♒︎
tomlinsonlar büyük bir soydu. gerçekten büyük. kökleri tüm ingiltereye dağılmıştı. bir sarayları bile vardı merkezleri olan londra'da. orada kalmaya hak kazananlar birinci dereceden tomlinson olup safkan olanlar oluyordu. varis olan louis. louis tomlinson, o henüz bebek iken annesinin karnından çıktığı ilk anda dönüştürülmüştü, nedeni bilinmemekle beraber kral olan babasının isteği üzerine olduğu dedikodusu londra'ya yayılmış durumdaydı.(aslında kalbi atmayarak doğduğu için dönüştürülmüş) louis'nin başa geçip babasının yerini aldığında gücüne güç katan tomlinsonlar, son birkaç yıldır kurt adamlar ile olan savaşın duraklaması ile kat ve kat güç kazanmıştı. tüm soylu vampirler tomlisonlarının kanıtladığı gücünü görüp saygı duymuşlardı.
güç, güç en çok louis'nin hoşuna giderdi. en başından beri, hep en olmak ister ve olurdu. her kazandığında kırmızı gözlerindeki ateşler harlanır, ince dudakları kıvrılır dahasını isterdi. şimdi de kurtlar ile savaşa son verip, güçlerini zayıflatmayı bırakıp, onlar ile arayı sıcak tutup olası bir duruma karşı güç kazanmıştı. durgunluğu sadece saray ve çevresine karşıydı. ormanların içlerinde aradığı bir şeyler vardı. bunun içinde kurtlar ile seferber bir durumdaydı. didik didik ettirdiği ormanda ne aradığı da halen bir sır. yıllardır ormanı arıyordu ve bu sefer aradığı şeye çok ama çok yaklaşmıştı. hakkında tek bilenen şey gücünü daha çok katlamak istemesiydi. her zaman en mükemmeli arıyor ve istiyordu. elde etmek istediği şeyi de elde edene kadar bırakmıyordu çünkü istek,hırs gözünü öyle karartmıştı ki onunla bir bütün haline gelmişti.
louis'nin emriyle ormana dağılan vampirler ve kurt adamlar aranmadık yer bırakmamaya yemin etmişlerdi. louis'nin kuzeni olan jamie ve joseph gözleriyle anlaşarak sessizce yollarına devam ediyorlardı. sık ağaç ve flora sayesinde güneş girmeyen ormanın kalbinde derinliğindelerdi. hızları azımsanamayacak derecedeydi. zıplayıp ağaçların tepesine çıkıyor. yine zıplayıp yere inip toprağı uçuşturuyorlardı. jamie sık flora dokusu yüzünden görüşünü düzenlemek için kırmızı gözlerini kırpıştırıyordu. sarı saçlarının önüne geldiğini hissettiğinde saçlarını iki eliyle arkaya yatırıyor, eklemleriyle oynuyordu. joseph kardeşinin yanına geldiğinde sorunun ne olduğunu anlamaya çalıştı. çok geçmeden o da gözlerini kırpıştırmaya başladı. yoğun bir aura vardı bulundukları yerde, bunu sevmemişlerdi. huysuzlanıp geriye dönmek istiyorlardı ki onlar hiç pes etmeyen safkan vampirlerdi, onlar tomlinsonlardı. lakin onları dahi zorlayan sıkıntıya sokan bir şey vardı burada. sık flora sık yeşil görünen tek şey buydu. onlar louis'ye burayı haber vermekte kararlıydılar. onlar hislerinde yanılmazlardı.
gün ışığının bir ton daha koyusu kaplayıp yeşille karışırken louis'ye gidiyorlardı. belki de louis'nin yıllardır aradığı, çabaladığı ve hiçbir zaman bulamadığı yerin giriş anahtarıydı. çok geçmeden louis'nin yanına varmışlardı. louis kanı şık bir fincandan içiyordu. oturmuş o konu hakkındaki kitapları okurken jamie ve joseph gelmişlerdi. louis kafasını umutla ve hırsla kaldırırken ikisi hemen konuya girmek istediler. "biz bir şey bulduk. sanırım aradığımız şeyin girişi gibi bir şey fazla anlamadık ama anladığımız şey ortada büyülü bir şey olduğu, ve güç" kuzenlerinin sözü bittiğinde louis elinde kan bulununan şık fincanını zarifçe masasına bırakınca kırmızı gözleri hırsla parıldadı. "hızlıca oraya gitmeliyim.siz de gelirsiniz diye düşünüyorum. öyle değil mi? sonuç olarak safkan tomlinsonlarsınız." jamie ve joseph birlerine kısaca bakıp, başlarını onaylar anlamda salladılar. aynı anda söze girdiler. "geliyoruz." louis dudaklarını yana kıvırarak onlara arkasını döndü." öyleyse gidiyoruz." kıkırdadı yavaşca. ardından insan soylular gibi parmaklarıyla tebesümünü sakladı. keyfi oldukça yerindeydi. bir şeyler bulmuşlardı. güçlü bir şeyler. merak ve hırs beyninde ve ruhunda beraberce yayılıyordu. bu şeyi öğrenmeden, çözmeden peşini bırakmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fata del destino
Fanfictionsen benim en güçlü yanım olacaksın ve bende senin en güçsüz anlarında orada olucam. •vampire-fairy