- Ve hoca Abdul'a göz kırptı... Çok travmatikti.
- Oha... iğrenç...
- Neyse Beyazıt onu bunu geç de ben de saçlarımı senin gibi üçe mi vursam lan?
- Osman bir derste de konuşmadığını göreyim istiyorum.
Tahtaya yazdığı cümlenin sonunu getiren hoca noktasını koyduğu gibi dakikalardır konuşan Osman'a ve ondan kalırı olmayan Beyazıt'a döndü.
- Ayıpsınız hocam, ilk kez konuşuyorum.
- Tabii ya, ne demezsin. Ben Tuğrul ile Beyazıt'ı Beyazıt çok konuşup Tuğrul'u çıldırttığı için ayırdım, şimdi de sizin dırdırınız beni çıldırtıyor.
- Ben çok konuşmuyorum bence Tuğrul az konuşuyor.
- Sence hoca bunu kötü mü karşılar?
Tuğrul tek kaşını kaldırıp Beyazıt'a doğru dönerken gözlüğünü çıkarmıştı.
- Aradığım performans bu zaten Beyazıtcığım, sessizlik.
Beyazıt ciğerlerinden derin bir of nefesi vererek masaya koyduğu kollarına çenesini yaslayıp konuşmaya devam etti:
- Hocam siz ikiniz bir oldunuz beni gömüyorsunuz, hiç hoş değil.
- Kusura bakma Beyatız, bir dahaki sefere az konuş da biraz Tuğrul'u gömelim. Hem bir sonraki dersiniz boş diye biliyorum, o zaman bol bol konuşursunuz, şimdi susun artık, hepiniz. Ders bitecek az sonra, şunları not alın da çıkalım.
Tuğrul Beyazıt'a sırıtıp önüne dönerken sanki hoca onları saniyeler önce uyarmamış gibi Osman konuşmaya devam etmişti lakin Beyazıt bu sefer onu dinlemek yerine kalemini Tuğrul'a fırlatmış, bu sefer sırıtıp önüne dönen o olmuştu.
Bunlar yaşanırken zil çaldı, Tuğrul ise kalemi alıp ayaklanarak Beyazıt'a doğru yürürken genç gerginlikle kıkırdıyor, ellerini yüzüne siper ediyordu.
- Ben atmadım Osman attı.
- Orospusun Beyazıt! Ben öyle bir şey yapmadım konuşuyordum ben!
- Beyazıt yaptı.
- Abdul sen uyuyordun aq karışmasana.
- Hissettim diyelim.
- Hissine Abdul...
Tuğrul sırıtarak Beyazıt'ın sırasına oturmuş, dibine kadar eğilmişti.
- Senin yaptığını biliyorum.
Osman ikilinin birbirine bu kadar yaklaşması ile heyecanla ayaklandı.
- Of Tuğrul Beyazıt'ı ceza olarak öpecek.
Beyazıt zar zor gözlerini onun gözlerinden çekmemeye çalışırken Tuğrul hiç odağını kaybetmeden irislerine odaklanmaya devam ediyor ve onu dinliyordu.
- Bu ceza olmaz ki.
Fısıldadığında duyulduğundan emindi.
- Öyle mi?
Nesfesi yüzünü okşarken gerginlikle uzaklaşmaya çalıştı, işte bundan sonra ne yapacağına emin değildi, bir cesaret ile söylemişti ki o Tuğrul gibi bir şeyleri pat diye söylemek yerine mesajlardan sil yaz sil yaz gönder yapardı.
- Ne oldu gerildin mi?
- Gerilmedim, ağzın kokuyor uzak dur.
- Naneli kahve içtim, kötü kokması imkansız.
- Kokuyor ama.
- Beyazıt...
Lafının arasında sırtını dikleştirip elindeki kalemi çöpe fırlatmış, tekrardan şaşkınca ona bakan bedene doğru eğilirken bir yandan da ayaklanmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/308054997-288-k230446.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kim kim?
Fiksi RemajaTuğrul Kim kim? Beyazıt Arda Arda? Tuğrul Sadece Arda mı? Beyazıt Arda'nın başka kim olmasını istiyorsun amk? Tuğrul Ne? Ne diyorsun Beyazıt? Beyazıt Ne ne? Arda sadece Arda mı diyorsun? Tuğrul Kim kim gelecek anlamında yazmıştım ben... Sen bi...