4-ANLAYIŞ

6 1 3
                                    

Kitap bittikten sonra uzunca bir süre durup düşünmek bana iyi geliyordu. 'Ben ne okudum? Ne anlam vardı bu kitapta? Neye ağırlık veriyor?' demeyi seviyordum. Okurken hoşuma giden yerlere post-it yapıştırırım, daha sonra kitaplığımı incelerken o sevdiğim yerlere dönüp bakmak için. Kitapla alakalı her
eylem bu zamana kadar beni mutlu etti, ve devam ediyor.
Ben kitabı çoktan bitirmiştim. Hanzade okumaya devam ediyordu. Ben ona işaret edip çalışma odama gittim ve yine o dosyayı inceledim. Katil kim? Sorusunu defalarca kendime sorduktan sonra yatmaya karar verdim ve yattım. Işıklar söndüğünden dolayı Hanzade'nin de uyuduğunu anladığım için içeri gidip ona uyu demeye gerek duymadım. Dakikalar içerisinde uykuya daldım ve deliksiz bir uyku uyudum aylar sonra... Bu beni rahatlatmıştı, okuduğum kitap bana dinginlik vermişti. Gözlerimi yormuş ve bana huzur vermişti. Sabah çalan alarmımın sesiyle uyandım. Pek de uyanasım yoktu. Mecburen kalktım. Kahvaltı yapmak istemedi canım bugün. Hemen hazırlandım, evden çıkarken Hanzade'ye baktım. Yine masum bir şekilde yatağında uyuyordu. Dünkü yaptığı banyodan sonra o da rahatlamıştı sanki. Evden çıktım ve garajdan arabama binerken bir şey dikkatimi çekti. Beni takip eden araç şu an garajdaydı. Demek ki gece filan gelmişti. Beni de pek ilgilendirmiyordu ama merak da ediyordum biraz. Hemen ofise gittim. Stajyerlerle ilgilendim bugün. Onları dava salonlarına izleyici ve öğrenci olarak götürdüm. Yorucu bir günün ardından tekrar eve geldim. Hanzade'yle yemek yedik. Ben odamda çalıştım o da TV izledi sanırım. Evde sıkılıyordu. Bunu bana pek yansıtmasa da farkındaydım. Cumartesi günkü iznimde onu okula yazdıracaktım. Sadece 1 gün daha sabretmeliydi. Onun bir sürü arkadaşı olabilirdi belki. Ama benim olacağından ümitli değildim. Gece geç saat olunca ona yatması gerektiğini söyledim ve kendim de yattım. İzinden önceki son günüm de yoğun geçmişti. Neyse ki yarın biraz da olsa dinlenebilirdim. Bu sabah uyandığımda gerçekten uykumu almış ve dinlenmiştim. Saat 10.45'di içeri gitmek için ayağı kalkıyordum ki, mutfaktan sesler geldi. Neyin nesiydi bu ses? Bazen delirdiğimi düşünüyorum. Ama tabiki bu ses Hanzade'dendi. Sabahın verdiği o saf halimle bunu 3-4 saniye sonra idrak edebilmiştim. Hemen mutfağa gittim ve Hanzade'nin müthiş bir kahvaltı hazırladığını gördüm. "Canım! Sen ne yaptın böyle? Ben hazırladım aslında". "Önemli değil, bugün de ben hazırlayayım bir şey dedim. Sen yeterince benim için yoruldun. Mahcubum. Hadi gel soğumasın yumurtalarımız." dedi masum bir sesle. Mahcup olmasını istemiyordum. Tamam onu o zorbalıktan çekip çıkardım. Ama bana teşekkür etmesi bile kâfiydi. Hemen lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım ve sofraya oturdum. Sanki kendi içindeki masumluğu da yemeğe katmıştı. Öyle güzel öyle lezzetli olmuştu ki. O sofradan hiç kalkmak istemedim. Bugün onu okula yazdıracaktım. Yani kayıt için