Bölüm 1(cinayet)

41 0 0
                                    

Yıl 1986 Burdur MYO okulunu bitirmek üzereyım. Malzeme bilgisi, bir dersten okulumu uzatmak zorunda kaldım.

Boş zamanımı değerlendirmek için Belde Cafeterya adında bir öğrenci kafeteryası açtım.

Uzunca bir süre işler iyi gitmeyince kafeterya işinden vazgeçip bir ortak alarak lokantaya çevirdik.

Şehirde bedelli askerlerin bulunmasından dolayı işler iyi gitti, öğrencilerden kat be kat daha fazla kazanmaya başlayınca, Burdur gölü kıyısında dört ortaklı bir içkili restaurant açtık.

Restaurantı kurarken çok para harcamamız gerek kalmadı. Herşeyi veresiye alıyor, taksit taksit ödüyorduk.

İşler yolunda gidiyordu ve arkadaş çevrem dahil herşeyim  değişmeye başladı, üst düzey bürokratlarlar, iş insanları ile ilişkilerimiz gelişmiş, öğrenci iken bey olmuştum.

Doğal olarak okul arkadaşlarım benden uzaklaşmaya başladılar benimle eski samimiyeti kestiler.

Böyle olmasını hiçbir zaman istemedim,  okul arkadaşlarıma bunun nedenini sorduğumda, çevremdeki değişimin farkında olduklarını, eski benim ben olmadığımı söylediler. Her ne kadar ben değişmediğimi iddia etsemde sonucu değiştiremedim.

Günler akıp geçerken bir gün sabahinda köründe kapım gümbür gümbür çaldı.

Yattığım yerden fırladığım gibi, apar topar giyinip kapıyı açtım.

Gelen Şef garson yardımcısıydı.

-Sabah sabah hayırdır, ne oldu şeytanlarını mı getirdin? kapımı kıracaksın be!

-Şef garson ahçı tarafından bıçaklandı, hastaneye kaldırdık.

-Hay allah, tövbe tövbe nasıl oldu bu iş?

-Akşam üstü iki turist geldi abi, ağaçların arasına biri güzel bir kız diğeri erkek çadır kurup yerleştiler.

-EE ne alakası var?.

-Şef garsonun ingilizcesi iyi ya, onlarla hemen muhabbet kurdu, çadırlarına gidince ahçı kızdı, gitmesini, uzunca bir süre orda kalmasını hoş karşılamadı.

-Eee sonra?.

-O akşam mesele daha fazla büyümeden müdür araya girdi, kavgayı engelledi, sabahleyin de tekrar kapıştılar, ahçı korkutmak için biçağı bacağına sallayınca kan fışkırmaya başladı.

-Hay sizin allah belanızı versin, size ne turistten!, sonra ne yaptınız?

-Biz kanı dursun diye bacağına bez bağlayıp kamyonete bindirip hastaneye gönderdik.

-Eyvah ki eyvah, peşinden kimse gitmedimi peki?

-Müdür beyle beraber bir komi gitti, şimdi ne yapacağız?

-Hastaneye gidelim duruma bir bakalım sonra karar veririz.

-Tamam efendim siz hazırlanın ben kapıda bekliyorum!..

Tam hastaneye gideceğiz, şef garsonun kan kaybından hayatını kaybettiğine dair haber aldık.

Ne yapacağımızı bilemeden lokantaya geri döndük.

Ortağım gelmemişti, İçkili restaurant işi de ortağımın fikriydi zaten, durumu o da öğrenmiş olmalı ki ortadan kaybolmuştu.

Ayrıca ahçıyı getiren de ortağımdı zaten, yada onun tanıdığıydı bilemiyorum.

Sonra olay yerine bakmak ve diğer çalışan garson, komi ve ahçı yardımcılarının ne durumda olduklarını görmek için yola çıktım.

Göl kenarındaki restauranta vardığımda, Jandarma karakol komutanıyla bir gurup jandarma olay yerindeydiler.

GirişimciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin