1:"Mark Tuan'ın Ölümü"

87 8 12
                                    


Herkese merhabalar, cinayetli, aksiyonlu ve taekookun içinde olduğu bir fic arıyorduysanız doğru yerdesiniz. Her zaman Sherlock Holmes ve Arsen Lüpen hayranı olmuşumdur. Cinayet çözme olaylarına, zeka yürütme aktivitelerine vesayire bayılırım ve bu da benim ilk cinayet kitabı deneyimim. İyi bir iş çıkarmışımdır diye umuyorum. Bölümleri düzenledim, ancak hala mükemmel değil, hatam varsa affola.

Başlayalım.

....

"Bay Kim, bu taraftan lütfen." Polislerin çektiği sarıl-siyahı şeridi kaldırıp kalabalığın arasından beni içeri alan benimle aynı yaşlarda olduğunu tahmin ettiğim polis memuru, eliyle yol gösterdiğinde polis arabalarının sirenlerinden okulun bahçesine yaylan kırmızılı-mavili ışığa gözlerimi kısarak baktım. Tahmin ettiğimden fazla araç gelmişti ve tüm emniyet biriminin araçlarının burada olduğunu düşündürmüştü bana.

"Neden bu kadar araç var burada?" dedim gözlerimi ihtişamlı okul binasında gezdirirken. Tarihi bir binaya benziyordu adeta, ürkütücü bir vampir şatosu gibiydi. Ama 19. Yüzyıldan kalan bir şato olduğu izlenimi tamamen restore edilmemesiyle korunmuştu.

"Okulun onurunun zedelenmemesi adına birçok ekip bu davayla ilgilenecek, efendim." Dedi, adam düz bir ifadeyle.

"Tüm emniyeti buraya topladığına göre ölüyü dirilteceği sanılır." diye tısladım dişlerimin arasından. Eminim ki tüm emniyeti meşgul etmesi tamamen bir göz boyamasından ibaretti.

"Sizin gibi birini beklemiyordum doğrusu." Dedi polis memuru, okulun içine doğru bana eşlik ederken olay yeri incelemenin çektiği şeritleri geçmem için kaldırırken. "Çok iyi bir dedektif olduğunuzu duymuştum ancak isminiz de dahil olmak üzere medyada hakkınızda bir fotoğraf bulmak bile çok zor. Oldukça gizli çalışıyormuşsunuz."

Soğuk okul koridorları, taşlı mimari yapısıyla okul inanılmaz derecede iyi döşenmiş, ve teknolojiye dair ufak bir kırıntı göremezken modernlikle birlikte karışmış antik yapının nasıl hala ihtişamlı durduğunu düşünüyordum. Sınıflardan birini hızla arkada bırakırken içeriye göz atma fırsatı bulmuştum. Akıllı tahta yoktu ve tebeşirli tahtanın üzerinde matematik işlemleri duruyordu.

"Evet, işim konusunda titizimdir." Dedim, polis memurunu merdivenlerden takip etmeye devam ederken.

Polis memuru, kaç katlı olduğunu tahmin bile edemediğim okulun basamaklarını hızla çıkarken arkasında kalmıştım ve nefes nefese soluklanırken benim geride olduğumu fark ederek bir basamakta durmuştu. „Daha ne kadar çıkacağız?" dedim, yutkunurken.

"Okulda bir asansör yok ve biraz daha çıkmamız gerekiyor, efendim." Dedi, polis memuru sevecen diyebileceğim bir tavırla.

"Anladım." Dedim merdivenlerin tırabzanlarına tutarak çıkmaya devam ederken. Şu an nasıl göründüğüm hakkında pek bir fikrim yoktu ancak terk ettiğim partiyi göz önünde bulundurunca nasıl göründüğüm umurumda da değildi. Neyse ki içkiyi çok kaçırmamıştım ve işimde ihtiyacım olan beynim ortalama içki miktarı ile daha uyanıktı. Çıktığımız taş merdivenlerden inen birkaç polis memuru bana tuhaf bakışlar atmışlar, ancak önümdeki polis memurunu takip ettiğimi anlayınca seslerini çıkarmadan devam etmişlerdi.

"Mark Tuan. 17 yaşında, annesi o doğduktan sonra ölmüş, babası tarafından yetimhaneye terk edilmiş. Bir süreliğine Kaliforniyalı bir aile tarafından evlatlık edinilmiş ve bu sırada yetimhanede çıkan bir yangın dolayısıyla kayıtlar yanmış ve babası hakkında hiçbir kayıt bulunmuyor. Kaliforniyadaki ailesi iki yıl sonra onu terk etmiş ve Jeon Koleji'nin özel olarak yaptığı bursluluk sınavını kazanmış, okuldaki ikinci yılıymış. Tam burslu olarak okuyormuş ve bilir misiniz bilmiyorum bu okulda tam burslu okuyan öğrencilerin sayısı bir elin parmağını geçmez." Polis memuru, hiç yorulmadan bana kurban hakkında bilgi verirken onu pür dikkatle dinliyordum.

Detective  | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin