•|Saygılarımızı Sunarız|•

189 20 27
                                    

Sonunda küçük kız ve üç şehzade dev çınar ağacın yanına gelmeyi başarmışlardı. Dev çınarın baktığı manzaraya kendileri de baktı. Hafif meltem onkadar yumuşaktı ki, anlatılmaz yaşanırdı.

"Vay be.." dedi hayretle Germiyan. Anadolu'nun bereketli topraklarına bir kere daha saygı duydu.

"Vay anasını!" diyerekte Karaman kardeşine katıldı.

"Biz niye buraya geldik Aliyye?" diye sordu Germiyan merakla. Tek kelime etmeden bu kız onları buraya getirmişti.

Tek kelime etmeden işaret parmağı ile yere oturmuş bir deste çocuğu gösterdi. Çocuklarla aralarında çok fazla mesafe yoktu ama onların seslerini duymuyorlardı.

"O veletler mi aldı yani?!" diye sordu Karaman.

"Karaman!" diyerek uyardı onu Candar.

"Ne ya! Allah Allah!"

"İyi de, bunların hepsi ergendir lo!" dedi Germiyan, Karaman'a katılarak.

"Germiyancığım, kınalı kuzum. Hiç öyle konuşulur mu öküzüm." dedi Candar uyarı dolu sesiyle..

"Sen yine kaşınmaya başlamışsın Germiyan. Seni bir daha kaşımamı ister misin, kardeşim?" dedi Karaman keyifli sesiyle.

"Aman yok kalsın ağabeyciğim. Ellerin dert görmesin."

"Siz ikinizde kapayın çenenizi!" dedi Candar.
Küçük kıza döndü.
"Künyeni alan onlar mı?"

Küçük kız başıyla onayladı.
"Şurada ki!" diyerek parmağı ile gösterdi.

Gösterdiği kişinin arkası kendilerine dönüktü.
Siyah saçları, esmer tenli biri olduğu belli oluyordu ama. Oturmasına rağmen diğer çocuklardan daha uzundu.

Çocuğun yanına bir velet gelmişti ve onun kulağına fısıldayarak bizim beylikleri işaret etmişti. Orada bulunan tüm çocukların gözü yavaş yavaş beyliklere çevrilmişti. Esmerli çocuk da fark ettiği zaman da ayaktaydı çoktan.

"Şu esmerli çocuk bize mi kaş çatıyor?" diye sordu Germiyan.

Tüm çocuklar yaptıkları her neyse yapmayı bırakmış, onlara bakıyordu. Ergen çocuklardan 4 ilâ 5 kişi ile esmer çocuk da  bizim kardeşlere doğru gelmeye başladı.

"Gelecekleri varsa, görecekleri var vallah!" dedi Germiyan gaza gelerek.

"Ağabeyler, bir sorun mu vardır?"

"Evet, çocuklar bir sorun vardır." diyerek konuşmayı ele aldı Karaman.

"Nedir, ağabey?" dedi başka bir çocuk konuşmayı sürdürüyordu. Esmer çocuk, ise sessizliğini korumaya devam etti.

"Siz bu çocuğun bilezliğini almaya utanmıyor musunuz?" diyerek araya girdi Germiyan.

Karaman, 'beni bu salaktan kurtarın!' der gibi derin bir nefes çekti.

"Ne yani? Bu cadı,  bizi sizlere mi şikayet etti?" başka bir ses.

Tavırları hemen değişmişti. Diğer meraklanan çocuklar ise toplanmaya başlamıştı.

Esmerli çocuk, arkasında ki bu soruyu soran kişiye uyarı dolu bir bakış attı. Ama yeminli gibi hâlâ sessizdi, sanki bir şeyleri kavramaya çalışıyordu. Bakışlarını şehzadelerden çekip küçük kıza baktı ve onu süzdü.

"Yaptıysak ne olmuş yani? Bizler sadece çalınan malı sahibine geri vermek için aldık bu hırsızın elinden. Bu kadar." dedi esmer çocuk. Sessizliğini bozmuştu.
Siyah saçları, uzun boyu ve ela gözleriyle gayet dikkat çeken bir çocuktu.

"Ya onu sahibinden almışsanız. Şu anda hırsızlık konumuna düşen sizsiniz, çocuklar." dedi Karaman.

Germiyan ise şoka dönmüştü. Gerizekalı olan abisi ne ara böyle konuşmaya başlamıştı?
Kıyamet alameti olabilir miydi bu?!

"Şu cadı, bu abilere benziyor!" dedi küçük çocukların arasından biri. Tüm gözler ona doğru dönmüştü.
Küçük çocuk tedirgin bir şekilde kalabalığın arasında kayboldu.

Bir kaç dakika sonra taraflar tekrar birbirine döndü.

"Bakın çocuklar. Bu meseleyi uzatmak istemiyorum.
O bilezliği yani künye şu anda bizim için değerli. O yüzden sizden geri alabilir miyiz?" dedi Karaman.

"Ağabey! Bunlar insan değiller!" ince bir çocuk sesi.
Bu cümleden sonra grupta istişare başlamış oldu.
Çocuklar, daha yeni fark etmiştiler. Esmerli çocuğun gözleri fal taşı gibi açıldı.

Sanki sonunda anlamış gibi yüzünde bir ifade belirdi.
O da dahil herkes daha yeni fark etmişti. Nasıl daha yeni görmüştüler?

"Yoksa sizler-"

"Ulu hakan Selçuklu'nun oğullarına saygıylarımı sunarım, efendim." dedi esmerli çocuk.
Saygıyla eğildi.

Yavaş yavaş orada bulunan çocuklarda saygılarını sunmaya başlamıştı.

Küçük kız  da şaşırmıştı. Karşısında ki kişilerin insan olmadığını biliyordu ama onların şehzadeler olduğunu bilmiyordu. Bir kaç adım onları daha iyi görmek için geri çekildi.

Sürekli duyduğu Hükümdarları Selçuklu'nun oğulları şu anda karşısında mıydı?

"Be-bende saygılarımı sunarım, efendim!" diyerek o da saygı da bulundu.

"Çocuklar! Eğilmenize gerek yok.
Ama bu güzel hareketti. Şimdi bize o künyeyi verebilir misiniz?" dedi Candar nazik bir sesle.

Esmerli çocuk, hemen elini cebine attı ve künyeyi onlara doğru uzattı.

Candar, öne çıkıp künyeyi aldı.

"Sağolun çocuklar." diyerek kardeşlerine döndü.

Yavaş yavaş hepsi çocukların yanından ayrıldı.
Çocuklar ise şok ve merak ile onların arkasından bakıyordu. Esmer çocuk bir süre durdu uzaktan ve onları izlerdi...
Sessizlik içinde o da arkadaşları gibi gitti.

𝐊𝐮̈𝐜̧𝐮̈𝐤 𝐊𝛊𝐳 || 𝐂𝐨𝐮𝐧𝐭𝐫𝐲𝐡𝐮𝐦𝐚𝐧𝐬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin