rain

132 18 21
                                    

"Omi Omi!"

"Efendim?"

"Biraz burada vakit geçirsek mi?"

"Saçmalama Miya, yağmur yağıyor. Eve gitmemiz lazım."

"Sen hep böyle yağmurdan kaçar mısın? Aynı beklenmedik şeylerden kaçtığın gibi."

"Anlamadım?"

"Biraz anı yaşa, her şeyi akışına bırak. Beklenmedik şeyler de güzel olabilir bazen. Mesela benimle tanışmayı bekliyor muydun?"

Biraz düşündüm, haklıydın. Zaten ıslandığı için maskemi çıkarıp çöpe attım.

"Eminim ki hiç yağmurda dans etmemişsindir bile."

"Etmedim... Edebileceğim birisi de yoktu zaten."

"Artık var," deyip göz kırptın. Düz bir suratla bakıyor olsam da içimde çok heyecanlıydım aslında.

"Müzik yok, nasıl dans edeceğiz?"

"Ben söyleyeyim?"

Seni şarkı söylerken hiç duymamıştım, bu fikir çok cazip gelmişti.

"Olur," deyip hafifçe gülümsedim. Pek gülümsemezdim, yalnızca senin yanında böyleydim.

"The world was on fire and no one could save me but you," diye başladığında tek düşünebildiğim sesinin ne kadar güzel olduğuydu.  Kollarını ensemde birleştirdiğinde ben de ellerimi beline koydum ve yavaşça sallanarak dans etmeye başladık.

"It's strange what desire will make foolish people do.
I never dreamed that I'd meet somebody like you...
And I never dreamed that I'd lose somebody like you.
No, I don't wanna fall in love (this world is only gonna break your heart)
No, I don't wanna fall in love (this world is only gonna break your heart)
With you
With you
(This world is only gonna break your heart)
What a wicked game you play, to make me feel this way.
What a wicked thing to do, to let me dream of you.
What a wicked thing to say, you never felt this way.
What a wicked thing to do, to make me dream of you...
And I don't wanna fall in love (this world is only gonna break your heart)
No, I don't wanna fall in love (this world is only gonna break your heart)
With you
The world was on fire and no one could save me but you.
Strange what desire will make foolish people do.
I never dreamed that I'd love somebody like you...
And I never dreamed that I'd lose somebody like you.
No, I don't wanna fall in love (this world is only gonna break your heart)
No, I don't wanna fall in love (this world is only gonna break your heart)
With you (this world is only gonna break your heart)
With you (with you)
(This world is only gonna break your heart)
No, I (this world is only gonna break your heart)
(This world is only gonna break your heart)"

"Nobody loves no one," diyen son cümleyi söylememiştin. Bu beni sevdiğin anlamına mı geliyordu?

Gülümseyerek bana baktın.

"Güzel söyledim mi, Omi-kun?"

"Çok güzel söyledin, Miya."

"Öyle mi?"

Gözlerin dudaklarımda takılı kalmıştı.

"Öyle."

Kafanı benimkine yaklaştırdığında gözlerimi kapattım. Dudakların benimkilere değdiğinde cennete adım atmışım gibi hissettim. Karnımda kelebekler uçuşuyor, kalbim atarken can çekişiyordu resmen.

Birkaç saniye sonra geri çekildiğinde kafanı omzuma gömdün ve bana sarılmaya devam ettin. Bunu bozmadım ve anın tadını çıkardım.

"Seni seviyorum."

Birkaç saniye duraksadım, cevap veremedim.

"Omi-kun, kalbin çok hızlı atıyor."

"Senin için atıyor," deyip derin bir nefes aldım. "Ben de seni seviyorum, Atsumu."

strangers again - sakuatsuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin