ÖNSÖZ
SEVGİLİ OKUR
Kitapta kendine dair bir umut aradığını biliyorum. Belki bir çıkış yolum vardır diyorsun kendi kendine. Kendini kitaplarda bulma arayışı içerisindesin. Her üzgün olduğunda kitaplara sarılıyorsun çünkü kendini onlara benzetiyorsun. Onlarla arkadaş olup sırlarını anlatıyorsun.
Yağmurdan kaçıyorsun, ben senin sığınmak için aradığın dükkanım. Ne olursa olsun seni her zaman bekliyor olacağım.
Ve ben senin bataklıktan çıkmak için aradığın ipim. İpi sıkı tut çünkü bırakırsan o ipi bir daha asla yerinde bulamayabilirsin...
1.BÖLÜM
Metro istasyonunda yaklaşık 10 dakikadır metronun gelmesini bekliyorum. Kulağımda kulaklığım Lovely dinliyorum. Okuldan çıkalı yarım saat olmuştu. Yaklaşık 5 dakikadır bankta oturmuş metronun gelmesini bekliyordum. Son sınavlarımızı olmuştuk bugün. 2 hafta sonra okullar kapanacaktı. Hayalimdeki müzik kursuna gidebilecektim artık. Düşüncelerimin arasında kaybolurken metronun geldiğini fark ettim. Banktan kalkıp metronun önüne geldim. Kapı yavaşça açıldı, akıllılık edip kapı açılır açılmaz hemen yer kapmıştım. Midem bulanmaya başlamıştı. Galiba acıkmıştım. Aklıma çantamda olan kraker paketi gelmişti. Her zaman yanımda atıştırmalık bir şeyler bulundururdum. Çantamı yavaşça açtım ve paketi aramaya başladım. Elime kraker paketi dışında her şey gelmişti. Sonra küçük bir kağıt parçası geldi elime.
Juliet'e... yazıyordu.
Sen benim Julietimden başkasın... yeni bir güne başlamam için beni uyandıran güneşimsin. Unutma ki Juliet her zaman Romeonundur. Romeon olabilir miyim?
Bir süre şaşkınlıktan ağzımın açık kaldığını fark edip ağzımı kapattım. Eğer tugay burada olsaydı kesin ağzıma bi tane tokat atardı:)
Kendi kendime konuşmaya başladım:
"Kimsin sen... sahte Romeo mu?"
Bu sorunu cevabını çok yakında alacaktım, bekleyip görecektim. İllaki fire verecekti. Kağıdı çantama attım. Metro yavaşlamaya başlamıştı, çantamı kapatıp ayağa kalktım. Metrodan indim ve yürüyen merdivenlere doğru yürümeye başladım. Kenarda genç bir çocuk gitarıyla beraber Nalan şarkısını söylüyordu. Herkes etrafında toplanmış hayranlıkla dinliyordu. Gerçekten de hayranlıkla dinlenecek kadar güzel bir sesi vardı. Cebimdeki madeni paralardan birkaçını gitar çantasının içine atıp merdivenlerden çıktım. Telefonuma bildirim geldi
Tugay'dan 51 mesajınız var.
"Handeeee" 16.10
"Beni unuttun muuuu?" 16.11
"10 dakikaya karoke'nin önündeyimm" 16.15
"Ada'da geliyor haberin olsun."
Evet, yine unutmuştum!
Telefonu kapattım ve koşmaya başladım. Yaklaşık 15 dakika sonra kocaman KAROKE yazan tabelanın önündeydim. Tugay ve Ada çantaları ile beraber ayakta beni bekliyorlardı. Tugay konuşmaya başladı
"Seni şuan bi kaşık suda boğmak istiyorum Hande."
"Ay Tugay üstüne gitme kızın. Hadi hadi hemen girelim." Diyip kolumdan tutup içeri sürükledi Ada. Kendimi loş Mor ışığın ortasında buldum. Yan tarafta bir iki kişi oturuyordu, ortam sessizdi. Serkan abi seslendi
"Ne açıyım Hande?"
Göktuğ ve Hande kenarda cevap vermem için kaş göz yapıyorlardı. Aklıma geçen gün dinlediğim Bilir o Beni adlı şarkı geldi.
"Bilir O Beni."
"Tamamdır."
Yavaşça melodi sesleri yükselmeye başladı. Dünyayla bağlantımı kestim ve müziğin ruhuma yavaşça dokunmasına izin verdim. Ve söylemeye başladım
"Bugün aramadım ama bilir o beni
Çok uzaktayım ama görür o beni
Eve dönemedim ama bulur o beni
Bana acımadı ama sever o beni"Gözlerimi kapatmıştım, bütün gözlerin üzerimde olduğunu hissediyordum. Gözlerimden yavaşça süzülüp yere damlayan gözyaşıma engel olamamıştım. Sesim gittikçe tizleşiyordu. Hareketlilik hissedip gözümü açtığımda karşımda dikilen genç çocuğu gördüm. Yerdeki diğer mikrofonu aldı elini bana uzattı ve kulağıma fısıldadı:
"Hadi, beraber."
Şoka girmiştim. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum fakat tek bildiğim rezil olduğumdu. Uzattığı elini tuttum ve nakaratı söylemeye başladık.
Karşıma geçsin, göğsüme vursun
Ben soru sormam, o bana sorsun
Kim daha yorgun, kim daha üzgün
Bilir o beni, bilir o beni, bilir o beniSeslerimizin birleştiğinde oluşan ton... o kadar kulağa hoş geliyordu ki gülümsemeye başladım. Herkes bize bakıyordu ama artık umurumda değildi hiç bir şey. Şuan kocaman salonda, mor loş ışık, Tugay ve Adanın merak dolu bakışlarının tam ortasında tanımadığım bir çocukla şarkı söylüyordum. Eğer bunu 1 saat önce söyleselerdi dalga geçerdim. Ama şuan bunlar yaşanıyordu ve gerçekti. Ve ben bu anın bitmesini hiç istemiyordum...
------------BÖLÜM SONU-----———-
Selammm. Size geri dönüceğimi söylemiştimm. Çiftimiz aynı arkadaşlar sadece girişi değiştirdim. Önceki hikayemdeki sahneleri yine yeni bölümlerde kullanacağımm. Sizi seviyorum bir sonraki bölümde görüşmek üzere :)
yorumlara bekliyorummmm (ben niye m leri uzatıyorum dfjdfhdk)
Müzik: Pinhani-Bilir O Beni