O Zaman Neden İyi Hissettiriyor

1.7K 143 91
                                    


Jungkook

Hızlıca kapıyı kitledim ve merdivenlerden indim. Apartmandan dışarı çıktıktan sonra telefondan saati kontrol ettim. Dersin başlamasına daha çok vardı bu yüzden ben de rahat rahat yürümeye karar verdim. Kulaklıklarımı taktım ve karışık listemi açtım.

Taylor Swift'in sesiyle kendimden geçmiş bir şekilde yürüyordum. Arada yanlışlıkla şarkı sözlerini sesli söyleyip rezil olup olmadığımı kontrol etmek için etrafıma bakıyordum.
"But it dies and it dies hay ananın." Sesli mırıldanmamla tekrar etrafa bakıp yürümeye devam ettim.

Okula gelmiştim ancak henüz içeriye giresim yoktu. Hangi salak bu kadar erken vakitte içeriye girip mal gibi on beş dakika beklerdi ki, kesinlikle ben değil. Okul bahçesinin duvarına yaslandım. İşlerine koşuşturan telaşlı insanları ve hızla gelip geçen arabaları izleyerek şarkı dinlemeye devam ettim.

Aniden kulaklığımın sertçe çekilmesiyle kafam sağa doğru eğildi."Ne yaptığınızı zannediyorsunuz siz?" Adlarını bile bilmediğim iki çocuk karşımda sırıtarak bana bakıyordu. Biri sol koluma diğeri de sağ koluma girdi ve beni ara sokağa doğru çekmeye başladılar."Manyak mısınız? Amacınız ne sizin? Bırakın beni!"

"Kes sesini pis ibne!"
"Şaka mısınız? Cidden 21. yüzyıldayız ve hâlâ mal homofobikler var."
"Sizin gibi piçler yaşamayı hak etmiyor."
"Herhalde yeterli sevgi görmemişsin ki sevgiyi bir erkekte arıyorsun."
Duyduğum hakaretlerle gözlerim doldu ve kollarımı iki çocuktan kurtardım."Asıl sizin gibi cahiller yaşamayı hak etmiyor, bir insanın var oluşuna bile katlanamıyorsunuz. Hasta değiliz biz. Gay olmak veya homo olmak bir hastalık değil."

"Kapa çeneni."
"Hastasınız hepiniz. Bir insan nasıl kendi cinsinden etkilenebilir, çocuğunuz bile olamaz."
"Herkes sizin gibi çocuk yapma ve nesil devam ettirme derdinde değil. Ayrıca o küçük beynine şunu sok, çocuk sahibi olmak için illa karşı cinsten biriyle olman gerekmez. Evlat edinmek diye bir şey var."
"Senin o dilin fazla uzamış ama şimdi yiyeceğin dayaktan sonra kendine gelirsin."

Üstüme gelen uzun çocuğu ittirdim ancak arkadaşı onu tuttu ve beni köşeye sıkıştırdılar. Karnıma yediğim dirsekle nefesimin kesildiğini hissettim. Yumruğumu kumral çocuğa geçirecekken uzun boylu çocuk beni tuttu ve kumral çocuk karnıma bir kez daha vurdu. Nefes almaya çalışarak dizlerimin üstüne düştüm ancak nefes alışlarım ne kadar artarsa acım da o kadar artıyordu.

Dizlerimin üstüne çökmemi fırsat bilen iki çocuk, bana art arda tekmeler atmaya başladı. Yüzüme gelen yumrukla ağzımda metalik bir tat hissettim. Ellerimi karnımdan çekerek yüzüme sardım.
"Hey! Neler oluyor orada?"
Eric hocanın sesiyle gülümsedim.
"Lucas, Wook ne yaptınız siz? Jungkook iyi misin?"
"Sayılır." Sesim hırıltılı çıktı.

"Lucas ve Wook büyük bir ceza alacaksınız, Jungkook sana yardım etmesi için bir öğrenci göndereceğim kımıldama. Siz ikiniz önüme düşün."
Zorlukla gülümseyerek telaşlı yüzlerini izledim. Yorulduğum için istemsizce gözlerim kapanıyordu ancak en azından revire gidene kadar dayanmalıyım.

"Aman tanrım, Jungkook. Kim yaptı bunu sana? Neden yaptı?"
"Sonra anlatırım Peniel."

***

Gözümü açtığımda revirdeydim. Doğrulmaya çalıştım ancak sırtım çok ağrıyordu."Jungkook sana bir haftalık rapor hazırlatacağım, eve git ve dinlen." "Teşekkürler bayan Kyung." "Ne demek, hadi dikkatlice kalk ve evine git."

***

Güne Açan Çiçekler Gibiyiz

Zoom MeetingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin