İkiniz halka ilk açıldığında Jin tamamen dışarı çıkmamaya çalışmıştı ama aylar ve aylar geçtikten sonra giderek daha fazla PDA'ya girmeye başladı. Yürürken size sürekli arkadan sarılmak, neredeyse birkaç kez ayağınıza takılmak ve hiç ummadığınız bir anda sizi öpmek. Bir konuşmanın ortasında olman önemli değildi, o sadece seni öperdi. Diğer üyelerin önünde de daha fazlasını yaptığı için şeytandı,
"Bunu durdurmalısın." Parmaklarını Jin'in dudaklarının üstüne koyarken güldün.
"Neden? Kimsenin umrunda değil," Yavaşça başını ikinize bakarken yakalandığı için kızaran ve biraz utanmış görünen Jungkook'a çevirdiniz.
"Şşş, sen benim aşkımsın. Aşkımı ifade etme iznim var." Seni bir kez daha öpmeden önce güldü.
Yoongi tam olarak PDA tipi bir adam değildi, sana olan sevgisini göstermek istemediğinden değildi, sadece toplum içinde bu şekilde kendini rahat hissetmiyordu. Yanlış anlaşılmasın, ne zaman birlikte olsanız arada elinizi tutar ya da sizi sevdiğini söylerdi ama asla bundan daha ileri gitmedi. Evde olsa da, tamamen farklı bir insandı, her yerdeydi, sürekli sana sarılıyordu. Sana arkadan sarılıp seninle vakit geçirmeyi ne kadar çok sevdiğini söylemek.
"Seni sevdiğimi biliyorsun değil mi?" Bir gece başını omzuna koyarken sordu, sen küçük bir kahkaha atarken seni biraz sıktı.
"Evet Yoongi, ben de seni seviyorum." Yanağını yumuşak bir şekilde öpmeden önce fısıldadın.
Namjoon için her şey yeniydi, çok yeniydi ama bundan zevk alıyordu. Seninle birlikte uzun doğa yürüyüşlerine çıkabilmek, elini tutmak ve yanağından öpmek hoşuna gidiyordu. Etrafındaki kimseyi rahatsız etmek istemediği için sevgisini abartmaz,
"Olacağını düşündüğün her şey miydi?" Biraz önce tırmandığınız dağın tepesindeki küçük bir bankta otururken elinizi Namjoon'un belinde gezdirerek test yaptınız.
"Daha iyi," diye fısıldadı seni kocaman bir gülümsemeyle kucağına indirirken, bu onun için biraz alışılmadık bir şeydi ama seni kendisine bastırması ve birlikte harika manzaraya bakarak rahatlaması hoşuna gitti.
Hoseok seninle PDA'ya sahip olmaya bayılıyordu, basit bir el tutuşu olması ya da seninle herkesin içinde sevişmesi önemli değildi, hepsine bayılıyordu. Onlarla flört etmelerine ve hatta halka açılmalarına asla izin verilmediğinden, her şey onun için yeni ve heyecan vericiydi ve herkese sana olan sevgisini göstermek istedi.
"Artık bırakabilirsin," Hoseok'unkiyle sıkıca birbirine kenetlenmiş olan eline bakarak güldün, sadece dudaklarına götürdü ve yumuşak bir şekilde öptü.
"Asla bırakmayacağım," diye uyardı sen ona bakarken.
"Hobi, aşkım, gidip işemek üzereyim...Bırak gideyim," Sonunda seni bırakıp banyonun dışında seni beklerken güldün.
Jimin buna doyamadı, mağazaya kısa bir yürüyüşe çıkmanız ya da birlikte bir gün geçiriyor olmanız önemli değildi, o her zaman seninle bir tür PDA'ya sahip olmak istedi.
"Yalnızca bir şey almam gerekiyordu." Jimin'in yanında yürüdüğünü, omuzlarını silkerken eli seninkilerle kilitlendiğini hissettiğinde güldün.
"Onu taşımak için yardıma ihtiyacın olursa diye seninle geleceğim," dedi başını iki yana sallarken.
"Süt taşımak için yardıma ihtiyacım yok ama teşekkür ederim bebeğim, bu çok tatlı." Yanağını hafifçe öperek gülümsedin, tüm bunları ne için yaptığını tam olarak biliyordun. Sen de PDA'yı seviyordun, insanlara bir partnerin olduğunu göstermek güzeldi ve Jimin'in sana saldıracağı rastgele öpücüklerden zevk alıyordun.
Taehyung, PDA'nın devasa gözlüklerine pek meraklı değildi ama siz birlikteyken elinizi tutmaktan zevk aldı. Ne olduğundan emin değildi ama sokakta sevişmek ya da seni tutup sokakta tutmak onun tarzı değildi. Bunun yerine, elinizi tutup ara sıra küçük sıkarak, size özlem dolu bakışlarla bakmayı tercih etti.
"Yine bakıyorsun," dedi Jin, Taehyung mağaza katından sana bakmaya devam ederken. Kafeye içki sipariş etmeye gitmiştin ve Taehyung gözlerini senden ayırmamıştı.
"Birkaç dakikaya dönerler, bakmayı kesebilirsin." Jin güldü ama Taehyung sizi izlemeye devam etti, ikiniz de gözlerinizle birbirinizle flört ediyordunuz.
Ne zaman ikiniz birlikte dışarı çıksanız Jungkook dışarı çıkar, sizi tutar, taşır ve hatta elini kot pantolonunuzun arka cebine koyardı. Her zaman insanların seni ne kadar sevdiğini görmesini ister ama aynı zamanda başkaları sana baktığında onun olduğunu gösterebilmesi için. Yine de her iki şekilde de geçerli, ayrıca Jungkook'un da senin olduğu gerçeğini göstermeyi seviyordun.
"Kıskanıyorsun," Jungkook dudaklarını kulağının hemen altına yerleştirirken sırıttı, sen ona sızlanırken omurganda yukarı ve aşağı bir ürperti dolaştı.
"Hayır" Ona bakarak yalan söyledin ve ona bakan kızların sonunda ipucunu alacağını umuyordun. Bakmaya devam ettiklerinde, yapabileceğin bir sonraki en iyi şeyi yaptın. Ellerini erkek arkadaşının yanaklarına koydun ve onu herkesin görmesi için çok derin ve sevgi dolu bir öpücüğe çektin. Geri çekildiğinde Jungkook'un fişlerinde bir sırıtış oynadı.
"Kesinlikle kıskanmıyorsun," diye fısıldadı kulağına, sen ona gözlerini devirirken.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Jeon Jungkook thats the caption.
Yarına smut bölüm gelir inşş Gelmezse de bu hafta gelirr🫡
