Gözlerimi kırpıştırarak, yavaşça açarken hissettiğim boşluk zemin ise kayboluyordu. Büyük boşluktan çıktığımda gözüme çarpan ilk şey beyaz floresan ışığıydı. Gözlerim yeni yeni ışığa alışırken odak noktama bir çift yosun yeşili gözler girdi. Ve o an kelimenin tam anlamıyla kendimi kaybettim.
"İyi misin?" ses kulağımda tatlı bir etki bırakırken ağzımı açamıyor, nefes almakta zorluk çekiyordum.
Saçlarımda hissettiğim dokunuşla ağzımdan inanamayacağım bir yumaşlıkla bir mırıldanma döküldü. Bana ters, aynı zamanda yakışmayacak derece yumuşak. Kendimi toplamak adına, boylu boyunca uzandığım yatakta kendimi kaldırmaya yeltendim.
Ta ki kolundaki acıyı hissedene kadar. Acı tüm bedenimi uyuştururken ağzımdan acı nidası döküldü. Acıyı küçümsemez, küçük şeylere de "vah" demiyen bir kız olmama rağmen bu acı bana yabancıydı. Fiziki acıları umursamaz, daha çok beynimde ve içimde çektiğim acılar beni köreltirdi. Ama bu sızı beynimi dahi uyuşturuyordu.
Gözlerim, bir anda başımda dikilen yosun gözlüye çevirdiğimde bana daha da yaklaşıp koltuk altlarımdan dikkatle tutup dikleştirdi.
"Zorlama kendini, yaralısın." boğuk sesini duyunca kalbimde hiç bilinmedik bir şekilde, dört nala doğru koşmuş gibi bir his oldu.
"Ne oldu bana?" diye soru yöneltiğimde gözleri gözlerimi bulup;
"Ufak bir kaza sadece." diyerek bakışlarını gözlerimden çekti. İçim sızladı. Tekrar baksın istedim. Hayal kırıklığıyla gözlerimi saray odası gibi olan odaya çevirdim. Gri ve siyahın kasvetli görüntüsüyle çepe cevre olan, odanın belki de en dikkat çeken özellik, duvarın bir köşesinden başlayıp, diğer köşesine kadar olan ürperten gerçeklik hissi veren tablolardır.
Muhteşem görünüyordu!
Ama insanın içine korku aşıladığı tartışmasızdı. Kendimi tutamadan kelimeler dudaklarımdan döküldü.
"Nerr-deyim ben?" titrek bir biçimde gözlerime değen gözlerinde bomboş baktığını gördüm.
İrkilmiştim!
Donuk gözleriyle, içime ateş düşüren bu yosun gözler gördüğüm en güzeliydi. Herşeyiyle. Okyanus yeşili gözlerinin çevrelediği kirpikleri, kemerli burnun en güzel örneği burnuyla ve pembe dudaklarıyla mükemmel bütünleşmişti.
Yahu, adamın akıl durduran bir güzelliği vardı resmen! Kirli sakalları "okşa" diye çağırıyordu.
"Benim evimdesin. Bir işime burnunu soktun ve sonuncu kolundan yaralandın." boğuk sesiyle yanıma yaklaşarak söylediği cümleyle aklımı güzelliğinden çekip ahlaksızca ona baktım. Bu adam, bu güzellikle sonum olacak.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esmeray
Teen Fictionİzin ver, babanın bir kez bile dokunanmadığı saçlarını tarayan ilk erkek ben olayım.