Sıcak Ağustos gününde, Cokeworth, Severus'un gözüne herzamankinden de sıkıcı görünüyordu. Bir zamanlar canlı yeşille parlayan çimler artık güneşten sararmış, kederli bir kahverengine bürünmüştü. Severus elindeki yassı taşı çevik bir hamleyle fırlatıp önündeki gölde sekmesini izledi. Beş defa sektirebiliyordu artık. Lily sayesinde. Severus'un beceriksiz ellerine inat ona her yaz taş sektirmeyi öğreten kızıl slı kızın hayali zihnini doldurdu.
Lily burada olsaydı, ikisi şuan gölde yüzüyor olurlardı. Severus'un zihni bu sefer kızın tiz kahkahaları ve suyla buluşunca kanın rengine dönen saçlarıyla doldu.
Oflayıp koca meşenin dibine oturdu. Kızıl saçlı kız haftaya dönecekti. En azından mektubu öyle diyordu. Evans ailesinin İskoçya'ya ufak ziyareti ani bir kararla tüm yaz sürecek bir tatile dönüşmüştü ve Severus, hayatının en kötü yazını geçiriyordu.Gölde birkaç taş daha sektirdikten sonra sokağa çıktı Severus. Birkaç muggle genç kızın suratı onu görünce buruştu. Alışılmadık bir şey değildi, Severus Cokeworth'teki en yakışıklı oğlan sayılmazdı. Ama Lily kesinlikle en güzel genç kızdı. O-
Siyah saçlı çocuk kafasını salladı ve kendine kızdı. Amma acınasıydı! Biraz gezip tozup kafasını dağıtmalıydı belki? Dört yol ağzına doğru yürümeye başladı, sonra anında pişman oldu. Öpüşen çiftler, kavga eden çeteler ve lanet olası James Potter'a benzeyen ergenler. Severus ana caddeden uzaklaşmak için bir markete daldı.Efkar içinde boğulmakta olan Severus gezdi, marketin içini avcu gibi ezberleyinceye kadar halkalar attı. Kasiyerin arkasındaki minik, kalitesiz radyoda David Bowie'nin bir şarkısı çalıyordu. Severus palyaço gibi giyinen o muggle'ı hiç anlayamıyordu. Daha doğrusu, mugglelar'ın çoğunu hiç anlayamıyordu. Lily kı- Yüce Merlin.
Çok güzel gözüküyordu.
Severus Snape, berbat bir el yazısıyla şampuan pankartıyla etiketlenmiş raftaki şişeye baktı. Yeşil ve maviydi ve parlaktı ve... ve.... elleri hızla şampuanı kavradı. Dokusu ve yeşil plastiğin kalitesi müthişti. Sanki... Severus'un vücudu kafasından önce hareket ederek kasaya götürdü onu. Cebinde kalan son parayı palyaço-sevici kasiyere fırlattı ve marketten hızla çıktı. Şimdi ne yapacaktı peki? Ah... ah, Severus ne yapacağını çok iyi biliyordu. Kendine evine gidemezdi, bu kadar erken bir saatte değil. Ama bir yere gitmesi gerekiyordu elbet. Evanslar'ın evine doğru koşarken suratının kızarmasını engelleyemedi. Yaptığı ne kadar utanç verici bir şeydi böyle! Bir şampuan şişesine öylece tutulmak!
On üç dakika sonra, Severus Snape elinde yeşil-mavi şampuanıyla Lily Evans'ın çiçek motifleriyle kaplı yatağında oturuyordu.
Tam şampuanın daha iyi olamayacağını düşünürken şişeyi açma cesaretinde bulunmuştu ve- açtığı an ciğerlerinin hava yerine şehvetle doluşunu hissetmişti. Lily'nin şampuanıydı bu. Lily gibi kokuyordu. Yasemin ve vanilya.
Kalbi, hiç atmadığı kadar hızlı atıyordu siyah saçlı oğlanın. Yatağın yumuşaklığı ve havada asılı kalmış yasemin kokan şampuan esansı... Severus ne yapmasını gerektiğini çok iyi biliyordu.
İlk önce pantolonunu çıkardı, sonra boxerını. Elleri heyecan ve şehvetin verdiği ateşle titriyor, kalbi hissettiği derin heyecanla, hızla atıyordu. Şiirlere layık bir andı bu, sanatsal bir yeyeneği olsa bu anı tekrar tekrar resmeder, kaleme alır ya da bestelerdi.
Giysileri zemine düştüğü an, yatağın üzerinde bıraktığı yeşile döndü gözleri. Şimdi herzamankinden güzel gözüküyordu gözlerine. Lily'nin ufak penceresinden sızan güneş ışığı plastiğin turuncu bir huzmeyle parlamasına sebep oluyordu. Severus, sertleştiğini hissetti. Aslına bakarsanız, onu markette gördüğünden beri sertti. Damarları ömründe hiç yaşamadığı, sadece kitaplarda okuduğu bir şehvetle kaynıyordu. İstiyordu, onu istiyordu.Yeşil şişeyi eline alıp yatağa oturdu. Kapağın olduğu bölüm şişenin geri kalanından daha dardı. Severus oval kapağı ve onu şişenin geri kalanıyla birleştiren dar bölümü yalamaya başladı. Bu yeterli gelmeyinceye kadar kendini ağzıyla tatmin etmeye çalıştı. Ama hayır, daha fazlasını istiyordu. Buradan başlayacaktı. Bacaklarını odanın iki köşesine doğru açtı ve sulu şişeyi deliğinde gezdirmeye başladı. Ağzından minik bir inleme çıktı. Severus iki eliyle şişeyi deliğine sokmaya başladı. Yüce merlin, diye düşündü. Yüce merlin lütfen yok olana dek bu anda yaşamama izin ver.
Şişenin yarısına geldiğinde, Severus'un göğsü ter içinde hızla inip kalkıyor ve sağ eli yüksek sesli inlemelerini bastırmak için ağzında duruyordu. Acı vardı, ama acıdan da büyük, çok daha büyük bir zevk. Severus, bunu daha önce hiç denemediği için kendine kızdı.
İki hafta sonra İskoçya'dan eve dönen Lily Evans, banyosunda bulduğu garip bir kokuya sahip yeşil şampuan şişesinin tam olarak nereden geldiğini asla anlayamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
severus snape X şampuan | oneshot
FanfictionHer şey sıcak bir Ağustos günü, ölümüne sıkılmış Severus'un markete girmesiyle başladı... 10/07/22