loser

166 23 68
                                    

"Hyunsuk"

"Hey"

"Kalk artık. Her yer karanlık,korkmaya başladım."

"Ne kadar çok uyudun kalk artık!" dedi yanında uyuyan hyunsuka. Saatlerdir sanki hiç koca bir ormanda kaybolmamışlar gibi mışıl mışıl uyuyordu. Jihoon ise onun başında koruma gibi bekliyor eğer kendiside uyursa başlarına bir şey gelir diye bekliyordu. Yorgundu ve uykusu vardı ama jihoon tozun toprağın içinde yatmaktansa uykusuz kalırdı daha iyidi.

Sinirle iç geçirip kararmaya yüz tutmuş havaya aldırmayarak ormanın içine doğru yürümeye başladı. Saatlerdir -belki de gün olmuştu- bu orman da    sıkışıp kalmışlardı. Ve telefonları çekmediği için kimseden yardım isteyemiyorlardı. Ayrıca O kadar çok acıkmış ve yorulmuşlardı ki hyunsuk bu yorgunluğa daha fazla dayanamayıp uyuyakalmıştı. Ama jihoon gibi biri hyunsuk kadar rahat bir şekilde uyuyamazdı.

Yine yüzüncü defa yanında geçtiği ağaca sinirle bir tekme atarken ağlmamak için zor duruyordu jihoon. Hiç bir çıkış yolu yoktu dönüp duruyordu sadece. Ayrıca kendisini boşu boşuna yormuştu.

Daha fazla kendini yormamak adına hyunsukun olduğu yere geri dönmeye karar verdi. Belki bir umut ateş yakıp yardım bulabilirlerdi. Hızlı adımlarını nehir kıyısına yönelltiğinde bir şeylerin ters gittiğini anladı. Hyunsuku görmektense boş bir toprak parçası görmek korkusunu tetiklerken hyunsukun nereye gitmiş olduğu ihtimalleri aklında alarmlar veriyordu. Ormanda yalnız kalmak özellikle canından sevdiği hyunsuku kaybetmek en son isteyeceği şey bile değildi. Kalbi korkuyla teklerken bağırmaya başladı.

"HYUNSUK!"

"HYUNSUK NEREDESİN!"

"SUKKİE! HEY SUKKİEE!"

deli gibi bağırıyor sesini duyurmaya çalışıyordu. Ayrıca adımlarımı tekrardan ormana yönlendirmiş onu arıyordu. Gözleri etrafı seri bir şekilde tararken kırmızı bir şey dikkatini çekti. Aklında dolanan delice ihtimaller onu çileden çıkarırken hızla oraya koştu. Kırmızı bir mont ağaca asılmıştı. Başından vurulmuşa döndü jihoon. Çünkü bu mont hyunsukun montuydu. Gözlerinin dolduğunu hisseti.

"HYUNSUK!"

"HYUNSUK!"

"sukkie... neredesin?" dedi ağacın dibine çökerken. Dolan gözleri acımasızca göz yaşlarını bırakırken yanlızlığı en derinden hisseti.

Korkuyordu. Hemde çok fazla korkuyordu.

Sıkıca sarıldı kırmıza monta. O yanındaymış gibi sarıldı sımsıkı.

Yapayalnızdı karanlık koca ormanda. Hyunsuk yoktu. Ayrıca etrafı dört dönmüş onu bulamamıştı.

Kaybetmişti onu. Yine ve yine.

Pişman olduğunu hisseti. Yüzüncü defa. Belki o kamptan hyunsuku ayrılmak için ikna etmeye çalışmasaydı onu kaybetmeyecek gecenin sonunda yıllardır onu sevdiğini itiraf edecekti. Ama şimdi ne kurtulabiliyordu ne de onu bulabiliyordu. Tekrardan iliklerine kadar pişmanlığı hisseti jihoon. Kaybetmişti yıllardır gözü gibi sevdiği çocuğu.

Üşüdüğünü, orada soğuktan ölüp gitmek istediğini düşündü. Ya da belki istedi. Bilmiyordu çünkü beyni doğru düzgün düşünemiyor korkuyla iki büklüm oluyordu.  Zaten etraf fazlasıyla karanlıktı ve o karanlıktan hep nefret etmişti. Gündüzü geceye hep tercih edendi ve hyunsuk onun gündüzü olmuştu. Tam tamına 12 yıl boyunca. Onunla lise yıllarında tanışmıştı ve bilirsiniz tanışmaları her lisede olduğu gibi mevzulu, kavgalı olmuştu ama buna rağmen çok iyi anlaşmışlar tam bugünde 12. Yıllarına girmişlerdi. Tabi bu süre zarfında jihoon içinde ki duyguları saklmak ve içinde yaşamak zorunda kalmıştı. Ama şimdi bunların pekte önemi yoktu. Çünkü hyunsuk yoktu yanında, neredeydi bilmiyordu. Ve o karanlıktan nefret ederdi.

neredesin~hoonsuk~oneshotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin