Veda Mektubu

252 24 23
                                    

DİKKAT: "Kod Adı: Bela" ficinden büyük spoilerlar içermektedir. İki hikayeyi de okumak isteyenlerin önce Kod Adı: Bela'yı okuması gerekmektedir.

---

Baek'im,

Şu an bu mektubu nasıl karışık duygularla yazdığımı bilemezsin. Eminim sen de okurken fazla üzgün bir ruh halinde içerisindesindir ama bil ki bu dünyada her şey olacağına varır sevgilim.

Yatakhanenize gelip seni aceleyle almadan önce uyuyakalmıştım, kötü bir rüya görmüştüm Baekhyun. Öldüğümü görmüştüm, hem de en kötü şekilde. Rüyamda yanarak ölüyordum.

Belki gerçek hayatta yanarak ölmemişimdir ama yanarak yaşadım ben. Sen güldün, ben güldüm. Sen ağladın, ben öldüm. Sen yaktın, ben yandım Baekhyun.

Güzelim... Bilirsin, birileri ölür veya yaralanır. Ama ikimizden biri ölecekse, umarım ilk ben ölürüm. Çünkü sensiz yaşamak istemiyorum. Sensiz bir komutan olmak, sensiz yemek yemek istemiyorum. Sensiz nasıl uyuyacağımı öğrenmek bile istemiyorum.

İşte bu yüzden, bırak, giden gitsin. Sen kal ölene kadar, sakın gitme ben ölene kadar.

Zaten, çok da hayat dolu biri sayılmam ya? Neler yaşadığımı çok iyi biliyorsun, nasıl bir hayata sahip olduğumu çok iyi biliyorsun sevgilim. Evet, bedenim burada ama ruhum kabul etmiyor. Çünkü ben binlerce kez öldüm zaten miniğim...

Umarım bu sözler seni daha fazla incitmiyordur... Ben sadece duygularımı en açık şekilde aktarmaya çalışıyorum sana. Korkumu da, öfkemi de, mutluluğumu da... Her şeyimi son defa tam haliyle sunmak istiyorum sana. O yüzden tüm bu dürüst ifadelerim, bebeğim. Yoksa seni çooook (uzatmazsam trip yerim gibime geldi) seviyorum ve seni kırmamak için elimden gelen her şeyi yaparım.

Gerekirse elimi parçalarım, gerekirse rütbemi veririm, gerekirse kendimi feda ederim senin için. Böyle işte... Çok severim güzelim, ben deliyim, sen kusuruma bakma. Ah, yanıyor yüreğim Baekhyun... Ne olur beni anla...

Keşke bunları sana yüz yüze söyleyip veda edecek cesaretim olsaydı ama maalesef, sendeki deli cesareti benim damarlarımda gezmiyor. Bu komutan bozuntusu fazla işe yaramaz, değil mi? Özür dilerim.

Ne olursa olsun beni affedebilecek misin? İlk günlerde seni dinlemediğim için, küçük olaylarda üstüne geldiğim için, zayıf noktalarında seni alttan almadığım için, askeri mahkemede seni koruyamadığım için, seni öptüğüme pişman olmadığımı rahat bir şekilde söyleyemediğim için... Yaptığım tüm eşeklikleri gerçekten affeder misin bir tanem?

Umarım affetmişsindir ama affetmediysen bile sana verdiğim en büyük sözü tutacağımı düşünüyorum! Sana sürekli "Die For You" söylüyordum, o şarkı bizim için her zaman fazla anlamlıydı. Bu yüzden de senin için ölüp tüm hatalarımı affettireceğim.

Lütfen beni affet!

Hem üzülme yavrum benim... Öleceğim için mutluyum, onları çok özledim. Öz ailemi ve öz ailem yerine koyduğum kişileri aynı şekilde -en büyük korkumla- kaybetmiş olmam benim hayatımı zaten bitirmişti Baekhyun. Benim için bundan ilerisi yoktu. Katlanıyordum, çünkü sen vardın.

Eğer sana sunduğum intihar tekliflerinden herhangi birini kabul edip beni öldürseydin veya benimle ölseydin her şey çok daha kolay olacaktı. Çünkü ben, Junmyeon ve Kyungsoo'yu alevler içinde kaybettikten sonra yaşamımın son bulduğunu fark ettim. Bu yüzden de onlar olmadan geçen her günümde ölmek istedim.

Ve ben ölmekten hiç korkmadım Baekhyun. Yaşamaktan korktum, tüm sevdiklerimin ölümünü göre göre yaşamaktan gerçek anlamda çok korktum. Ki bu korkum da sen hariç herkesi benden alarak görebileceğim en iğrenç kâbusu yaşattı bana.

Şimdi sen de bu iğrenç şeyi mi yaşıyorsun? Sana bunu yaşatan serseri olmak istemezdim... Lütfen affet beni bebeğim. Başka ne diyebilirim, bilmiyorum. Eğer şimdi karşında olup sevebilseydim yanaklarını, saçlarına küçük öpücükler kondurabilseydim... Veya seni kucağıma alıp tatlı tatlı konuşabilseydim, bana hak verirdin bir tanem. Çünkü bu adamın artık bu sikik hayattan çıkması gerekiyordu.
(Ah, sen reenkarnasyona inanıyordun, değil mi? Kim bilir, belki bir gün başka bir hayatta, başka bir şekilde karşılaşırız sevgilim!)

Yazdıkça yazıyorum, çünkü sana söylemem gerekenler beni asla tatmin etmiyor. Fakat farkındayım, yavaşça bitirmem gerekiyor. Bitirmeden önce beni biraz dinle, Baekhyun.

Siyah rengini severim, seni seviyorum.
Silahları severim, seni seviyorum.
Kahve içmeyi severim, seni seviyorum.
Ateş etmeyi severim, seni seviyorum.
Genelde sinirliyimdir, seni seviyorum.
Kolay kolay kimseye ısınmam, seni seviyorum.
Herkesten nefret ediyorum, seni seviyorum.
Seni seviyorum, seni seviyorum.

Son anıma kadar yanımda olduğun için, bana söz verdiğin gibi "Park Chanyeol'ün Byun Baekhyun'u" olarak kaldığın için, üzgün olduğumu her gördüğünde bana küçük çikolatalar veya şekerli kahve getirdiğin için, başka kimsede tatmadığım aşk duygusunu bana öğrettiğin için, ellerim zarar gördüğünde elim olduğun için, tatlılık yapıp kalbimi hızlandırdığın her saniye için, kısacası "gerçek anlamda" yaşamama izin verdiğin için sana minnettarım Baek'im.

Son olarak, dudaklarından öptüğümü hayal et sevgilim. Bir de o güzel burnuna "Bibip!" yaptığımı.

Söz, ben de ölürken bunları hayal edeceğim.

Bu mektuptan sonra seni umursamamış gibi görünse de "senin için ölen" ve seni sonsuza kadar kalbinde taşıyacak olan aptal komutan bozuntusu,

Binbaşı Park Chanyeol.

Dipnot: Sakın bir askere aşık olma, güzelim.

İkinci Dipnot: Sana aşık olduğum için hiç ama hiç pişman değilim, güzelim.

Cevapsız Mektuplar •chanbaek•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin