Mandalina

28 1 0
                                    

Üşengeçler üşengeçi ben, bu havada bardaktan boşalırcasına yağan bu hava da dışarıya çıkmıştım hemde gecenin bu saatinde delilikti ama onun için yapamayacağım şey yoktu o benim bu dünya da ki yaşama sebebim desem abartmış olmazdım büge ...

Onunla yetimhane de tanışmıştık beraber büyümüştük ve bu kimsesiz dünyamda her şeyim olmuştu ve şu an da 3 aylık hamileydi deli şey hiç olmayacak şeylere sinirleniyor , ağlıyor ve bir de yine olmayacak şeyleri hiç olmayacak saatlerde aşeriyordu ama bunları öyle bir tatlılıkla yapıyordu ki bir gram kızamıyordum.

Bugün de mandalina canı çekmiştü aslında mevsimiydi de ama gece 12.30 da açık manav market yoktu açık ger varsa da mandalina yoktu. Hiç elim boş dönmemiştim bu akşam da dönemezdim hırsa getirmiştim işte.

Taaa cuma pazarının oradaki manava gelmek üzereydim artık orada da yoksa hırsımdan kudursamda yapacak bir şey yoktu. Uzaktan bakıldığında şükür ki manav açıktı ama oraya varana kadar mandalina olması için dualar ettim. Islak kedi yavrusu gibş suyumu akıtaaa akıtaa girmiştim dükkana.

Ve 3 tane mandalinalar vardı 3 tane 3 tanedir ona onlar yeter de artar doyumluk değil tadımlıktı değil mi ama  mutluluktan bayılacaktım allahım çok şükür bu gurur haysiyet ve teyzesinin lokumunun mandalina doğramaması  için bir hayat memat meselesiydi çok teşekkür ederimmm.

Ben mutluluktan dualar edip danslar ederken atı alan Üsküdar'ı geçmişti adamın biri benim kökü tpu üç mandalina yı alıp poşete koyarken gördüm. Şaka mı buuuu ? Hem nerden çıkmıştı da benim mandalinalarımı poşetlemişti bu adam ?
Dayanamayarak "siz napıyorsunuz yaa!" Dedim
Koca cüsseli adam başını kaldırarak " daha deminden beri gecenin bir köründe manavın içinde farklı hareketler yapan size ne yaptığım tuhaf mı geldi anlamadım" dedi.  Tam ağzımı açıp hanım hanımm onlar benim mandalinalarım diyecektim ki arkadan manavcı amca olduğunu tahmin ettiğim bir ses " ne aramıştınız hanfendi " dedi . Arkamı döndüğümdeyse bir kasa mandalinayla karşımda duruyordu.

Az daha üç tane sandığım için burada kavga çıkaracaktım ki şükür buna da gerek kalmamıştı.
"Mandalina. Sen bana ordan bir kilo mandalina ver abi."Arkamda ki adama baktığımdaysa bana anlamayan gözlerle bakıyordu. " eee şey yani o mandalinalar biraz ezilmiş gibi hiç öyle mandalina alınır mı diye ne yapıyorsunuz dedim heyecanla söyleyince de çıkışmış gibş oldu kusura bakmayın" eh sıçtı Cafer bez getir bulaşmasın tez getir Faslı olmuştu ama yapacakta bir şey yoktu. Az buçuk utanmıştım sanki,hepsi o kadar amaaan ben bir daha bu adamı nerede görebilirdim ki uğraşamazdım. Manavcı amcanın tartıp poşete koyduğu mandalinaları alıp suyumu akıtarak girdiğim bu manavdan yine ıslak ıslak çıktım ve geldiğim yolları geri tepmeye başladım.

Aslında hiç mi hiç sevmezdim ıslaklığı ıslanmayı yağmuru. Bana daha küçücük bir kız çocuğuyken istenmeyişimi hatırlatırdı. Yağmurlu havalar da daha çok hatırlardım kimsesizliğimi...

Yoğun bir soğuk su çarpışı etkisiyle kendime geldim arabanın biri su birikintisinde ki olanca çamurlu suyu üzerime sıçratmıştı ve hiç hızını kesmeden gaza basmaya da devam etti. Ulan büge sen hamile olmayacaktın gösterirdim ben sana bu nazlanmaları da dua et karnında ki küçük fasulyeye.

...

Artık iç çamaşırıma kadar ıslanmış ve donmuş bi şekilde sonunda evcazıma varmımıştım ve zili çaldım. Artık dişlerimin zangır zangır birbirine çarpmasına engel olamıyordum. Kapıyı açan büge önce bana baktı sonra elimdeki mandalina poşetine gözleri takılınca gözleri ışıldamıştı resmen. "Yaa bulmuşsuunn ama sırılsıklam olmuşsun be güzelim geç içeri çabuk hasta olma" diyerek mandalinalardan bir tanesini alıp soymaya başladı. Bende içeri geçip ıslak kıyafetlerimi üzerimden çıkarıp peluş pjamalarımı giydim. Oturma odasına geçmemle bi hapşırığın ağzımdan kaçması bir oldu. " keşke çıkmasaydın gecenin bir saatinde yağar yağmurda ya hasta olursan hilal" dedi büge.
Yanına oturup bal yanaklarından bir öpücük aldım
"Nolucak yaa senin için bi mandalina alıp gelmişim çok mu hem ben hasta olmam siz iyi olun yeter."
Dolu gözleriyle bakarak
"Ah hilal sende olmasan ben naparım iyi ki varsın. Ama bak gör hilal yarın öbür gün sende bi yuva kurup hamiş kaldığında günün hangi saatinde olursa olsun ben ve junior büge sana istediğin şeyi almak için emrinde olacak" dedi.
Hafif çıkık karnını okşadım. "Sizde iyi ki varsınız sizin için yapamayacağım şey yok. Ayrıca bu verdiğin sözleri günü gelince hatırlatırım" diyip göz kıptım. O da yaşlı gözlerle gülümsedi. Zil sesiyle elimi göbüşünün üzerinden çektim. " geldi hayırsız babanız" dedim
"Şşş hayırsız deme benim kocama"
"Aman kocasına da hiç kıyamazz" diyerek kapıya gittim açtığımda yorgunluktan gözleri çökmüş bir mert le karşılaştım.
"Naber baldız"
"İyidir senden yine pertini çıkarmışlar"
İçeri girdi kafasını aşağı yukarı sallamakla yetindi. İçeriden şakıyarak büge geldi ve buluştu bizim çifte kumrular
"Sevgilimm hoş geldin"
"Hoş buldum bitanem" diyerek birbirlerine her zaman ki sevgi gösterilerni yaptılar.
"Ay sanarsın bir yıldır görüşmüyorlar en son sabah görüştünüz işte midem bulanıyor bu vıcık vıcık hallerinizden" büge yi evet kocasından bile kıskanıyordum çünkü onu ilk ben tanımıştım.
Arkamdan gülüşmelerini duymazdan gelerek odama girip yatağıma yattım.

Mert le büge birbirlerine lise 1 den beri aşıklardı yetimhane den çıkar çıkmaz da evlenmişlerdi. E büge yi alana ben bedava olduğum için bende evlendikleri günden beri onlarla kalıyordum. Mert le tek ortak yönümüz büge yi çok sevmemizde onun dışında hep kedi köpek gibiydik aynı zaman da abi kardeş gibi...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 07, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Tut Elimi Where stories live. Discover now