Bölüm 17- Asıl sahip

249 15 8
                                    

MULTİMEDIA'DA HİRA VAR.
Kolları beni sarmalayıp kendine daha çok çekerken kendimi çok huzurlu hissettirmişti. Bir süre derin derin nefes alıp asla unutmayacağım kokusunu ciğerlerime doldurdum. İşte bu daha iyi hissettirmişti. Ona doğru biraz daha sokulup kafamı boyun boşluğuna yerleştirdim. Tam gözlerimi kapattığım sırada kapı tıklatılmadan ardına kadar açıldı. Kafamı çevirdim ve gelenin kim olduğuna baktım. Bizi böyle gören Berke önce tek kasını kaldırıp 'hayırdır'der gibi baktı. Ardından bıkkın bir şekilde gözlerini devirdi. Ve bu arada hala bu halimizi inceliyordu. Bizim onun bu halinden rahatsız olduğumu anlaymış olmalı ki önce yüzüne şapşal bir gülümseme yerleştirdi. Ardından ellerini sıkıntılı şekilde saçlarının arasında gezdirdi.

-"Ya pardon gerçekten özür dilerim ben belki bir şeyler yer diye sormaya gelmiştim."

Kelimeleri ağzında geveledikten sonra hızla tekrar kapıyı kapattı. Kafamı tekrar döndürüp onun boyun boşluğuna yerleştirirken hafifçe gülümsedim ve;

-"Şapşal şey."

diye fısıldadım.

-"Bir şeyler yesen..."

Parmaklarımı dudaklarına götürdüm ve daha fazla konuşmasına izin vermeden onu susturdum.

-"Sadece yanımda kal olur mu? Sadece böyle bekleyelim?"

-"Sonsuza kadar yanında kalacağım."

Onun sözleri kulaklarımın içinde yankı yaparken kendimi güvende hissetmenin verdiği rahatlıkla derin bir nefes aldım.

-"Teşekkür ederim Taşkafa"Kafasını saçlarıma daha çok gömerken nefesini yüzümde hissediyordum. Nefesi suratımın hatlarını gezinirken gözlerimi usulca kapattım ve vücudumun attığı uyku nidalarını duymam azlıktan gelmeye çalıştım. Bu son birkaç gündür kendimi bayağı bir halsiz hissediyordum. Üzerimdeki uyku mahmurluğunu da bir türlü atamamıştım üzerimden. Daha yeni gözlerimi açmama rağmen tekrar uyku güçlü etkisini üzerimde göstermeye başlamıştı. Belki de acılardan kaçısın, bu dünyadan kurtuluşun küçük bir yardımcısıydı benim değerli uykum. Derin bir nefes aldım ve uyumam için ısrar eden gözlerime biraz daha dinlenmeleri için izin verip yanında küçücük kaldığım bedene beni ısıtmasını istermişcesine daha da sokuldum

...

Gözlerimi açtığımda uyumamın üzerinden bir saat geçmişti ve galiba bu huzursuz uyku beni daha çok yormuştu. Gözlerimi açmadan önce onun kokusunu, sıcaklığını hissetmek ister gibi derin bir nefes aldım. Ama o muhteşem kokunun yanımda olmadığını gözlerimi açtığımda anladım.

Perde kapalıydı ve dışarıdaki iç karartıcı hava odayı da karanlık yapmıştı. Gözlerim hızla odayı taradı. Yerde ki cam kırıkları gitmişti. Oda eskisine nazaran topluydu ve salondan sesler geliyordu. Hızla yataktan kalktım. Kapıya doğru yürümeye başladım. Ayağımın altında cam kırıklarının bıraktığı yaralar yürümemi zorlaştırsa da durmayacaktım. Karanlığın beni esir alıp hapsetmesine bedenimi sarıp beni baskılamasına izin vermeyecektim. Belki de Efe'nin şuan toprağın altında hissettiği acıyı hissetmek istemiyordum.

Kapıya ulaştığımda elim kola gitti. Tam kolu indirip kapıyı açacağım sırada kapının arkasındaki kişi benden daha erken davrandı ve kapıyı açtı.

Rüzgar elinde bir tepsiyle kapıdan içeri girer girmez elindeki şeyi umursamadan ona sıkıca sarıldım.

-"Çok korktum. Gittin sandım."

Beni kendinden uzaklaştırdı, tepsiyi masanın üzerine bıraktı. Önce uzanıp perdeyi açtı ve güneşin parlak ama yorgun ışıklarının odayı aydınlatmasını sağladı. Tekrar yanıma geldiğinde beni kendine çekip bana sımsıkı sarıldı.

Sensiz BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin