1.BÖLÜM

51 5 3
                                    

Sabahın ilk ışıklarında gözlerini açıp gerneşti.Sırt ağrısından yine doğru düzgün uyuyamamıştı. Yataktan doğrulup kendine gelince sırtındaki bıçak gibi keskin olan acıyı hissetti.Bugün için kesinlikle hastaneye gidecekti.Neredeyse uyandıktan bir iki dakika geçmiş olmasına rağmen hala uykuluydu. Çalan telefonuna uzanıp cevap verdi.

--Hala uyanamadın mı sen?

--Sırt ağrısından uyuyamamak ne demek sen biliyor musun?

--Onu tamamen unutmuşum üzgünüm.Sen bugün hastaneye gitmeyecek miydin?

--Evet birazdan hazırlanıp çıkacağım.

--Umarım ciddi bir şeyin yoktur.Seninle gelmemi ister misin?

--Buna gerek yok.

--Peki ne olursa olsun beni ara tamam mı?

--Tamam.Hadi kapatıyorum bay bay.

Levin hazırlanıp kapıdan çıkarken ablası hemen arkasından seslendi.Yine nereye gittiğini soruyordu. Her zaman böyle yapardı.Küçüklükten beri ablasına çıkmadan haber vermez o sorardı.Hastaneye gideceğini söylemeyi unutmuştu.Ablasına her şeyi anlattıktan sonra evden ayrıldı.

Uzun uzun bekledikten sonra nihayet sıra gelmişti.Odaya girdiği anda yine sırt ağrısı kendini hatırlatmıştı.Doktorun sorularından sonra sıra sırtını göstermeye gelmişti. Doktor sırtını görünce oldukça şaşırmıştı.Sağ ve sol olmak üzere iki yana ayrılmış yara izleri vardı.Levin bu ifadeyi bekliyordu.Görünce kendiside şaşırmıştı.

--Bu ne zamandan beri böyle?

--Bir hafta boyunca.

Doktor yaraya dokununca canı acımıştı ama kendisini tutmaya çalışıyordu.

--Bu daha ne kadar sürecek?

--Biraz daha sabredin ne olduğunu anlamaya çalışıyorum.Sırtınıza daha önce hiç bir darbe geldi mi?

Levin kendini sıkarak cevap veriyordu.

--Hayır bir şey olmadı. Kendiliğinden bu hale geldi.

--İlginç.Böyle bir şeyle ilk defa karşılaşıyorum.

İyice inceledikten sonra yaralarına iyi gelecek bir ilaç önerdi.Levin ilacı almak için eczaneye uğradıktan sonra erkek arkadaşı Barışın yanına gitti.Galeride girişteki görevliye nerde olduğunu sordu.Barış uzaktan Levin'e seslendi.Yüzünde panik havası vardı.Eli ayağı birbirine girmiş,tedirgindi.

--Neden daha önce haber vermedin geleceğini?

--Aradım ama açmadın.

--Duymamışım benim hatam özür dilerim.

--Sorun değil.Bugün hastaneye gittim.

--Niye?

--Söylemiştim ya sana sırtımın ağrıdığını.

--Doğru söylemiştin. Ne oldu peki ne dedi doktor?

--İlaç verdi.

Barış'ın telefonu çalınca konuşması yarıda kaldı.

--Benim önemli bir işim var sonra gelirim yanına.

--Ama bugün birlikte vakit geçirecektik.

--Evet ama gitmem gerek.İşimi halledip yanına geleceğim.

Yanağından öpüp gidince Levin'de oto galeriden çıkıp gitmişti.Ağrı sırtını aşıp omuzlarına kadar çıkmıştı.Katlanılamaz bu ağrıya daha fazla dayanamıyordu.Sırtında bir şey varmış gibi hissediyordu.Sanki birisi bıçakla deşiyormuş gibi.Kendini çığlık atmamak için zor tutuyordu.Elini ağzına götürüp bağırmamaya çalışıyordu.Bir kafenin önünde durdu.Bu halde yüruyemezdi.Biraz dinlenmek iyi gelir diye düşünüp önünde durduğu kafeye girdi.Gözüne çarpan ilk masaya oturup arkasına yaslandı. O kadar çok acı vericiydiki masayı devirmek geçsede içinden bunu yapmadı.Yanına sipariş almak için gelen adama cevap verebilecek hali bile yoktu.Zoraki ağzından çay kelimesi çıktı.Şu an istedigi tek içecekti. Sanki çay acısını hafifletecekmiş gibiydi.Canı çok fazla çay çekmişti. Çayı getiren adam iyi olmadığını anlayınca durumunu sordu fakat Levin iyi acının devam etmesine karşı iyi olduğunu söyledi. Adam gidince çayı hiç beklemeden ağzına götürdü. O kadar iyi gelmiştiki çay tekrar istedi.Üç bardak çay içtikten sonra duraksadı.Çay acısını hafifletmiş rahatlatmıştı.Camdan yürüyen insanlara bakıyor,onları iyice süzüyordu.

--Bir bardak daha ister misiniz?

Sesle birlikte irkilmişti.Nazikçe hayır deyip hesabı istedi.Ayağa kalkarken başı döndü.Düşmemek için sandalyeye tutundu.Neler olduğuyla ilgili hiç bir fikri yoktu.Eve zar zor gelmişti.O kadar yorgun ve halsizdiki ablasının sorusuna cevap bile veremedi.Odaya girip kendini yatağa bıraktı.Acıya daha fazla katlanmadan ilacını sürdü.Yarası sızlamaya başlayıp dahada artmıştı.Omuz hizasından başlayıp aşağı doğru inen sağ ve sol olmak üzere iki tane olan yarasını inceledi.İkiside kavisliydi.

Yemek yerken bile hala acıyordu.Ablasına üzülmesin diye bir şey söylemiyordu.Zaten eniştesi yanında olduğu için az üzülür endişelenirdi.İkiside hala yeni aşık çiftler gibiydi.Birbirlerini ilk günki kadar çok seviyor ve önemsiyorlardı.Çoğu insan onların aşkına gıpta eder,kimi zaman kıskanırdı.Evde onların aşk şarkıları çalardı. Kardeşi ile kendiside bu aşık çiftlerin aşklarına şahit olurdu.Yemekten sonra dinlenmek için odasına çekildi.Ancak sırtındaki yaralar  rahatsız ediciydi.Daha fazla dayanamayıp yataktan kalktı ve banyoya gitti.Sırtını yavaşça açıp aynaya baktığında ağzı açık kalmıştı.









Büyük Kanatlı SırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin