İçeri gelen ayak sesleri, Tuğba'nın sesi, Arif'in bağırışları... En son hatırladığı şeyler bunlardı. Gözlerini aralamaya çalıştı ama gözlerini kapatan bir şey vardı sanki.
''Yeter artık yapmayın yalvarırım.''
''AAAHHH.''
Başı - başı zonkluyordu deli gibi. Ama bu seslerin sebebini öğrenmek için tüm gücünü kullandı. Hafifçe araladığı gözlerinin önünde Tuğba'yı ve onun dokunmaya kıyamadığı kıvırcık saçlarını eline almış bir adamı gördü. Kafasını arkaya çekecek şekilde tutuyordu ama Tuğba her seferinde bir şey görme isteğiyle aynı yöne eğiyordu kafasını. Kendisi de o tarafa çevirdi başını. Yerde diz çökmüş olan Arif ve başında bekleyen adam.
''Elektrik vererek mi adam edeceksiniz beni yani?''
Nefes nefese söylemişti bunu.
''Gerekirse evet.''
Elindeki votkayla mutfaktan gelen 35-40 yaşlarındaki adam söylemişti bunu. Cenan'ı kontrol etmek isterken uyandığını görünce diğer adama durması için işaret yaptı.
''Günaydın beyefendi. Şundan biraz içtim ama sorun yoktur umarım.''
Elindeki 3 yıllık şişeye ve adama baktı. Yüzüne bakan birisi zaten alay ettiğini anlayabilirdi. Kafasına dikip geri kalanını da içip şişeyi masaya koydu.
''Eveeet, Cenan da uyandığına göre işin eğlenceli yerine geldik demektir.''
''Ne işi? ... Ne eğlencesi?''
Başının ağrısı yüzünden konuşurken dahi acı çekiyordu.
''Birkaç sorum olacak sadece.''
'Sadece soru sorup gideceklerse iyi.' diye düşündü Cenan içinden.
''Senin mi fikrindi?''
''Ne fikri?''
''Aptal numarası yapma Cenan.''
''Evet.''
''Kızın kim olduğunu biliyor mu Ömer?''
''Fiziksel özelliklerini sadece.''
Adam birden kahkaha atmaya başladı. Ama bu kahkaha filmlerdeki 'kötü adam' kahkahasına benzemiyordu, komik bir şeye güler gibi gülüyordu.
''Aptal olduğunuzu biliyordum.''
Anlam veremeyen bakışlarla bakan Cenan'ın yüzüne yaklaştı.
''O kızın ikizi de orada yatıyor.''
Şaşkınlığını belli etmemesi gerekiyordu. Her ne olursa olsun endişesini onun bilmemesi en iyisiydi.
''Ee?''
''Aradığınız kızın akli dengesi yerinde, ama ne yazık ki konuşamıyor. Diğeri de kendini kardeşi sanıyor, kim sorsa kardeşinin başından geçen olayları kendi kafasında kurgulayarak anlatıyor, ama siz biraz salak olduğunuz için bunu araştırmadan, öğrenmeden girdiniz değil mi?''
''Senin gibi işkence yöntemleriyle nam salmış bir adama böyle 'aptal-salak' gibi kelimeler hiç yakışıyor mu?''
''Konuyu değiştirme çabandan anladığım kadarıyla her şeyi benden öğrendin. Güzel.''
Yüzüne gülümseme yayılan adam diğerlerine işaret yapınca 2 tanesi çıkış kapısının oraya gidip 10 dakika sonra döndüler.
''Görüşürüz Cenan.''
Tiksinerek baktığı surata tükürmemek için zor duruyordu Cenan.
Evden hepsi çıkınca Cenan Tuğbayla baygın yatan Arif'in yanına gitti.
''Arif, Arif iyi misin? Uyan kardeşim hadi lütfen gittiler bak. ARİF.''
''Tuğba, Tuğbam kolonya su bir şeyler getir yalvarırım.''
Başından akan, yarısı kurumuş kanla diğer odalara gidip Cenan'ın istediklerini getirdi. Yaklaşık yarım saat sonra Arif kendine gelmişti.
''Öhö öhö.''
''Al su iç.''
Başını kaldırıp su içirdikten sonra tekrar yatırdı.
''Size bir şey yaptılar mı Cenan?''
''Hayır hayır ama gittiler. Sen dinlen, yorma kendini. Hatta istersen hastaneye gidelim evet evet bir serum taktıralım bir şey yapalım.''
''Hayır hayır iyiyim ben.''
''Hayır benim daha önce akıl etmem gerekiyordu hadi toplarlanın.''
''Cenan, doktor sadece 'bol bol dinlen' diyecek sen de biliyorsun yaram yok ki.''
''Arif bak iyi değilsen gidelim.''
''Hayır Tuğba da... Senin başına noldu?''
Cenan Tuğba'ya bu sefer dikkatlice bakınca başından kaşına kadar inmiş kan lekelerini gördü.
''Tuğba bunlar, bunlar ne ara oldu? Neden görmedim ben?''
''Şey adamlar saçımı çekince bir kısmı koptu da oradan herhalde.''
Saçının kopan kısmını gösterdi. Resmen açık yara vardı orada.
''Ben kafayı yicem, nasıl, sen nasıl ses çıkarmadın?''
''Uyuşturucu sprey sıktı zaten adam. Seni konuşturmak için, bir şey hissetmedim o an.''
''Şu an acıyor mu?''
''Biraz ama önemli değil.''
Bu sefer Arif girdi araya.
''Cenan, benim çantada ilk yardım kutusu var. Onu getir de temizle bari.''
Cenan kutuyu alıp geldi.
''Sende ilk yardım kutusu niye var ne alaka?''
''Sen küçükken futbolda düşüp kaşını yarmıştın ya, hani bir hemşire geçiyordu yoldan tesadüfen, çantasından ilk yardım kutusunu çıkarıp acını dindirmişti. Ben de o gün acaba o kadın geçmeseydi Cenan ne olurdu diye düşünürdüm. Ondan beri taşıyorum işte.''
''Kanka kaşımı yardım altı üstü beyin kanaması geçirmedim.''
''Çocuk aklı işte de alışkanlık oldu işte sen boşver.''
Tuğba'yı koltuğa otutturup kutuy açtı. Zaten ilk yardımı bildiği için yarayı temizlemeye başladı.
''Ahh Cenan.''
''Çok mu acıdı?''
''İlk gecemiz kadar değil.''
''NE?''
Cenan'ın da tepkisiyle baraber uyuma taklidi yapan Arif gülmeye başladı.
''Ay Arif özür dilerim unuttum sen olduğunu.''
''Yok siz devam edin ya ben uyuyorum zaten. Cenan'ın da bi rahatlamaya ihtiyacı var bu aralar.''
''Ona da sen karar ver kanka.''
''Bugün uygundur, öğleden sonra ama ben gittikten sonra, bir mum eşliğinde önce yemek. Hatta yemeği boşve-...''
Arif gözü kapalı şekilde yarı dalga geçer biçimde bunları söylediği sırada Cenan'ın tokadıyla irkildi.
''İyi geceler Arif.''
''İyi geceler wolf bakışlarında life bulduğum.''