C.1 Tanışma

590 71 59
                                    

Bu sabahta güneş doğmadan önce kalkmış, uzun merdivenleri ağır ve yorğun adımlarla bir bir çıkarken her gün olduğu gibi yine kendine kızıyordu Çisel.

Bugün tam 100 yıl olmuştu.
100 yıl boyunca mevsimlere aldırmadan, sıcağa soğuğa bakmadan her sabah gün doğumunu izlemek için yüksek bir yerlere çıkıyordu.

Ancak böyle dayanabiliyordu özlediği topraklarının hasretine.
O dünyası güneşin doğduğu yönde olan bir boyuttaydı.
İnsanlar bilmesede güneşin doğuşu sırasında öyle bir an vardıki o özlediği dünyası 10 saniyeliğine görünür hale gelir Çisel'de yüz yıl boyunca o 10 saniye için her şeyi yapardı.

Merdivenler bitip, çatıya çıkan demir basamaklarda bitince, tavandaki çatı kapağını açtı kız.
Yavaşça geriye bıraktı kapağı. Sonrada son bir iki adım ile kiremitlerin üzerine çıkıp ayakta durdu.

5 katlı binanın kiremitlerinin üzerinde kollarını ve bir kanadını açarak gerindi.
Her sabah çatısına çıktığı bu bina bir pansiyondu. Eski ama sağlam, denize çok yakın manzarası yüzünden hiç boş kalmayan bir pansiyon.

Buraya geleli 30 yıl olmuştu. 30 yıl önce yağmurlu bir gece yaptığı hataya ağlayarak sokakta yürürken yaşlı bir kadının, pansiyon sahibesi Sevil hanımın kendisine acıması ve zorla buraya getirmesiyle gelmişti.

Uzun bir zaman ülke, ülke şehir, şehir dolaşmış sonunda bu ülkede bu şehirde kalkıştı.
Boynundaki kolyesindeki zayıf parıltı cezasını bu şehirde bulacağını söylüyordu.

Önceleri sınırsız gibi olan gücü sonraları uzun süre dünyasından uzak kaldığı için torpülenerek azalmaya başlamış buda kızı yormaya başlamıştı artık.

Tamda pişmanlıklarla ağladığı bir gece denk gelmişti Sevil hanıma.
O gece sırılsıklam gelmişti kadının pansiyonuna. İçeri girdiğinde saçlarından kıyafetlerinden ve kanadından sular damlıyordu.

Kapı önünde başı önde üzerinden damlayan suları izlerken yaşlı kadın elinde büyük bir havlu ile gelerek kızın saçlarına, omuzlarına ve farkında olmadan kanadına örterek bırakmıştı.

Sonra da girişteki mutfağa girerek dolaptan aldığı tencereyi ocağın üzerine bırakıp altını yakmış o ısınırken kızın yanına gelip kolundan tutarak,

"Gel hadi." Demişti.

Kız yaşlı kadının gözlerine bakmıştı sadece. Yaşı büyük olmalıydı bu insan oğlunun.

Yüzünde kırışıklıklar, saçlarında beyazlar oluşmuş, gözlerinin bir zamanlar ışıl ışıl parladığı belli olan açık mavileri solmuştu.

" Gel hadi, çekinme."

Diyen yaşlı kadın, önden yürüyerek alt kattaki odasına doğru gitmişti.

" Önce üzerindekileri çıkar sonra şu battaniyeye sarıl."

Demişti kıza uzattığı battaniyeyle.

Kadın, kızın çıkardığı kıyafetleri alarak odasındaki dolabın üzerine bırakıp,

" Sabaha kadar kurur.
Sende gel mutfakta sıcak bir çorba iç."

Kız üzerindeki battaniyeye sıkıca sarılı şekilde kadını takip etmişti.

Normalde kimseye güvenmezdi ama şuan bu insan kendini iyi hissettirmişti. Mutfağa girdiğinde burnuna gelen sıcak çorba kokusunu duyduğunda şaşırmış üstüne tadına baktığında dünyada yediği ilk şey bu çorba olmuştu. Çünkü o âna kadar açlık hissetmemişti.

O günden sonra bu pansiyonda kalmıştı hep. Yaşlı kadın hem içerde hem dışarda kendisine yardım karşılığında ücretsiz kalabileceğini söylemişti. Böylelikle yılları bu pansiyonda geçerken bir yandanda cezası olan adamı aramış ama bulamamıştı.

CEZAM      ( TAMAMLANDI ✔)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin