49

12.4K 707 1.7K
                                    

⚠️⚠️⚠️⚠️⚠️⚠️⚠️

!!Cinsel İçerik Uyarısı!!

Bölümde +18 sahneler olacaktır. Rahatsız olanlar veya yaşı küçük olanlar okumayabilir. Kurguda bir aksaklık olmayacaktır.

İyi okumalar..




























Tam 15 dakikadır bekliyordum. Jungkookla konuşmamızın üzerinden tam tamına 15 dakika geçmişti ve ondan hala ses çıkmamıştı. Vakit geçmiyordu. Sürekli odamın içerisinde hızlı adımlar atıyor, pencereyi açıp derin nefesler çekiyordum içime. Ama bir türlü heyecanımı ve stresimi bastıramıyordum.

Nasıl birden bu duruma geldik anlamış değildim. Bizimkilerle konuştuktan sonra jungkookun da fikrini alır ve yarın sabah görüşürüz diye düşünmüştüm. Her şey plansız gerçekleşmişti. Açıkçası jungkookun saçımın rengini beğeneceğinden bile emin değilken o, sandığımın aksine beğenmişti. Hatta beğenmek kelimesi yanında basit kalırdı. Yeni halimi görünce şaftı kaymıştı.

Beğenmesine her ne kadar sevinsem de attığı mesajlardaki gariplikten bir şeyler sezmiştim. Ya ağlarken ya da sarhoşken doğru dürüst yazamıyordu. Fakat bu durumda ikisinin de olma ihtimali saçma olduğu için bana yeni bir seçenek daha açılmıştı. Yeni stilimle onu etkilemiştim. Fazlasıyla etkilemiştim hem de. O an öyle bir şeyi beklemiyordum ve şaşkınlığımdan olsa gerek aklıma gelen her şeyi yazmıştım.

Yazdıklarım için pişman değildim asla. Olamazdım da. Henüz ona aşkımı itiraf etmediğim zamanlarda bile onu bir şekilde arzuladığımı biliyordum. Takıldığı kişileri içten içe kıskanıyor, onların yerinde kendimi hayal ediyordum. Şimdiyse o durumdaydım ve bundan rahatsız olacak değildim. O benim sevgilimdi. Ona güveniyordum. Onu seviyordum ve biz her şeyimizle birbirimizindik.

Yatağımda tırnaklarımı kemirmeye son verip odamdaki boy aynasının karşısına geçtim. Ellerim stresten terlemişti. Altımdaki şorta ellerimi sürttüğümde aynadaki yansımamdan kendimi süzdüm. Saçlarım kuaförden yeni geldiğim için düz ve parlaktı. Rengi odamdaki loş ışıkta bile parlıyordu. Aynaya biraz daha yaklaşıp kaşlarıma dökülen tutamları düzelttim. Sanırım jungkooka hak vermeye başlıyordum çünkü lanet olası derecede iyi gözüküyordum.

Gözlerimi üzerimdeki gri tişört ve bordo şortuma indirdiğimde değiştirip değiştirmemek konusunda kararsız kaldım. Şortumun boyu diz kapağımın hemen üzerine geliyordu ve tişörtümün salaşlığıyla birlikte fazla basit görünüyordum. Fakat şuan değiştirmeye kalksam iki saat karar veremeyeceğimi de biliyordum. Zaten ev halimdi ve jungkook da buna alışkındı. O benim her halime alışkındı. O yüzden kıyafetlerimi değiştirmemeye karar verdim. Büyük ihtimal ilerleyen dakikalarda hepsi yeri boylayacaktı zaten.

Aynadan kendime bakmayı kesip odamdaki hafif dağınıklıkları toplamaya başladığım sırada zilin sesini duydum. Ellerim tuttuğum yastıkla beraber hareketsiz kalırken yavaşça doğrulup gözlerimi kapattım. Az önce heyecan yaptığımı ve ellerimin terlediğini söylemiştim ya, siktir edin onu. Şuan resmen götümden akan ter damlasını hissediyordum.

Zilin tekrar çalınmasıyla elimdeki yastığı yerine koyup hızlıca odamdan çıktım ve merdivenlere doğru koşar adım ilerledim. Merdivenleri ikişer ikişer inerken son basamakta ayağımın kaymasıyla az kalsın yere kapaklanacaktım fakat şu durumda kaşımı gözümü yarmam en son isteyeceğim şeydi. Dışarda beni bekleyen bir sevgilim vardı. Kapının önüne geldiğimde soluklarımın hızlandığını fark etsem de buna engel olamıyordum. Boğazımı temizledim ve son kez önüme gelen saçlarımı düzeltip kapıyı açtım.

Falling | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin