Tohum, toprak, su ve gün ışığı… Bir bitkinin filizlenip, büyümesi olgunlaşması ve meyve verebilmesi için gerekli en temel şeylerdir. Bunları fen derslerinde hepimiz duyarız. Benim şu an bunları düşünmem kadar saçma birşey olmasa da içinde bulunduğum durum, yolumuzun iki yanının sık ağaçlar ile kaplı oluşu beni bunları düşünmeye sevk ediyordu. Ya da ben bunları düşünerek zihnimi uzaklaştırmaya çalışıyordum. Yolculuğumuzu Albert ve Jenna ayrılmaya karar verince planlamıştık. Aslında sadece Jenna planladı desek daha doğru olur, benim seçme şansım hiç olmamıştı. Ordan oraya savrulan bir hayatım vardı. O korkunç geceden sonra verildigim aileler bir sebepten ötürü pişman oluyor ve ben yine döneceğimden emin çocukların girdiği bahislerin baş kahramanı olmayı başarıyordum. Bahsi kaybedenler de bana düşman oluyordu. Zehir zıkkım olan kısa bir mutluluk anıda o düşman bakışların arasında yitip gidiyordu. En uzun Albert ve Jenna'nın yanında kalmıştım. Albert'in benden pişman olmasına geri göndermeyi istemiş olmasına rağmen Jenna bana sahip çıkmış benden vazgeçmemişti. Benden vazgeçmeyen ikinci kişi olduğunu çok sonra öğrenecektim... Onu gerçekten seviyorum. Yalnız bırakmayı düşünmem mümkün bile değildi. O nereye giderse gidecek ve hep yanında olacaktım. Birlikte herşeyin üstesinden geleceğimize kendimizi inandırarak baya motive ederek çıktık bu yola.
Ama bilmediğimiz tek şey bizi nelerin beklediğiydi. Çünkü ne Jenna ne de ben gittiğimiz yer hakkında en ufak bir bilgiye sahiptik. Google'dan bilgi almak için "Agtone Kasabası" yazdığımda sadece beş satırlık bir bilgilendirme yazısı ile karşılaşmıştım. Sakin ve sevecen insanların yaşadığı, ormanın içine saklanmış şirin bir kasaba olarak lanse edilmişti.
Lanet olsun nasıl bir yer burası? Daha açıklayıcı bir anlatım nasıl olmazdı. Jenna elinde kalan tek şey olan bu yer için tek şansımız diyordu çünkü Albert ile sorunlu bir ayrılık yaşamış ve hiçbir şey almadan bu evliliği bitirmişti. Albert ile yaşadığı on yedi sene mutlu bir evliliği olduğunu söyleyen buna kendisini körü körüne inandırmayı başarmış Jenna'nın büyükannesinden kalan eve yerleşmeye gidiyorduk. Dediğim gibi bizi nelerin beklediğini bilmeden…
Tek amacımız vardı kendi ayaklarımız üzerinde durmak. Yaklaşık on iki saattir araba kullanan Jenna için mola verme zamanı gelmişti. Tabelalarda bir dinlenme tesisi ya da benzin alabileceğimiz bir yer takibi yapıyordum. Navigasyonu kullanamıyor olmak kaybolmuşluk hissi yaşatıyordu maalesef telefon artık çekmiyordu. Bu demek oluyor ki izole olmaya başlamıştık bile. Neyse ki çok geçmeden dağların müsaade ettiği kadar açıklık alana konumlanmış eski bir benzinlik görüp durduk. Araba durduğu gibi resmen kendimi dışarı atıp derin bir nefes çekerek ciğerlerimi temiz havanın egemenliğine bıraktım. Ben depoyu doldururken Jenna lavaboya gitti. Çok tenha ve kapalı bir hava vardı bugün yağmur bulutları toplanıyor ve yağmaya hazırlanıyordu. Yağmuru hiç sevmem ve hazırlıksız yakalanmak istemem doğrusu. Bunu bilen Jenna elini çabuk tutsa iyi olur.Vancouver’ a ulaşmak üzereyken verdiğimiz bu mola sayesinde biraz olsun kendimize gelmeyi başarmıştık. İlk saatlerde yolculuktan keyif alsam da sonraki saatler oldukça sıkıcı olmaya başlamıştı. Tabela okumaktan yanımızdan geçen araçları saymaktan fazlasıyla bunaldım. Yolculuk boyunca kafamın içinde dönüp dolaşan Jenna’nın sesiyle savaş veriyordum. Sorduğu sorulara, söylediği onca şeye nasıl cevap vermem gerektiğini kestiremiyordum bir türlü. Zaten sorduğu soruların cevabını beklemeden bir diğerini soruyordu. Sürekli konuşup duran ve asla karşısındaki insanı dinlemeyen bir yapısı vardı. Biten evliliği yüzünden kendini neden bu kadar suçlu hissettiğiyse benim için başlı başına bir muammaydı. Bir kadın aldatıldıktan ve onu istemediğini resmen hönkürerek anlatan kel, göbekli, orta yaş kriziyle kendisine kızı yaşında bir sevgili bulan adam yüzünden neden bu kadar suçlu hissedebilirdi bir türlü anlayamıyordum. Mantığım buna yetmiyordu. Bu yolculuk uzaklaşması bazı şeyleri mantıklı şekilde düşünerek yerli yerine koyması için iyi gelecekti ama o resmen bunların önüne bir set örüp güzel düşüncelerin geçmesine müsaade etmiyordu. Jenna benim için resmen ümitsiz vaka!🤦🏻♀️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUTSAL (Toprağın kızı) +18
FantasyTANITIM BÜLTENİ Okuduğunuz bütün fantastik hikayeleri unutun! Karanlık, kötü ruhlar milyonlarca yıl öncesinden gelerek aramıza karışıyor ve kutsal olanı arıyor.Yıllardır gizlenmesini sağlayan koruyucu tılsım gücünü kaybetmeye başladı. Bilmediği bu...