Dosyalarımı masamdan alıp, topuklu ayakkabılarımın çıkardığı tok seslerle toplantı odasına ilerliyordum.Patronumun yanına geçip anlaşma yapacağımız temsilcileri beklemeye başladık.Bu ortaklık için üç aydır çalışıyoruz ve bu şirketle anlaşma yapamazsak, şirket gelirinde ki açığı kapatamayız.Kapıdan içeriye takım elbiseli iki adam girdiğinde ayağa kalkıp yapmacık bir gülümseme ile onları selamladım daha sonra dikkatim bi anda karşımda duran adama kaydı. Gözlerinin gözlerinin rengi siyah ve yüz hatları sert.Gözlerimi adamdan ayırıp dikkatimi önümdeki dosyalara verdim, odada derin bir sessizlik oluşmuştu. Bütün gözler bana dönmüş konuşmamı beklerken boğazımı temizleyip :
-Bundan önceki toplantımızda yapacağımız ortaklığın genel durumu ve düzenlemelerini konuşmuştuk. Bugün sizinde bildiğiniz gibi asıl konuya açıklık getirmek için toplandık. Yapacağımız iş yasal olmadığı için çok dikkatli olmalıyız. Size güvenebiliriz değil mi ?
Siyah gözlü adam alayla :
-Eğer güvenmiyorsanız bu masada ne işiniz var ? dedi.
soru gibi kurduğu cümle aslında sadede gel demekti.Patronuma bakıp konuşmaya devam ettim :
-Biz saygın bir şirketiz ve ülke çapında bir ünümüz var.Adımızın lekelenmemesi için her türlü olasılığı düşünmemiz gerek.
Karşımda oturan adamın suratına bakıp tepkisini ölçmeye çalıştım. Suratında alaycı bir ifade vardı. Ellerini masaya koyarak konuşmaya katıldı.
-Sizi anlıyoruz.İstediğiniz gibi olsun.
Önündeki kırmızı dosyayı bana uzatarak :
-Bu cumartesi yapacağımız teslimatın ayrıntıları dosyanın içinde. Dedi.
Patronum dosyaları ve ayrıntıları inceledi. Maddi gelirleri konuşarak iki saatlik toplantımızı bitirmiş olduk. Masamda ki dosyalarını toplayıp çıkışa doğru ilerliyordum ki patronum ve siyah gözlü adam bana bakıyordu. Yüzümdeki gülümsemeyle onlara doğru yürüdüm. Patronum, siyah gözlü adamı göstererek :
-Demir Bey, Çağlayan Holding 'i kardeşi ile yönetiyor. Demir Beye döndüm :
-Tanıştığıma memnun oldum efendim. Kardeşinizle de tanışmak isterim. dedim.
-Yakında tanışırsınız. dedi. Patronuma bakarak :
- Biraz konuşabilir miyiz efendim.
Patronum :
-Tabi Hera bir sorun mu var ?
-Hayır efendim bir sorun yok. dedim. Patronumla beraber Demirden biraz uzaklaşarak konuşmaya başladım.
-Efendim bu hafta sonu dedemin çiftliğine gidebilir miyim ? dedim.
-Tabi gidebilirsin Hera ama orada da çalışman gerekebilir çünkü pazartesi toplantımız var biliyorsun.
-Evet, biliyorum halledebilirim Ertuğrul Bey. dedim.
Patronumla beraber çıkışa doğru giderken gözlerim Demire takıldı. Kafamı çevirerek asasöre doğru ilerledim. Arkamdaki ayak seslerine bakılırsa Demir ve yanında getirdiği çalışanı ile arkamızdan geliyorlardı. Asansörün düğmesine bastım. Asansör bizim kata gelene kadar onlarda yanımıza gelmişti. Beraber asansöre bindik, ben zemin katın düğmesine basarken onlar ilk katın düğmesine bastılar. Sıkıntıdan ayağımla ritim tutmaya başladı, kafamı Demirin tarafına çevirdim ayağıma bakıyordu ona baktığımı anladığında gözlerini gözlerime dikti. Gözlerimi ondan ayırarak katların yazdığı yere çevirdim. Son iki kat kalmıştı. Demir ve Ertuğrul Bey ilk katta indiler. Demir inerken :
-İyi günler Hera Hanım. dedi.
Hafiften gülümseyerek başımı salladım ve ''sizede'' dedim. Arabama doğru ilerledim arka kapıyı açıp dosyaları ve çantamı bıraktım. Şoför koltuğuna oturduğumda ne kadar çok yorulduğumu farkettim, arabamı çalıştırıp evime doğru sürdüm. Kırmızı ışığa geldiğimde arkamda ki gri araba dikkatimi çekti. Işık yandığında sol tarafa doğru döndüm. Arkamdaki arabada benimle birlikte sola döndü. Tekrar dikiz aynasına baktığımda arkamdaki gri arabanın olmadığını gördüm. Sanırım bu paranoyaklığım çocukluğuma dayanıyordu. Sağ tarafa dönüp demir kapının önüne arabamı park ettim, arka taraftan çantamı alıp eve doğru yürüdüm.
...
Çiftlik evinde lazım olabilecek eşyaları çantama doldurdum ve evi kilitleyip çıktım. Arabama doğru ilerlerken beni takip ettiğini düşündüğüm arabanın iki bina ötede park halinde durduğunu farkettim. İçinde biri yok gibi görünüyordu. Sanırım buraya yeni taşınan biriydi. Arabaya binip çiftlik yoluna sürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANGREN
Ficção AdolescenteKalbinin kangreni yerine ellerimi Koy hepsi geçer gider bu günler elbet biter. Güneş doğacaksa, sabah olacaksa eğer Satırlar bana yeter, unutmak varsa eğer.