okula gidecektik, tabi kaydı kabul ederlerse. "Bugün okula gidiyoruz, kayıt işlemi yaptıracağız." dedim. "Evet, bugünü 1 haftadır bekliyorum. Sana minnettarım Selma abla." dedi. İçim gidiyordu sanki. Sanki bir şeyler kopuyordu kalbimin orta yerinde. Neydi bu ona duyduğum yakınlık? Neydi bu ona kendimi bu kadar yakın hissettiren? "Ben de heyecanla bekledim canım. En az senin kadar mutlu ve heyecanlıyım." dedim gülümseyerek. O da gülümsedi. O gülüş sanki dünyaya bedeldi. 27 yıllık hayatımda beni gerçekten güldüren, sahte gülmek zorunda kalmadığım tek kişiydi Hanzade. Bunun sebebi neydi? İyi kalpli olması mı? Sanki başka bir şey vardı. Benim bilmediğim çok çok daha büyük bir şey... Sofrayı topladık ve hemen hazırlanmaya koyulduk. Beraber çıktık ve garaja indik. Yine o araba orda, yine benim tam arkamda. Bu şeyi öğrenmek istiyordum artık. Kim bu ya kim? Çantamı arka koltuğa bıraktıktan sonra sürücü koltuğuna geçtim. Hanzade de benim yanımdaydı. Böyle olması nedensizce daha güven veriyordu. İkimiz açısından da. 20-25 dakikalık bir zamandan sonra okulun önüne geldik. İndik ve okulun bahçesinden yürümeye başladık. Okulun öğrenci giriş kapısında güvenlikler vardı. Kayıt yaptıracağımızı söyledim ve bize eşlik ederek müdür beyin odasına yönlendirdiler. Bundan hoşnut kalmıştım. Hanzade burada okursa güvende olacaktı ve ben de işteyken rahat rahat çalışabilirdim. Müdür Bey'e kayıt yaptıracağımı söyledim ve Hanzade'nin kimliğini uzattım. Uzun uzun baktı gereksizce. Ve sonra 11/A sınıfında bir yer olduğunu söyledi. Kabul ettik ve Hanzade okula yazıldı. Çok mutluydum. Artık aklım evde kalmayacaktı. Hemen oradan fotoğrafcıya gittik ve Hanzade'nin fotoğrafını çektiler. Ona öğrenci kartı almam için fotoğrafının olması gerekiyordu. Olmadığı için çektirdik. Hemen kart çıkarttırdım ve içine bayağı bir para yükledim. Hanzade'ye verdim ve dolu gözlerle yine bana teşekkür etti ve sarıldı. Ben de ona sarıldım. Bir süre sonra boğaza gitmeye karar verdik. Arabamla gittik ve banklardan birine oturduk. Çay satan yaşlı bir amca vardı, ondan çay aldım ve Hanzade'yle içtik. Yeniden, ilk günkü gibi içimize çektik o tertemiz kokuyu. Başını bana yasladı, öylece kaldı. İçimi o ısıttı, İstanbul soğuğunu bırakın da Kars soğuğu bile gelse bu kız yanımda oldukça ben zaten ısınırım. Bunca yıl sonra bana tekrar değer veren ve benim de ona değer verdiğim biri çıkageldi sanki. Tesadüflerle doluydu tanışmamız. Ben o gün kan aldırmaya gelmeseydim bu kız tekrar o zorbalığın içine girecekti. Ve bunca zamandır da bi arama söz konusu olmadığına göre, Hanzade'nin yokluğunu farketmişler ama geri dönmesin diye arama başlatılmamış. Bu benim işime yaradı zaten. Artık ikimiz bir bağydık. Ayrılamazdık. O bensiz yapamazdı, ben onsuz zaten yapamazdım. Çünkü beni diriltmişti sanki. Sanki yıllardır kulübesinde yaşayan yaşlı bir teyzeymişim de, Hanzade beni gençleştirip bir yalıya getirmiş gibiydi. Uzun süre öylece hiç konuşmadan denizi izledik, martıları...
Sonra saatin 16.10 olduğunu farkettim. Hemen Hanzade'ye gidelim dedim. Çünkü daha ona alışveriş yapmadık. Hemen arabaya bindik ve bir alışveriş merkezine girdik. Ona pantolon, hırka, tişört ve ayakkabı filan aldım. Ve müdürün verdiği adrese gittik. Okul kıyafeti aldık. Eve döndüğümüzde saat 18.40'tı. Yorulmuştum. Yorulmuştu. Ama değmişti, onu okula yazdırabilmiştim. Yetimhanenin Hanzade'yi merak etmeyip araştırmaması gerçekten işime yaramıştı. Çünkü araştırma başlatsalardı müdür bilgisayardan her şeyi öğrenir ve polisi bile çağırabilirdi. Allah'tan araştırmamışlar. İkimiz de acıkmıştık. Mutfağa girdim ve yemekleri ocağa koydum. Lavaboya gidip elimi yıkadım ve mutfağa geri döndüm. Biraz marul kalmıştı, biraz da havuç. Hemen bir salata yaptım yemekler ısınırken. Bu sırada da Hanzade kıyafetlerini giyerek sırayla bana gösteriyordu. Hepsi çok yakışmıştı. Yemekler ısındı ve birlikte yedik. Yarın da tatil günümdü ve Hanzade'yle evde bir şeyler yapmak istiyordum. Hem bu akşam yemekler bitmişti. Beraber yemek yapabilirdik. Harika! Ona da sordum, "Yarın birlikte yemek yapmaya ne dersin?". "Eveeeeeeet derim!" dedi. Mutluluğuna mutluluk eklenmişti. Sofrayı topladık ve salona geçtik. o TV izledi ben de telefonumdan ne yemek yapabiliriz diye bakmaya başladım. Şöyle güzel bir pizza ve yanına da tatlı olarak pasta! "Pizza yapalım mı ne dersin? Yanına da böyle çikolatalı pasta." dedim. "Çok güzel olur, ben hiç pizza yemedim. Pasta da bir kere yetimhanede birinin doğum günü var diye dağıtmışlardı." dedi. "Tamam, o zaman bunları yapıyoruz yarın. Ama pasta için bir kaç eksiğimiz olabilir. Uyanınca markete gideriz.". "Olur gidelim." dedi. İlkleri hep benle yaşıyordu. Hep benle öğreniyordu. Bu güzel bir şey. Bir süre sonra uyuyakaldı ve ben de onu yatağına götürdüm. Televizyonu kapattım ve ben de yattım. Yarın güzel bir gün olacaktı. Uyandım ve Hanzade'ye bakmaya gittim. Uyuyordu, bu sefer de kahvaltıyı ben hazırlayayım dedim kendime. Mutfağa gittim ve yumurta pişirdim. Biraz yeşillik yıkadım. Zeytin, peynir vb. Sonra mutfağa geldiğini gördüm ve günaydın dedim. "Günaydın Selma abla, bu sefer de sen hazırlamışsın." dedi gülerek. "Evet, ben hazırladım. Hadi hemen elini yüzünü yıka da gel yiyelim." dedim ben de, başını sallayarak mutfaktan çıktı. Beraber kahvaltı yaptık ve sonra markete gitmek için evden çıkıyorduk ki kapıda bir şey gördüm. Bir zarf. Kapının dış tarafına mermerle kapı arasına sıkıştırılmış belli ki. Hemen açtım ve bir DNA raporu olduğunu gördüm. Neden benim evime DNA raporu gelsin ki? Belki müvekkillerimden birinindir diyerek okumaya başladım. *Selma Aydın'la Hanzade Yılmaz adına verilen örnekler %99,99 uyuşmaktadır.* Ne? Bu ne? Kim bize DNA testi yaptırdı ? Hanzade benim neyim? Bu bir komplo mu? Hanzade'ye döndüm, baktım. Tekrar tekrar baktım. Gözünün içine baktım. Neyimdi o benim? Ne oluyorduk? Kafamda binlerce soru. BİNLERCE CEVAPSIZ SORU. Kim yanıtlayacak? "Hanzade." diyebildim. Ne yaşanıyordu şu an ? Kim benden örnek almıştı ? "Efendim Selma abla?" dedi yine o masum sesiyle. En son gözümün karararak yere düştüğümü hatırlıyorum. Gözümü hastanede açtım. Yanımdaki koltukta oturur şekilde ağlayan Hanzade'yi gördüm. Uyandığımı görünce hemen ayağa fırladı ve yanıma geldi. "Selma abla, sana ne oldu? Ne yazıyordu o kağıtta? Aldım kağıdı ama karmaşık yazılar vardı okuyamadım. Ne yazıyordu söyle nolur." dedi ağlayarak. Ona söylemeli miydim? Bunu yapamazdım. Ona bunu söylersem ne olur bilmiyordum. Beni terk mi ederdi? Yoksa sevinir sarılır mıydı? Daha neyim olduğunu bile bilmiyordum ki. Kardeşim miydi? Akrabam da olabilirdi ama akraba DNA'ları 99,99 uyuşmaz. Büyük ihtimalle kardeşim. Gözümden yaşlar akmaya başladı, bunu hissediyordum. Hanzade daha çok ağladı daha çok yalvardı ne yazdığını söylemem için. O kadar karma karışık duygular içindeydim ki... Ne yapmalıyım ben şu an? Bu nasıl olabilir? Benim annem ben küçükken öldü. Hatta benim doğduğum gün öldüğünü söylemişlerdi. Babam da yurt dışında ve ondan hiç bir şekilde haber alamadım. Yıllardır. Bana yalan mı söylediler yani? Annem ya ölmediyse? Hanzade yetimhaneye nasıl geldi? Off aklımda gerçekten acil cevaplanması gereken sorular var. Ben ne yapmalıyım?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 19, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KAYIP DUYGULAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin