Umarım bölümü beğenirsiniz. Beğenmediğiniz şeyler olursa benimle paylaşmanızı rica ediyorum.
Birçok Zamahhlı için bugünün diğerlerinden hiç farkı yok. Ama Lena için bugün diğer birçok gününden farklı olacak.
"Sofya bana ayarladığın dövüş kıyafetlerini getir misin? Umarım geçen seferkilerden farklıdır. Komutanın dövüşmeden benim olduğumu anlamasını istemeyiz değil mi?"
"Hanımım geçen sefer yakalandığınızda babanızın bu bir kez daha tekrarlanırsa bana neler yapacağını söylediğini hatırlıyorsunuz değil mi?"
Lena, Sofya' nın onun tutarsız isteklerinden artık bıkıp usandığını bakışlarından hissedebiliyordu. Fakat Sofya' nın onu her isteğine katlanacak kadar çok sevdiğini de. Ancak babasının Sofya' ya asla zarar vermeyeceğini, çünkü onun tüm yaptıklarını kendi zoruyla yaptığını biliyordu.
"Hadi Sofya dikkat çekmemem için zamanında orada olmam gerekiyor. Acele et."
Lena aynadaki görüntüsüne baka kalan Sofya' nın haline saatlerce gülebilirdi. Ancak donup kalmakta gerçekten haklıydı. Bu sefer ilk denemeden daha yakışıklı göründüğünü Lena' nın da kendisine itiraf etmesi gerekiyordu. Zırhı bronz renkte ve üzerindeki işlemeleri onu taşıyan savaşçının asil biri olduğunu düşündürüyordu. Zırh ince vücudunu çok fazla saklayamasa da çelimsiz biri gibi görünmesini de engelliyordu. Kılıcı bir şövalyeninki kadar iyi bir dengeye sahip, oda zırhı gibi çok asil görünüyordu. Kalkanı, doğruyu söylemesi gerekirse biraz ağırdı ama idare edebilirdi.
Lena, savaşçıların eğitildiği alana sinsice girmeyi başarmıştı. Bugün kılıç eğitimi verilecekti. Eğitim alanının zemini topraktandı, etrafı ise çitlerle çevriliydi. Çitlerin arasında yine birbiri ile çitlerle ayrılı iki eğitim alanı bulunuyordu. Birinde yakın dövüş eğitimi, diğerinde is ok talimi yapılıyordu. Yakın dövüş alanında henüz sadece iki kişi vardı. Biri gerçekten karşılaşmaya değecek bir savaşçıydı. Bu kılıcını ustalıkla savuruşundan gayet iyi anlaşılıyordu. Neredeyse 1.85 boylarındaydı. Lena, uzun bir kız olmasına rağmen aralarındaki boy farkı barizdi. Yani Lena ile karşı karşıya gelirse Lena' nın kolay lokma olacağını düşünebilirdi. Ama o şans Lena'nın eline bir geçerse, ona bu konuda yanıldığını zevkle ispat edebilirdi. Diğeri ise biraz çelimsizdi ama Lena hiçbir düşmanını küçümsememesi gerektiğini bilecek kadar zekiydi.
Tüm askerlerin saygıyla selamladığı komutan Zeyd alana gelmişti. İri cüssesinden ve ileri yaşından beklenmeyecek kadar çevik hareketleri ile askerleri eşleştirdi. Esmer teni güneşte kalmaktan daha da esmerleşmişti. Kısık gözleri, kemerli burnu, önleri hafif dökülmüş uzun saçlarını sıkıca toplamıştı. Sanki, yüzündeki mimik kasları alınmış gibi tepkisiz bir yüze sahipti. Yüzünde elmacık kemiğinden çenesine kadar olan bir yara izi vardı. Aynen küçükken Lena'ya öğrettiği gibi, belki biraz daha az şefkatle, askerlere hamleleri gösterdi. Eşleştirildiği asker Lena' dan uzun boylu, güçlü, çevik ve yakışıklı bir Zamahhlıydı. Tabiî ki bu özellikler Lena'nın dikkatinin bir an olsun dağılmasını gerektirmiyordu. Lena bir adım attı, hamleyi tam önünde kesti, kılıcını çevirip, ters yönde ileri savurdu. Şimdi geri adım atıp, kılıcı ve vücudu sanki tek vücutmuş gibi... Lena karşındakinin zayıf anını yakaladı, hızlı hareket etti. Hamlesi ile savaşçı yere düştü ve kılıcı da.
" İşte istediğim tam da buydu savaşçı, adın ne ?"
Lena, Komutanın övgüsü ve sorusu karşısında biraz afallasa da, eşi olan askeri yerden kaldırırken sesini kalınlaştırabildiği kadarıyla "Amar komutanım" diyebildi.
"Seni bir de Kasem' in karşısında izleyelim" dedi komutan.
Kasem askerler içindeki en iyi savaşçıydı. Komutanın sözüyle bütün askerler Lena' nın tam ortada kaldığı bir çember oluşturdu. Lena, Kasem hangisi diye düşünürken, alana ilk geldiğinde orada olan 1.85' lik asker karşısına geçti. Kasem kılıcını havayı kesercesine ustaca savurarak Lena' nın etrafında dolanmaya başladı. Lena da onunkine benzer hareketlerle gardını alarak askerin boş bulunacağı anı bekledi. Kılıcını askerin solunda yakaladığı boşluğa hızlıca savurdu. O da Lena' nın soluna hamle yaptı ama Lena ondan hızlı davrandı. Kılıçları önlerinde buluştu. Kasem Lena' dan hem güçlü, hem de uzun olduğu için Lena'nın onu savurma şansı olmadığından, Lena hızlı bir hareketle Kasem' in sağına kaçtı. O da bu hatadan yararlandı, kılıcını savurdu ve Lena' nın başına isabet etti. İşte o an Lena' nın damarlarındaki kanın akışı iki kat hızlandı. Başından zırhın parçası düşerse bu sefer bundan kurtulmasının hiç kolay olmayacağı düşüncesiyle, tek eliyle parçayı tuttu. Kasem tam yeni hamlesini yapacakken, komutan "Tamam! Yeter bu kadar. Sen, Amar hemen benimle gel!" diye bağırdı.
Sesinin tonundan Lena' nın kim olduğunu fark ettiği anlaşılmıştı. Bu Lena için hiç de iyi olmayacaktı.
Oylamadan ve yorum yapmadan geçmeyin. Oylarınız ve yorumlarınız benim için çok değerli.
Sevgilerimle,
dreamy_pen
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMAHH PRENSESİ
AdventureKızın kaderi o daha doğmadan yazılmıştı. Güçlü Kral babası ve etrafında ki herkes onun sıradan bir prenses olması için elinden geleni yapmıştı. Ama güçleri buna yetmemişti. Çünkü kaderin önüne geçemezsiniz. Kader ağlarını örmeye başlamıştı. Daha faz...