⸻24/7⸻
≮
"Bam'ın mamasını vermediğin sürece atıştırmalıkları unutuyorsun, Küçük Adam."
Taehyung, karanlık odayı aydınlatan tek kaynak olan televizyonun kısık ışığı yüzünü aydınlatırken çocuk odasına, kıkır kıkır gülerek yine bin türlü yaramazlığın peşinden koşan çocuğa seslenmişti. Gözaltları, uykusunu alamayıp bütün gece bilgisayar başında paragraflar dolusu makale yazmaktan ve bir miktar da küçük olanın uyumamak adına gösterdiği baş kaldırıyı sonlandırmak adına sürdürdüğü çaba nedeniyle çökmüşken; vücudundaki birçok noktanın da yorgunluğuna eş olarak yer yer ağrıdığını hissediyordu.
Omuzları uykusuzlukla çökerken, arka odadan gelen yeni bir eşyanın daha kırılış sesiyle derince bir iç çekişle başını geri atarak gözlerini kapamaktan geri kalamamıştı. Kendisine defalarca neden bu çocukla uğraştığını soruyor; Dünya'da, ölümlülerin evreninde bir ölümlü gibi yaşarken zaten yeterince yoruluyorken, üzerine bir de bu küçük sıçanla uğraşmak ve bitmek bilmez şeytanlıklarıyla ilgilenmek onu çıldırtıyordu.
Pekala, Taehyung; onu henüz ilk gördüğünde dili tutulmuştu çünkü Yüce Zeus!- hayatında ilk kez bir bebek görmesi yadırganacak bir durum olsa dahi, ona canavar diye anlatılan ve her defasında sürgün edilmiş bir meleğin çocuğu olarak bahsi geçen bu bedenin gerçekten de iğrenç görünmesini beklemişti fakat Taehyung onu gördüğü ilk andan beri emindi ki Jeongguk ve iğrençlik sıfatı yan yana bile gelemezdi.
Genç olan düşünüyordu, nasıl olur da şeytanın oğlu yaratılmış ve yaratılan tüm canlılardan daha güzel olabilirdi ki? Büyük ceylan gözleri, minik fındık burnu, küçük kiraz dudakları ve görüşünü kapatan kömür siyahı tutamlarıyla bir şeytanın tohumu olmaktan uzak, Afrodit'in ilk serpilişini andırıyordu. Poğaça yanakları, yemek yediği her an oluru varmış gibi daha da şişiyor, iri küçük ön dişleri hafif peltek konuşması sebebiyle dudakları arasından sıyrılıyor, kabarık koyu tutamları gözlerinin önüne düşerek olduğundan daha ufak durmasını sağlıyor ve ona fazlasıyla şirin bir görünüm katıyordu.
Fakat tüm bu bahşedilen olağanüstü güzellik, konu hareketlerine ve tavırlarına geldiğinde Taehyung'un yaşadığı sorgu sürecini hiç yaşanmamış kılıyordu nitekim Jeongguk; yer yer dolan koca bambi gözleri, ikide bir çektiği küçük burnu ve kasti olarak büzdüğü gül pembesi dudaklarıyla herkesi aurası altına alarak istediklerini yaptırıyor, küçük zihninde kurduğu sinsi planlarla hoşuna gitmeyen her yeri koca bir kaos ortamına çeviriyor, sinsice kıstığı irislerini etrafta fıldır fıldır gezdirerek Taehyung'u-nasıl-sinirlendiririm başlıklı düşünceleriyle etrafı birbirine katıyor ve genç olanın tüm gün peşinde "Jeongguk, yapma." "Uslu dur." cümleleriyle gezmesine sebep oluyordu.
Taehyung, derin bir iç çekişle bal sarısı irislerini yavaşça aralamış, geriye attığı başını kaldırarak karanlık odaya şöyle bir bakarken koca evde kol gezen çocuksu kıkırtıların son bulmasıyla tedirginliğe düşerek bir süre duraksamıştı. İleri duyuları sayesinde evin içini kolaçan ederken kulakları keskin bir şekilde sessizliği dinliyor, kendi soluk alışverişleri dışında duyabildiği herhangi bir ses yokken ani bir hareketle ayaklanmıştı. Sorgular bir biçimde "Jeongguk?" derken onun odasına adım attığı ilk anda geçen seferde olduğu gibi başından aşağı bir kova buzlu su dökülmemesini umuyor; tedirginlikle karışık temkinli adımlarla yürüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
24/7
Fanfiction[taekook] "Sex, uyuşturucular, kan veya likör; bunların hiçbirisi benim seni sürükleyebileceğimden daha büyük bir günaha gebe bırakamaz."