¹minnet dolu bakışlar

57 10 3
                                    

!taciz&istismar travmasına sahip karakterler içerir, tetiklenebileceğinizi düşünüyorsanız lütfen okumayın.

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


***

Bir an... Kısacık bir an. Sadece bir kaç saniyeliğine onu görmek, Jimin'in yıllardır üstünü örttüğü duyguların ortaya çıkmasına yetmişti.

Hızla kafasını salladı. Gerçekten o muydu bilmiyordu. Daha önce defalarca yaşamıştı bunu. O sandığı insanların peşinden gitmiş fakat hayal kırıklığından başka bir şey bulamamıştı.

Sadece hayatta olduğunu bilmek, iyi olduğunu görmek istiyordu. Jimin ne kadar incindiğini umursayacak durumda değildi, onu görme ihtiyacıyla dolup taşıyordu. Bu yüzden ne zaman aktığını bilmediği gözyaşlarını silip yolun karşısına geçti.

Onun az önce girdiği kafenin önüne geldiğinde camlardan içeriyi görmeye çalıştı. Büyük bir mekandı, içeriyi yeterince iyi göremiyordu bu yüzden hızlıca içeriye girdi. Öğleden sonra olduğundan içerisi pek yoğun değildi.

Bir yandan onu arıyor bir yandan da dikkat çekmemeye çalışıyordu. İlk katta aradığını bulamayınca ikinci kata çıktı. Hızlıca göz attı ama burada da değildi. Omuzları hayal kırıklığıyla çökerken çıkışa doğru yürümeye başladı.

Merdivenlere ulaşmasına birkaç adım kala bir kapı sesi duydu. Şaşkınca olduğu yerde kaldı çünkü adamın çıktığı yer duvarla öyle bütünleşmişti ki orada bir kapı olduğunu görmek bilmeyen biri için nerdeyse imkansızdı.

Jimin, adamın uzaklaşmasını beklemek için bulduğu ilk köşeye sindi. Görünmemeliydi.
Nihayet adam gözden kaybolduğunda yerinden çıkıp kapıya ilerledi. Mantığı ona gitmemesini söylüyordu başı belaya girebilirdi ancak kalbi bulduğu en ufak bir umuda tutunacak kadar aptaldı. Kalbini dinledi.

Adamın az önce çıktığı kapıyı yavaşça açıp içeriye göz attı. Uzun bir koridor vardı. Kapıyı aralık bırakıp yavaş adımlarla ilerlemeye başladı, birinin onu fark etmesinden korkuyordu. Koridorun sonuna ulaştığında camdan duvarları olan bir ofis buldu, içeriden sesler yükseliyordu. Sindiği köşeden kafasını uzatıp içeriye baktı.

Oradaydı. Gerçekten oradaydı. Min Yoongi yıllar sonra karşısındaydı. Çok değişmişti; bakışları, duruşu, görünüşü... Soğuktu, buz gibi. Jimin ürperdiğini hissetti. Gözyaşları yüzünü istila ederken hızlıca girdiği kapıdan dışarı çıktı. Nefes alamayacak gibi hissediyordu. Yüreğindeki ağırlık canını yakıyordu.

Merdivenlerden aceleyle inerken biriyle çarpıştı. Onun kapıyı bulmasını sağlayan adam olduğunu fark ettiğinde hızlıca uzaklaşmak istedi ancak kolunu tutan el buna izin vermedi.

"Jimin?" duyduğu şaşkın sesle kafasını kaldırdı.

"Jungkook?" şimdi kendisi de karşısındaki adam kadar şaşkındı.

wipe your tears •yoonmin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin