𝑷𝑹𝑶𝑴 𝑫𝑹𝑬𝑺𝑺 》 𝑯. 𝑹𝑰𝑵𝑫𝑶𝑼

KÜSTAH

•••••••••••••••••••

"HAYIR O GELMİYO-

"EVET O BURAYA GELİYOR SENİ APTAL OROSPU, BU KONUDA BİR ŞEY YAP"

Panikle, içgüdülerin seni gözlerinin çekildiği yere götürdü. Spesifik olarak, kalabalığın arkasına saklanmanın bu gangster için mükemmel bir barikat olduğunu düşündünüz. Bir gangsterle takılmak yerine bunu seçeceğini asla düşünmezdin. Sonra tekrar, o.

17 yaşındaki Rindou Haitani, mezun bir kıdemli ve sinsi bir suçlu.
Senin için kimdi ki bu kadar tuhaf hissediyorsun? Garip bir okul aşkını reddetmek değil. Asla, bu çok saçma bir şekilde iğrençti. Ondan nefret ediyordu ama her an kıçımı tekmeleyebilirdi. Bir nevi tehdit altında hissetmek gibi. Roppongi'nin en güçlü gangsterlerinden biriyle neyi karşılaştırdın? Eğer meraklı herifleri yenebilseydi, pısırık bir konsey sekreterini bayıltmak ne kadar kolay olurdu.

Demek sayısız kıkırdayan dedikoducu kıza, seni zarar görmemeleri karşılığında teklif ediyordun. Müthiş ve tamamen özverilisin, ha?

Rindou yaklaşıyordu, seni görmesin diye yerde bir yere saklanman gerekiyordu. Kızlara mırıldanarak bir şey düşürdünüz, bir şey bulmuş gibi yaparak çömeldiniz. Lezbiyen olduğunuzu ve külotlarına bakmaya çalıştıklarını düşünmelerini istemezsiniz, değil mi?

Ayakkabılarının kız barikatınıza yaklaştığını, son sınıf kız kalabalığına bakmak için durduğunu görebiliyordunuz. Onlardan biriyle konuşmak için çıkıyor.

"Hey, Akane-chan. İster misin-"

"Rindou-kun, babamın saatini çaldın mı, çalmadın mı?" Kız, Akane, kaşlarını çattı. Açıklama, kızların kaşlarını çatmasına neden oldu ve arkadaki kızların bakışlarını üzerine çekti. Rindou şaşırmış görünüyordu ama hiç rahatsız olmamış gibi kendini toparladı.

"Hayır tabii ki çalmadım" Sanki bir çocuk suçluluk duygusuyla bir yetişkine çelme takıyormuş gibi somurttu. "Neden bunu yapayım?"

"Kardeşin tam anlamıyla onu giyiyor!" Arkadan bir kız, adı geçen ağabeyi işaret ederek bağırdı. Kendini gülmekten alıkoymaya çalışan kalabalıktan daha çok lazer benzeri bakışlar kazandı.

Şaşırtıcı bir şekilde, normal bir genç çocuğun yapacağı gibi tepki vermedi. Hayır, paniklemedi ve yıkılmadı, hemen hatasını kabul etti ve dizlerinin üzerindeyken af ​​diledi. İçini çekti, hiçbir şey onu ağlatamayacakmış gibi ellerini ceplerine soktu. Kızlardan bazılarını hazırlıksız yakalayarak sırıtıyor. Beklenmedik olmasının yanı sıra, yüzü karşı konulmaz derecede sıcaktı. Senin için bile olsa. "Bunun için kanıt bulamıyorum, Akane-chan,"

Hepsinden kırgın bakışlar aldı, belki de bir pislik gibi bakıp aynı havayı solumak şöyle dursun, bunu ondan duyunca hayrete düştüler. Göz kırpıyor, dudaklarına bir kıkırdama getiriyor. Gideceğini belirtmek için arkasını döndü. Fakat..

"Seni orada görüyorum, Nakamura. Sana gideceğim konusunda fazla küstahlaşma."

"Onunla dans etmek istediğini düşünmeye nasıl cüret eder!" Sen ayağa kalkarken nereden geldiğini bilen bir kız homurdandı. "O bir pislik-"

"O Nakamura, seni," diye kıkırdadı Akane, şakacı bir şekilde kıza omzuyla vurarak. "Seni şikayet edecek, haha." Neşesiz bir şekilde kıkırdadı.

Kız sanki senden özür dileyecekmiş gibi korkmuş görünüyordu ama sen onu durdurdun. "Hayır, o kadar eğlenceli biri değilim. Küfür etmenin bir ifade biçimi olduğunu biliyorum," Kız rahatlamış görünüyordu, ama bir teşekkür şekli olarak sana başını salladı.

"Tanrım, umarım Tachibana-sensei beni onunla ortak yapmaz," dedi Akane kaşlarını çatarak. "Sırada ne çalacak, bilekliğimi-"

"Sanırım yaptı, yani ne çalmaz ki?" Bir kız alay ederek çoğunluğunu güldürdü.

"Hadi, kes şunu!" dedi Akane, ardından bileğine bakarken gülerek. Sonuçta, bilezik oradaydı. Rindou onunla sohbet ederken onu soysaydı çok eğlenceli olurdu. Neyse ki, yapmadı.

Şimdi aslında sizin güvenli yeriniz olan Bayan Tachibana ile geri dönmeniz gerekiyordu. Çünkü daha az umursadığın bazı kızlarla zihinsel olarak konuşmaya zorlanman biraz boğucuydu. Kıpırdanarak dışarı çıktın, kızlar kişisel alanlarına saygı duyan insanlar için gerçekten tenha ve kalabalıktı.

Gittiğini fark etmemelerini umarak dışarı çıktın. Yapmadıklarında, rahatlayarak içini çektin ve huzur içinde Bayan Tachibana'ya geri döndün. İnsanların yanında sosyalleşememek, sadece konu azarlamaya gelince konuşabilmek gerçekten sinir bozucuydu.

İçini çekerek, parmaklarınla ​​oynamadan önce masaya yaslandın. Erkek arkadaşın olmadığı için gurur duyuyordun, gerçekten; Bir erkek için ağlayan orospulardan olmayacaktın. Ah, olgunlaşmamış bir çocuk daha iyi bir terimdir. Eğer Rindou'nun seni ağlatması bir sefer sayılmazsa, o zaman rekor kırmışsındır.

Ama en sevdiğin öğretmenin önünde bekar olduğunu kabul etmek seni gerdi.

"Aslında benim yok," Sinirli bir şekilde kıkırdadın, onunla göz teması kurmak yerine garip bir şekilde parmaklarına odaklandın.

"Yapmaz mısın?" dedi, şaşırdı. Belki de beklemiyordu. Böyle bir öğrencinin bekar olacağını. Akademik cezalar, skandallar veya uygunsuz davranışlar olmadan itibarını korumak konusunda katı olan bir öğrenci. Fütürist bir toplumda temelde ortalama olan bir öğrenci.

"Bir çocuğa dokunmadan önce, sanırım olgunlaşmak istiyorum," dedin, parmaklarınla bu kadar çok oynamaktan avuçlarının terlediğini hissederek.

"Buna saygı duyabilirim," diye gülümsedi, öğrencilere hitap etmek için biraz ilerledi. Bunu kaydetmen biraz zaman aldı. Bayan Tachibana, temelde en çok saygı duyduğunuz, anne figürünüz olmaya ikinci en yakın olan, en çok onay beklediğiniz öğretmeniniz, söylediğiniz bir şeye saygı duydu mu?

rüya görüyor muydun?

"Pekala, son sınıflar, partnerinizle bir araya gelmenizi istiyorum," dedi, duyacak kadar yüksek sesle ama bağırır gibi değil. Çiftler birbirlerinin kollarını kenetliyor, hatta el ele tutuşuyorlardı. kusmak istemeni sağladı.

"Tamam, kıdemli partide en az etkileşimde bulunduğunuz kişileri fakültenin değerlendirmesine göre ortağı olmayanları atayacağım," dedi birkaç yaprak kağıdı kucağında tutarak. "Hazır?"

Bunu söylerken üzerinizde bir bakış hissettiniz. Bacaklarını güçsüz hissettiren ama kim olduğunu araştırmaya zahmet etmeyen aynı, yoğun, boğucu bakıştı. Kim olduğuna dair bir şüphen vardı ama muhtemelen yine küstah davrandığını söylerdi.