keyifli okumalar, umarım beğenirsiniz <3 medyadaki şarkıyı açmayı unutmayınn
kulağına dolan tıkırtılar, zeyno'nun gözlerini aralamasına sebep olmuştu. ağırlaşan vücudunu gererken rahat yatağa biraz daha gömüldü. kulaklığının teki çıkmıştı, diğerini de çıkartıp gözlerinin ışığa alışması için kırpıştırdı birkaç defa. en son... en son boş bir odaya girip müzik dinliyordu.
"günaydın, uyuyan güzel."
çağrı'nın alaylı ses tonu kulaklarıma dolduğunda şaşkınlıkla doğrultu yataktan.
"nasıl ya?" diye mırıldandı ağzı bir karış açılırken. çağrı, siyah gömleğinin düğmelerini tamamen açmış; ayna karşısında sırıtarak bileğindeki saati çıkarmaya çalışıyordu.
"ben de sana onu soracaktım, zey. nasıl ya?" dedi alayla, saati masaya attığında. zeyno yutkundu sakince. demek ki şarkı dinlerken uyuyakalmıştı bu yatakta, üstelik çağrı'nın yatağında. telaşla siyah elbisesinin eteğini düzeltip ayağı kalktığında kapıya doğru adımlamıştı ki çağrı kızın bileğini kavradı yavaşça.
"herkes gitti, zeyno." dedi sakince. "duru da dahil ve gecenin bir yarısı tek başına eve gitmeni istemiyorum."
zeyno tek kaşını kaldırıp geri çekildi, çağrı'dan böyle bir çıkış beklemiyordu. emindi ki kendisi de beklemiyordu... kolunu oğlandan kurtardı sertçe. "kes sesini, çağrı. tek başıma gidebilirim evime, emin ol." duru'ya daha sonra kızmayı aklının bir köşesine not edip odadan çıktığında az çok hatırlatığı ve labirentten hallice olan koridorlarda çıkışı arıyordu. sola doğru döndüğünde çağrı'nın da arkasından geldiğini işitti ama bozuntuya vermeden dış kapıya doğru emin adımlarını sürdürdü. sinirliydi, hem kendisine hem de onu burada bırakıp giden duru'ya. nasıl olur da uykuya yenik düşmüştü böyle... çağrı ses yapmasa daha uyurdu, bunu biliyordu. bir de şimdi çağrı'nın bu saçma sapan imalarına katlanacaktı.
"kızım ya dursana!"
sonunda dış kapıya ulaştığında çağrı'nın ısrarlı söylenmelerine karşı derin bir nefes alıp ona döndü. "evime gitmek istiyorum çağrı."
anlayışla kafasını sağladı çocuk, düğmelerini tekrar iliklerken. açıkçası zeyno gözlerini onun yatağında açtığı an bir sürü alaya maruz kalacağını düşünmüştü fakat şimdi bu tavırlarına anlam veremiyordu.
"ama..." diye mırıldandı kapıyı açtığında. "saat cidden çok geç, gecenin dördünde buradan taksi de geçmez. inadı bırak, gel motorla bırakayım işte."
bir süre düşündü zeyno, hava da oldukça serindi ve elbisesi ne yazık ki inceydi. muhtemelen eve gidene kadar donardı. ayrıca istanbulda, gecenin bu saatinde sokaklar çok da tekin yerler olmuyordu. kendisini elbette korurdu ama neyle karşılaşacağı meçhuldü.
çağrı'ya bakmadan açtığı kapıdan dışarıya çıktığında çocuk zafer gülümsemesini yerleştirdi dudaklarına. niye böyle davrandığını bilmiyordu, her ne kadar aralarında bir gerilim olsa da bu vakitte yalnız gitmesine gönlü el vermemişti.
beyaz kaskı kıza uzattığında kafasına geçirdi zeyno, tek kelime bile etmeden. tek istediği bir an önce evine gitmek, ardından sabah olmasını dileyip duru'ya azar çekmekti. çağrı da siyah olanı taktığında yerini aldı motorda. zeyno'nun konuşmak istemediğinin farkındaydı, normalde olsa dalga geçer bununla eğlenirdi ama gerçekten çok yorgun hissediyordu kendisini.
"evini..." diye mırıldandı motoru çalıştırmadan önce. "tarif eder misin?"
kızın elleri çağrı'nın omuzlarını bulduğunda daha sert kavradı çocuk frenleri. zeyno kısaca tarif ettiğinde fazla uzak olmadığını fark etti çağrı. gaza basmasıyla çağrı'nın omzundaki ellerini sıkılaştırdı zeyno. severdi motorları, onlara binmeyi, hızı... çağrı'nın motoru olduğunu bilmiyordu veya bunca zaman çekmemişti dikkatini.
kısa bir yolculuk sonrası kızın evine ulaştıklarında motordan indi zeyno. beyaz kaskı çıkarıp çağrı'ya uzattığında çocuk aldı hızlıca. rüzgardan dolayı dağılmış saçlarını karıştırdı ve mahçup bir ifade takındı. "teşekkürler," diye mırıldandı yarım ağız. sırıttı çağrı. "sorun yok, ben ısrar ettim sonuçta." dedi kafasını çevirip parmakları arasındaki kaskı arkaya yerleştirirken. kafasını salladı zeyno, arkasını dönüp evine girmeden önce. çağrı, izledi sonu bir süre. o dalga geçtiği siyah elbisesi çok yakışmıştı, bunu düşünmemesi gerekiyordu. o kızı her seferinde kendisinden bir şekilde uzaklaştırırken bunları düşünmesi sinirini bozuyordu.
"iyi geceler!" diye bağırdı arkasından, sırıtarak. zeyno, elindeki anahtarı çevirirken gözlerini büyütüp çağrı'ya döndü ve sus işareti yaptı. "günaydın, demeliyiz bence." işaret parmağı ile aydınlanmaya yüz tutmuş gökyüzünü gösterdiğinde kafasını eğerek güldü çağrı. "günaydın..." dedi sessizce. bu, sadece yeni bir güne uyanış değil; bazı şeylerin fark etmenin de günaydınıydı.
zeyno evine girip kapıyı örttüğünde derin bir nefes aldı çağrı. zeyno çok saf ve masumdu, bunca ay kendisinden nefret etmesini sağladığı için küfür savurdu içinden kendine. belki, birkaç ay öncesine dönebilselerdi zeyno'ya davranışları daha farklı olabilirdi. daha fazla düşünmek istemediğinden motorunu çalıştırdı çağrı. bazı şeyler için çok geçti...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙣𝙚𝙛𝙧𝙚𝙩 | zeyçağ.
Fiksi PenggemarTAMAMLANDI zeyno ve çağrı birbirlerinden nefret ediyorlardı.