³'¹

129 23 5
                                    

Aralarında birkaç santim bırakarak üçlü koltuğa oturmuş olan ikilinin odak noktasında, oldukları yerden rahatça görebildikleri holde duran orta boy sarı bavul vardı.

Ne konuşabileceklerine dair hiçbir fikirleri yoktu bu yüzden yaklaşık yarım saattir odaya rahatsız edici bir sessizlik hakimdi.

Ne Mashiho sanalda olduğu gibi ağzına geleni söyleyebilecek cesarete ne de Junkyu yüz yüzeyken onu tersleyebilecek karaktere sahipti.
Onlar için birbirlerini görmüyorlarken konuşmak daha kolaydı.

Mashiho kapısında belirdiğinde Junkyu mesajlarında yansıttığı duyguların aksine hiç ters tepki göstermeden onu içeri almıştı.

Mashiho için onun bu sessiz halinde garipsenecek bir şey yoktu çünkü Junkyu ile aynı ortamda bulunduğu zamanların hiçbirinde Junkyu onu terslememişti. Genelde yaptığı şey Mashiho'yu görmezden gelmek oluyordu.

"Ailen sorun etmez mi?"

"Bu şimdi mi aklına geldi?"

Mashiho omuz silkip yönünü ona doğru çevirdi. "Ani bir karar aldım ve vazgeçmemek için hiçbir kötü ihtimali düşünmedim." Junkyu onun bu sorumsuzluğuna gözlerini devirse de "Sorun etmeyeceklerdir sonuçta sadece bir gün kalacaksın." diye cevap verdi.

"Aslında..." Mashiho alt dudağını ısırırken bakışlarını kaçırdı. "Aslında ne?" Junkyu kelimelerin üstüne basa basa konuştuğunda Mashiho sıkıntılı bir nefes vererek ensesindeki saçlarla oynamaya başladı. "Benim bahsettiğim o bir gün kalma sen beni eve almazsan geçerliydi."

"Mashiho..."

Utansa bile geri dönmemeye kararlıydı. Zorlamadığı, kenara çekildiği sürece Junkyu'nun asla onunla iletişim kurmayacağını biliyordu. Mesajlaşmak bir şeyleri netleştirmeye yardımcı olmuyor hatta bazen yazarak düzgün yansıtılamayan hislerin yanlış anlaşılmasına ve sonucunda da aralarının bozulmasına neden oluyordu, bu yüzden onunla yüz yüze iletişim kurmanın kendi hislerinin daha doğru anlaşılmasına yardımcı olmasını umuyordu. Karşısındaki çocuğun gözünde sapık bir takipçiden fazlası olmadığına emindi, ki gittiği her yerde peşinde dolandığı için böyle düşünmesine kızamıyordu bile.

"Sorun değil, bir günlüğüne misafir olsam yeter. Hemen kalacak bir yer bulabilirim."

"Tabii eminim bulursun." diye mırıldandı Junkyu yarı sinirli yarı alaylı sesiyle.

"Gerçekten rahatsız oluyorsan gideyim." Yavaşça ayağa kalkan çocuğun bileğini tutup aşağı çekerek kalktığı koltuğa geri otutturdu. "Annemleri hallederim, kal." Yüzüne bile bakmadan konuştuktan sonra ayağa kalkıp holdeki valizi aldı ve üst kata çıkan merdivenlere ilerledi, Mashiho ise arkasından hafif bir gülümsemeyle bakakalmıştı.

---

çok uzun oldu

every kiss, it gets a little sweeter | mashikyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin