1.bölüm

903 42 13
                                    

  2 hafta öncesine kadar hayatım gayet sıradandı. Zaten tüm hayatım boyunca hep sıradan olmuşumdur. Ta ki o zamana kadar...

***

"Meyra hadi çabuk ol uçağı kaçıracağız!" Çisil'in sesini duyar duymaz hemen bavulumu kapatıp odadan çıktım. Çisil benim ilkokuldan beri en yakın arkadaşım olmuştur. Hem aynı ilkokulda hem aynı lisedeydik. Şuanda da aynı üniversiteye gidiyoruz. Uzun bir zaman sonra da sadece ikimizin olduğu bir tatile çıkmanın verdiği bir mutlulukta var tabi. Düşüncelerimden hemen ayrılıp bavulumla kapıya yöneldim. Gideceğimiz yer ise Antalya da bir tatil köyüydü.

"Sonunda geldin be kızım. Ağaç oldum burada."

"En azından meyve vermemişsin. Bardağın dolu tarafından bakmak gerek tabi. Sen nasıl psikoloji öğrencisisin ha?" diyerek otuz iki diş o aşırı gıcık olan sırıtmamı yolladım. Tabi bunun karşılığı olarak ne aldım? Yol boyunca kafamın etini yiyen bir adet Çisil.

Uçağa son anda yetişmenin verdiği mutluluğu gerçekten hiçbir şey vermiyor sanırım. Uçaktan inince hemen otele yöneldik. Tabi ki başka nereye gidebiliriz zaten? Eşyalarımızı yerleştirdikten sonra ben sanki hiç uyumamış gibi iki dakikalığına gözümü kapattım ki o iki dakika daha sonra iki saat oldu ama neyse. Çisil de sanki yol boyunca kendisi uyumuş gibi tüm oteli altını üstüne getirmeye gitti. Tabi güya bu işi beraber yapacaktık ama benim güzel uykum buna müsaade etmedi. Hem ne demişler uyku Çin'de de olsa gidip uyuyacaksın...

Uyandığım da saat akşama geliyordu. Sanırım benim şu iki saat beş saate çıktı. Her neyse önemli olan sağlık tabi. Kalktıktan sonra arkadaşım sayesinde hiç zaman kaybetmeden Çisil'in götürdüğü bir restoran da akşam yemeği için gittik. Klasik tatilde ne yapacağımızla ilgili sohbet ediyorduk. İlk 10 dakika gayet normal geçti. Sonra tam bizim karşımızda ki masaya üstünde beyaz takım olan bir bayan oturdu. Gayet normal birine benziyordu ki ilk başta dikkatimi bile çekmemişti. Garson bayanın siparişini getirdikten sonra siyah çerçeveli gözlüğüyle bana gözünü bile kırpmadan bakmaya başladı. Önce birine benzetti herhalde dedim ama ilerleyen saatlerde de aynı şekilde bana bakıyordu. Ara sıra bende ona baktığımı belli ettiğimde bakışlarını geri çekiyordu. Bu durum beni gerçekten rahatsız etmişti ki kimi etmez? Böyle bir Restoran da akıl sağlığı yerinde olmayan veya psikopat türden birisi olması da imkânsız geliyordu tabi. Çisil de bayanı fark ettiğinde iyice tedirgin olup odamıza çıkmaya karar verdik. Tabi ben o stresle hemen uykuya dalmışım...

***

Gözlerimi açtığımda hiç tanımadığım birinin ofisindeydim. Neler olduğunu kavrayamamakla birlikte gözümde hafif bulanıklık vardı bu yüzden etrafta kimler var ya da birisi var mı göremiyordum. Tek dikkatimi çeken içerisinin beyazlarla dekore edilmiş olmasıydı hatta beyazdan başka renkli bir şey yok denecek kadar azdı diyebilirim. Ben etrafı incelemeye çalışırken arkadan topuklu ayakkabı sesi işitiyorum. Bir, iki adım sesleri yaklaşıyor ve tam arkamda duruyor. Birisinin omzuma dokunduğunu hissettiğimde korku dolu gözlerle arkamı dönüyorum. Sarışın kemik gözlüklü bir bayan bana otuz iki diş sırıtarak bakıyordu ve uyanmadan önce söylediği iki kelime beynimde yankılanıyor.

"Sonunda geldin..."

A

  

LUCİD (düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin