The painting of sin
Sasuke kalabalık ortamların insanı değildi. Annesinin hevesle düzenleyip davet edildiği çay partileri çocukluğundan beri en nefret ettiği etkinliklerden olmuştu. Bergamot, limon ve baharatlarla yapılan çayların keskin ve değişik kokuları ne zaman çay bahçelerine girse burnunun üzerinde aniden beliren kırışıklıklara sebep olurdu.
Belki de bu yüzden hiçbir kadın onun yüzüne bakmazken abisi zamanında bütün krallığın en sevilen( ve takip edilen) bekarı olmuştu.
Çocukluğunda sadece abisi için düzenlenen çay partilerine katılır, abisi ile partideki insanlarla tanışır, abisi ile dilinde ipek hissi veren hafif şekerli çaylardan içerken okuduğu macera kitaplarını tartışırdı.
Abisinin ölümü ile bu lükslerden mahrum kalınca geçmişteki mutlu resimlerin hayaleti ısrarcı bir şekilde peşinde dolanmıştı. Abisi yanındayken ona sevgi ile bakan gözler, o yalnızken gerçek arzularını bir sarmaşık gibi onun çevresine sarılıyordu.
Sasuke, annesi bir kontun karısı ile bu yılın favori kumaş çeşitleri hakkında konuşurken yanında oturan ve onunla konuşmaya çalışan kızdan müsade isteyip salondan ayrıldı.
Boynuna yılan gibi sarılan kumaşı gevşetirken labirenti andıran kalenin kapılarını geçti ve kütüphaneyi bulma umuduyla bir dizi koridoru geçti. Ancak eski kralın karısı için yaptırdığı sanat galerisini görünce kütüphaneden vazgeçti. Geniş kapıyı aralayıp içeri girerken yağlı boyanın asitli konusu ciğerlerini doldurdu. Onlarca yağlı boya tablosu, eski kralın eşi ölünce burada unutulmaya, ölmeye terk edilmişti. Çay salonlarında duyduğu dedikoduya göre bu tablolar temizlenmiyordu bile.
Bir süre tabloların önünde ilerlemeye devam ettikten sonra diğerlerinden daha büyük bir tuvalin önünde durdu. Renklerin her yönde, belli bir düzen olmadan savurulduğu resim ya inanılmaz derecede yeteneksiz bir ressam tarafından yapılmış ya da bir çocuğun merhametine bırakılmıştı.
Ardından gelen adım sesleri ile Sasuke irkilerek sesin kaynağına döndü.
"Büyük annemin ölümünden önceki ikinci eseri olmasına rağmen gereksiz derecede ilgi gören bir tablo, sanki büyük annem tarafındqn bütün sosyal normları yıkmak için büyük babama yollanan bir mesaj biri hissettiriyor."
Sasuke, sarışın prensin buğday tenli yüzünden gözlerini çekip tekrar tabloya döndü.
"Sanki tabloya rastgele boya fırçaları fırlatılmış gibi gözüküyor."
Prens kollarını dolayıp Sasuke'nin hemen yanında geldi.
"Peki tablo hakkında ne düşünüyorsun? Dürüst ol."
Sasuke derin bir nefes alıp titreyen ellerini pantolonunun ceplerine gizledi.
"Tam bir özensizlik abidesi, boşa giden boyalara değmiş gibi görünmüyor."
Prens şaşkınlıkla ona dönerken Sasuke nefesini tuttu. Yıllar gibi geçen saniyeler ardından prens kahkaha ile ellerini beline dayadı.
"Sonunda mantıklı düşünen biri bulmak çok hoş."
Prens sonraki tablolara ilerlerken Sasuke nutku tutulmuş bir şekilde prensi takip etti.
"Büyük annemin en iyi yaptığı ikinci şeyi bile batırması bana her zaman çok komik gelmişti. Bu kadar sağ duyusuz olmasına rağmen nasıl kraliçe olabildi aklım hala almıyor. Kralık, krallık için birşeyler yapmaktansa kendi için yaşayan bir kraliçeyi affetmediğini göstermek için bütün eserlerinin buraya tıkılmış olması ise çok gülünç."
"Büyük annenizden hazzetmez miydiniz?"
"Ne yazık ki benim onu görmeme yetecek kadar yaşamadı, eminim kraliçe hakkındaki suikast dedikodularını duymuşsundur."
"Kraliçenin krala ihanet ettiğini söylemişlerdi."
Sarışın prens gözleri sonuna kadar açık bir şekilde Sasukeye döndü.
"Ne kadar saçma, o kadının iş çevirecek kadar zekası yoktu. Yaptığı tek şey kendi acılarını biraz...hafifletmekti."
"O zaman neden öldüğünü biliyorsunuz."
"Elbette biliyorum."
Prens geniş bir tablonun karşısına gelince adımları bir bıçakla kesilmiş gibi durdu. Sasuke tabloyu incelerken el, ayak ve vücut izlerini farketti. Bakışları prense dönerken prensin yüzünde eğlenen bir ifade vardı.
"Bu tablo fırça ile çizilmemiş."
"Haklısın, büyük annem bu tabloyu kendi ve metresinin bedeni ile çizmiş. Şuan burada olması çok ilginç, zira büyük babam tablonun üzerinde o adamın dölleri olduğunu anlatırdı bana."
Sasuke ne kadar zamandır içinde tuttuğunu bilmediği nefesini dışarı verirken boynunda boncuk boncuk oluşmuş soğuk teri hissetti.
"Dürüst olmak gerekirse, prensim, büyük annenizin diğer çalışmalarından çok daha sanatsal olduğunu düşünüyorum."
Sarışın prens kahkaha ile başını geriye atarken Sasuke onun gözlerindeki mavi parıltıyı midesinde hissetti.
"Seninle iyi geçineceğiz gibi gözüküyor."
Prens Sasuke'yi galerinin çıkışına götürürmeye başladı.
"Gelecek günlerde bir av partisi düzenlemeyi düşünüyorum, birkaç hoşsohbet beyefendi ile kraliyet ormanında avlanacağız. Seni orada görmek beni çok memnun eder."
Sasuke, prensin kendisi için açtığı galeri kapısından geçerken gözlerini prensin gözlerinden ayırmadı.
"Katılmayı çok isterim majesteleri."
"Lütfen bana Naruto de, sonuçta yabancı değil arkadaşız artık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝓬𝓲𝓷𝓭𝓮𝓻𝓮𝓵𝓵𝓪'𝓼 𝓼𝓮𝓬𝓻𝓮𝓽-𝓷𝓪𝓻𝓾𝓼𝓪𝓼𝓾
FanfictionKrallığın devamı için evlendirilmesi gereken Naruto, saray labirentinin içinde bir umut bulur...