyip püsleyip sokağa çıkarırdı. Ama Prensin dikkatini asla çekemezlerdi.
Prens bunları düşünürken streslendiğini fark etti. Kendisini yatıştırması için bir müzik açtı ve manzaraya daldı.
___________
Yani yazıyorum ama iyi gidiyor muyum hatam var mı hep bu sorularla yazıyorum...
Umarım severek okuyorsunuzdur 💗💗🌷🌷
ŞİMDİ OKUDUĞUN
no matter what the sun will rise - minsung
Historical FictionPrens Han Jisung ve Savaşçı Lee Minho, çevrelerindeki baskıya rağmen devam eden bir duygu. Aşk.
