6

119 11 1
                                    

Sabaha karşı duvarda duran saate bakıyor ve zamanın akıp gittiğini düşünüyordum. Zaman elimizin altından geçip gidiyordu ve ben hiç olmadığım kadar düşünceli hissediyordum ta kii koltukta sızıp kalana kadar da öyle olmuştu.

Koltuktan bir anda sıçrayarak uyandığımda yanımda duyduğum tanıdık melodi algılarımın açılmasını sağlamış ve hızlıca telefonumu elime alarak arayan kişiye bakmıştım.  Yoongi arıyordu. Ama dün olanlar hakkında konuşup kafamı daha fazla meşgul etmek istemediğimden. Telefonu yanımdaki masaya bırakarak ayağa kalkmış ve elimi yüzümü yıkamaya gitmiştim. Telefon bir kaç defa daha çaldığında umursamadan mutfağa gitmiş ve bir kaç yudum su içerek oturma odasına geri dönmüş ve biraz kafamı dağıtmak için telefonu elime aldığımda. Namjun'un beni aradığını görmüş iş için olduğunu düşününce hızlıca ona geri dönüş yapmıştım.

"Alo Namjun Hyung."

"Jimin söyleyeceklerimden sonra sakın endişeye kapılma olur mu?"

"Ne oldu Hyung? İşten mi atıldım?"diyerek bıkınca bir nefes bırakmıştım.

"Hayır ben...şey yani... Of nasıl desem ben sana bunu!"diyerek sinirle karşıdan bağırdığında kaşlarımı çatmış ve içimde beliren merak hissiyle

"Ne?"

"Ah tamam bir çırpıda söyleyeceğim ve bitecek."

"Şöyle artık!"diye bağırdığımda ayağa kalkmış ve gözlerimi devirmiştim.

"Yoongi yani senin eşin Yoongi Yani şey eski eşin Yoongi..."

"Banane Yoongi'den kapat telefonu."diyerek suratına telefonu kapatmış ve başımı ellerimin arasına alarak ovmaya başlamıştım.

Ne diyecekti. Yoongi seni çok özlemiş Jimin. Barış artık Jimin. Ben Yoongi'ye hak verdim Jimin. Her şeyi diyebilirdi. Jimin sinirle bağırarak ayağa kalkmış ve tekrar çalan telefonuna bakarak bu defa da Tae'nin onu aradığını görmüştü. Telefonu açarak kulağına götürmüş ve gözlerine devirerek.

"Ne var tae?"

"Bak Jimin Namjun Hyung gibi yüzüme kapatma çünkü bu gerçekten önemli tamam mı?"

Arkadan gelen siren sesleri ile kaşlarımı çatmıştım.

"Nerdesiniz siz?"diyerek onu umursamadığımı belli ettiğimde

"Hastanedeyiz."diyerek Jimin 'in kaşlarını endişeyle çatmasına neden olmuştu.

"Ne bok işiniz var sizin hastanede? Yoksa Namjun hyunga-"

"Hayır ikimizde iyiyiz ama..."

"Ama ne?"

"Şey..."

"Ney sikeyim geveleyip durmayın şunu."

"Yoongi hyungu araba çarptı Jimin ve bizde hastanede onu bekliyoruz."

Elimden telefon kayıp düşerken şaşkınlıkla aralanan ağzımla öylece duvara bakıyordum.

O araba çarpmak?

Jimin olayları bile nasıl idrak ettiğini anlamadan korkuyla sıkışan kalbiyle birlikte dolan gözlerini kırpıştırmış ve ağlamaya başlamıştı. Ne hissedeceğini bilmiyor nasıl davranacağını çözemiyordu.

Arabaya nasıl atladığını bilmeden hızlıca hastaneye sürmüş ve korkuyla titreyen bedenini umursamadan kendini dışarı atmış ve hızlıca danışmadan Min Yoongi'nin yerini sorarak öğrenmiş ve asansör bekleyemerek var gücüyle ameliyat hanenin önüne koşuyordu.

Önüne çıkan Taeyi ve Namjun'u gördüğünde koşuşunu yavaşlatmış ve ağlayarak onların kollarına tutunmuştu.

"O...iyi mi?"diye sorduğumda güçsüzce kafalarını yer eğmiş ve "bilmiyoruz "diyerek kekeleyerek konuşmuşlardı.

are you really cheating?/Yoonmin/✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin