üç

5.9K 372 204
                                    

|fatih|
|istanbul|

____________

istanbul'un on beş dakikaya evde olacağını öğrenince hızla kettleda su kaynatarak makarnayı kaynayan suyun içine attım. yemeği de çıkarıp ısıtmaya koydum.

derslerim genelde projeler ve çizimlerle geçtiği için devamsızlık sorunu yoktu fakat istanbul'un hem devamsızlık problemi hem de yoğun çalışma hayatı vardı. devamsızlık sorunu olduğunu da tolga'dan öğrenmiştim.
bir keresinde alkın tolga ile konuşurken, "üç kere derse giremezsek direkt kalıyoruz asla sınav notlarını önemsemiyorlar" demiş.

makarnanın haşlandığına emin olunca süzerek erimiş yağda biraz karıştırdım ve tencerenin altını söndürerek kapağını kapattım. yemeğin de altını söndürerek not kağıdını elime aldım, tam not yazacağım esnada kapının açılma sesini duyunca doğrularak koridora baktım.

istanbul, üstündeki kalın ceketi portmantoya asarak yorgun olduğu her halinden belli şekilde ayaklarını sürüyerek mutfağa geldi.

selam

cidden sesi yorgun geliyordu

yemekleri ısıttım, gel ye

dediğimde gözlerini kapatan saçlarını bileğindeki toka ile toplayarak yüzüme baktı.

olum dua et çok yorgunum

neden böyle dediğini anlamasam da bir cevap vermeyip filtre kahve makinesinde, demlenmiş kahveden bir fincan dolduruyorken istanbul konuşmaya başladı.

anlamıyorum abi gerçekten... bu hocalar niye böyle sikik oluyorlar

cevap vermeden yüzüne baktığımda, bal rengi gözlerini birkaç saniye yüzümde gezdirip yemeğinden bir kaşık aldı

hiçbir halt yaptıkları yok, tek yaptıkları sikik pdfleri okumak. o pdflerin son kullanma tarihi geçmiş, fi tarihinden kalma bilgiler içeriyor ama yok

"..."

diyecek bir şey bulamıyordum. daha önce hiç konuşmamıştık karşılıklı. yani eve taşındığından beri hiç. ve doğrusu, ilk kez karşılaşıyorduk evin içinde.
ve o...

çok sıradan bir şeymiş gibi bana sinirlendiği şeyleri anlatıyordu.

mutfak peteğine popomu yaslayarak elimdeki fincandan bir yudum aldım. cevap vermemi isterse bunu açıkça söyleyeceğinden emindim.

hayır onu da geçtim. küçük dağları ben yarattım halinde gezen o asistan bozuntularına ne demeli. ulan özel okullara tonla para sayıp tezlerinizi başkalarına yazdırarak geldiğinizi anlamayacak kadar yarrak kafalı mıyım ben. kendilerini zeki sanıyorlar bide. siktiğimin tek hücreli canlıları.

sessizce kahvemi içip istanbul'un söylenmelerini dinlerken istanbul da bu esnada yemeğini bitirdi. hem konuşup hem yiyor bir de arada başını kaldırıp bana bakıyordu ve bir de eksik etmediği mimikler daima yüzündeydi.
hepsini aynı anda yapabiliyor olması beni şaşırttı.

yemek çok iyi olmuş ellerine sağlık. borçlandım sana baya ama hallederim yani merak etme. öyle üstüne yatmam iyiliklerin.

buna gerek yoktu.

gerek yok, kendime yaptığım yemek sonuçta ekstra uğraşmadım

kaşlarını kaldırarak yüzüme baktı

fatih'in istanbul'u | bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin