Gözlerimi aşağıdaki bağırışmalar ile açtım. Sabah sabah dertleri neydi böyle bunların. Zaten başım ağrıyordu. Hayır bağırmadan hallet işini, benim yanımda dura dura bunlar da bağıran biri olmuş çıkmıştı başımıza. Yerimden doğrulup yavaşça kalktım. Kendimi banyoya atıp kısa bir duşa aldım. Çıkıp yine siyah kombinelerimden birini giyip bağırgan arkadaşlarımın yanına indim. Hepsi oturmuş bir şey yerken içimden bir şey yemek gelmiyordu. Daha deminki sesler aklıma gelince durup onları süzdüm. Hepsi sessizdi.
" Neden bağrışıyordunuz?" Sorumla beraber Murat bana yanıt verdi. Diğerleri sessizliğini koruyordu. Sanki daha demin bağıran bendim.
" Seyit kaçkarın bir tane kardeşi varmış fakat kimse yerini bilmiyor. Ve geçen sene Ardıç beyi öldüren kişi de seyitmiş. " anlamsız gözlerle onlara baktım. Seyitin bizimle ilişki hem başa geçmek hemde annemdi. Peki karahanlılarla olayın alakası neydi ? Düşünmeye ihtiyacım vardı.
" Siz devam edin ben biraz hava alacağım. Şirkette görüşürüz. " herkes olumlu anlamda kafa sallarken dışarıya attım kendimi. Havanın serinliği derime nüfuz ederken titreme geldi. Bahçeden çıkıp arabaya doğru ilerlerken ağlayarak giden çocuğa takıldı gözlerim. Bu dün köşede duran çocuktu. Kaşlarımı çattım. Bu havada tek başına dışarıda ne yapıyordu böyle.
" Hey küçük ! Ne oldu, Nereye gidiyorsun ?" Çocuk bana kısa bir bakış atıp tekrar yoluna devam edecekken yanına ilerleyip kolundan tutup durdurdum.
" Kim ağlattı seni ? Neden ağlıyorsun. " kolumdan kurtulup bir adım daha atınca onu korkutmak da istemiyordum. Karnı guruldayınca olduğu yerde durdu.
" İstersen sana yemek ısmarlayabilirim. Ama bana ne olduğunu söyleyip seni eve bırakmama izin vereceksin küçük tamam mı " hızlıca kafasını salladı. Elinden tutarak onu arabaya doğru götürdüm arka koltuğa oturtup kemerini bağladım. Bende sürücü koltuğuna geçip yola çıktık. 10,15 dakika içinde küçük ama güzel bir yere gelmiştik. Arabadan indirip güzel bir yer seçip oturduk. Serpme kahvaltı söylerken oda istediği şeyleri söylemişti. Kahvaltıyı beklerken sorularıma başladım.
" Anne babanla mı tartıştın?" Sorduğum soruyla suratı düşerken gülümsedi. Gülümseyince içimden bir şeyler koptuğunu hissettim. Acıyla bana baktı.
" İkiside yok " bir çocuğa göre çok dirençliydi. Onun bu haline şaşırmıştım. Ben bile annemi kaybedince çok sarsılmıştım ama o çok güçlü duruyordu. Tekrar devam etti.
" Annem ben doğar doğmaz beni bırakmış. Ben ne yapmış olabilirim ki ona beni doğuran kendisi. " üzgün suratı gelen kahvaltı ile biraz düzelirken onu içime hapsetmek istedim. Uyuz oluyordum böyle insanlara. Madem bakmayacaksın neden doğuruyorsun ki ? " Babam da bir süre önce şehir dışına çıkmıştı ama gelmedi. Abimden duydum öldü diyordu. " ağzım açık kaldı. Çocuk bunları nasıl kaldırmıştı böyle, peki evden neden bu halde çıkmıştı birde ağlayarak.
" Evden neden ayrıldın. " sorduğum soruyla korkakça baktı suratıma.
" Abim bana bağırınca bende korktum. Durmak istemedim. " aklım almıyordu. Çocuğun psikolojisini düşünemiyorum. Birde onun öyle yapması ne kadar doğruydu. Sinirlenmeye başlamıştım. Kalkıp çocuğun yanına gittim.
" İstersen abini dövebilirim. " ikimizde kırkıdaşınca ellerimi yumruk yapıp hareket ettirdim. " Ben çok güçlüyümdür. " deyince sıkıca sarıldı bana ,hala adını sormayı unutmuştum.
" Benim adım deren ya senin ? " kafasını kaldırıp bana baktı.
" Benim adım da arda deren abla " abla demesi içimi kıpraştırırken başından öptüm. Kafamı kaldırınca sabahtan beri beni izleyen adama bakıp hayırdır anlamında kafamı sallayınca göz kırptı. Arda yanımda diye bir şey yapmamaya karar verip tekrar ona döndüm.
" Ne olursa olsun o senin abin, Emin'im geçerli bir sebebi vardı. Ama sen bir daha evden dışarıya çıkma tamam mı çıkacaksan da sadece bana gel yada ben sana gelirim." Söylediklerim hoşuna gitmiş olacak ki gülümsedi.
" Dışarı çıkmama izin vermiyor ki. Seninle görüşmeme de izin vermez. Hem çok sinirlidir şimdi " saçlarını karıştırdım.
" Ben istediğim sürece kimse karışamaz. " kararlı sesimle kafasını olumlu anlamda salladı. Tekrar kahvaltıya dönüp bir şeyler yediğimizde hesabı istemek için elimi kaldırdım. Sanırım Arda'yı bıraktıktan sonra buraya gelip şu adamı paketlemem gerekiyordu. Kızgın boğa gibi yanımıza gelen adamla bakışlarımı ona sabitledim. Arda korkmuş bir şekilde sıkıca bana sarıldı. Bu Araf Karahandı. Ne kadar tanımasam da adını duymuş ve bazı davetlerde görmüştüm. Dün neden tanıyamadığımı idrak edemezken bağırmasıyla sinirle ona baktım. " Arda senin ne işin var burada tanımadığın biri ile ! " arda bana daha çok sokuldu. Titremeye başlamıştı. Abisi felan olabilirdi ama çocuğa bağırmaması gerekiyordu. Benimde sinirlerimi bozmuştu.
" Çocuğa bağırmayı kes ! Korkutuyorsun. " bana sert bir şekilde bakıp Arda'ya doğru ilerlerken sürekli bana bakan adam hala bana bakıp bize doğru gelirken mekandaki herkes de bize bakıyordu. Tam Araf ağzını açacakken bağırmaya başladım.
" Hoop birader sen hayırdır. Sabahtan beri bakıyorsun çocuk var diye sesimi çıkartmıyorum. Gözlerini oymadan uza buradan. " adam gülüp bana doğru gelirken Araf sinirli bir şekilde adamın üstüne yürüyüp yumruk atmaya başlayınca arda ağlamaya başlamıştı. Araf'a sinir olsam da bir şey söylemeden Arda'yı dışarıya çıkarttım. Bir süre sonra Araf da yanımıza gelirken adam koşar adımlarla mekandan dışarı fırlamış hızla koşuyordu. Yüzü tanınmaz haldeydi. Sinirle Araf'a baktım. Ne hakla benim içimde olduğum bir olaya karışıyordu.
" Bir daha benim yanımda böyle bir şeye kalkışırsan kötü olur. " beni aldırış etmeden dizlerinin üstüne çöküp arda ile aynı hizaya geldi bu benim sinirlerimi daha çok bozarken kafasına tekme atma isteğimi geçiştirmeye çalışıyordum.
" Arda ne kadar korktum haberin var mı ? Hadi gidiyoruz. " ayağa kalkıp çocuğa elini uzatınca arda tereddüt içinde bana bakıp sonra abisine baktı. Abisine yaklaşıp
" Bir şartıla gelirim eve " deyince adam ellerini yumruk yapıp sıktı. Hareketi ile kaşlarım çatılırken sinirle söylendi.
"Kimden öğrendin acaba şart koymayı." diyip bana bakınca alaycı bir şekilde güldüm
" Bu abla ile görüşmeme izin vereceksin. " gözleri tekrar beni bulunca Arda'yla beraber ne söyleyeceğini bekliyorduk.
————-
Sizce ne söyleyecek?