Sakin ve umursamaz adımlar ile okulun terasına ilerliyordu, Lee Seora. Orada olacağından adı kadar emindi.
Yavaşça, öğrenciler tarafından kırılan kapıyı açtı. Gördüğü kişi ile yüzünde sinir bozucu bir gülümseme belirdi.
Ona doğru ilerledi, onun ise ruhu duymuyordu.
"Acınası bir haldesin, Kim Hwa."
Hwa, arkasını döndü ve gülümseyerek ona baktı.
"Senin kadar değilim, Lee Seora. Şu haline bir bak. Benimle uğraşarak egonu tatmin ediyorsun."
Alaylı bir kıkırdama ile biraz daha ona doğru ilerledi, Seora.
"Egomu şu anki halinle nasıl tatmin ettin bilemezsin."
"Kes sesini."
"Oradan atlayınca ne olacak?" Gözleri ile Hwa'nın diğer tarafında olduğu demirleri işaret etti.
Ondan ses çıkmayınca konuşmaya devam etti.
"Ben söyleyeyim ne olacak: herkes sana gülecek. Hani o arkadaşın sandığın bir kaç şıllık var ya, zil takıp oynayacak kadar sevinecekler."
"Saçmalamayı kes!" Omuz silkti, Seora.
"Saçmalamıyorum. Bunlar gerçekler, ölünce bile peşini bırakmayacak olan gerçekler."
"Lee Seora!"
"Ne kadar ezikçe davrandığının farkındasındır umarım. Benden sana bir tavsiye; aptal ergen tavırlarını okulda bir kenara atsan iyi edersin."
Hwa, hızla demirliklerden çıkıp Seora'ya ilerledi. Dolan gözlerinden yaşlar akarken, Seora'ı itip bağırıyordu.
"Senden nefret ediyorum! Her şeyi mahvediyorsun! Öl artık öl!"
Son kez itip, omuz atarak terası terk etti. Seora, gülümsedi. Artık annesi dışında ölmesini isteyen biri daha vardı.
Derin bir nefes alarak gökyüzüne baktı. Tam o an, yağmur yağmaya başladı. İçinden tanrı'ya yalvardı, Seora.
Tanrım, nolur öğret bana. Nasıl unutulur düşünmek?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's five past us
FanficŞimdi saat sessizliği beş geçiyor, ama sensizlik hiç geçmiyor Lee Felix ➪ yarı texting stay_rsn, 2022 ✯ Tüm hakları Felix'in yıldızımsı çillerinde saklıdır.