Birkaç gün sonra Jihoon'a fazladan göz kulak olmanın doğru bir hareket olduğu anlaşıldı. Hemşire Inwoo'yu aradı ve Jihoon'un az önce hastaneden ayrıldığını ve taksi tuttuğunu gördüğünü bildirdi. Bu geceki mesaisine başlamak üzere olduğundan başka bir şey olduysa bilmiyordu. Inwoo, Jihoon'un bu sefer neyin peşinde olduğunu bulmak için arabasını hastaneye sürdü.
Jihoon'un pahalı hastane odası birisi parti veriyormuş ya da öfke nöbeti geçirmiş gibi görünüyordu. Geçen sefer belaya bulaşmasına izin vermesine rağmen hala kovulmamış olan Jihoon'un şoförü, Inwoo darmadağın haldeki odaya bakarken içeri girdi. İçinde alkol olduğu görülen poşetler taşıyordu. Büyük ihtimalle, Jihoon'un onu tutmasının sebebi köpek gibi peşinde koşturup her kaprisini çekmesiydi.
"Nereye gitti?" diye sordu Inwoo.
"Burada değil mi?" Şoför çantaları kenara koyup etrafı aradı. Hemşire içeri girdi, personellerin hiç birinin ne olduğundan haberi olmadığını söyledi, sadece gürültünün kesilmesinden memnundular.
Inwoo yerde uzanan büyük parça kağıdı alıp kaldırdı. Jihoon'un eline geçen her şeyi sapladığı anlaşılan, Dongsik'in el çizimi bir portresiydi.
"Bu ne?" Inwoo görebilmesi için portreyi kaldırdı.
"Sanat bölümünde okuyordum," dedi şoför gururla. Belki de Jihoon'un onu tutmasının sebebi çok aptal olmasıydı böylece onu bile dahi gibi hissettiriyordu.
"Sence sanatsal yeteneklerini mi soruyorum?"
"Bir şeyden hırsını alması gerektiğini söylemişti," dedi şoför hızlıca, Inwoo'nun soğuk bakışları altında, "ve ben de düşündüm ki, şey, onu kızdıran bu adamdı, o yüzden... Neyse, sonra gidip biraz daha içki almamı söyledi ve sanırım ben burada olmadığım sırada bir yere gitmiş."
"Alkol mü almıştı?" diye sordu hemşire. "İçmemeliydi!"
"Neden?" diye sordu. "İlaç mı kullanıyordu, hiçbir şeyi olduğu... "
Yapbozun parçaları yerine oturmaya başlayınca sesini giderek azalttı.
"Morfin," dedi. Sormaya hiç gerek bile yoktu. Nihayetinde, Jihoon asla değişmiyordu. Hemşire gözlerini aşağıya eğip başıyla onayladı.
Bu durumda, Jihoon eğlencesini doğrudan hastaneden sağlıyordu. Halinden memnun olarak burada kalmasına şaşmamak gerekti. Ve annesi de muhtemelen biliyordu, ya da şüpheleniyordu. Dongsik meselesini deşmeye çalışmasının sebebi buydu, böylece Jihoon'un temiz kalmakta bu kadar iradesiz olmasının dışında herhangi bir mazeretle tüm suçu ona yükleyecekti.
"Özür dilerim," dedi hemşire, "Size anında söylemeliydim."
Aynen öyle yapmalıydı, Jihoon'un uyuşturucu problemi Inwoo için çok yararlı olabilirdi. Yine de, durumdan en iyi şekilde yararlanmak için çok geç sayılmazdı.
"Anlıyorum," dedi Inwoo. "İşini riske atardın. Tüm sorunu sessizce ortadan kaldıracağım. Kardeşimi de korumak zorundayız. Kendi ayakları üstünde dışarı çıktığına göre, henüz aşırı dozdan ölme tehlikesi olduğunu sanmıyorum." Başka bir zaman için bu da güzel bir sonuç olurdu ama Jihoon bir sene içinde şirketin itibarını yeterince alçaltmıştı.
"Ben gidip onu bulacağım," diye devam etti. "Sen bu sırada buna yetki veren doktorun ismini al ve başka kim biliyorsa onların. Kimseyle konuşmayacaklarından emin ol, bizim aileden biri olsa dahi. Ve ben onu buraya sürü... getirmeden önce ihtiyacı olabilecek her şeyi hazırla."
"Nereye gittiğini biliyor musunuz?" diye sordu şoför hemşire ayrıldıktan sonra.
"Sanırım bir tahmin yapabilirim," dedi Inwoo, Dongsik'in portresini ellerine iterek. "sen burada kalıyorsun ve bu dağınıklığı temizliyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seo Inwoo'nun Alternatif Günlüğü
RomanceSeo Inwoo'nun cinayet planlarının her seferinde bir aptal tarafından mahvedildiği alternatif senaryo. Tesadüf mü?... yoksa kader mi? Psychopath Diary kurgusu. Hikaye bana ait değildir. AO3'de RedDiary yazarının hikayesi "The Alternate Diary of Seo I...