0 - giriş

292 24 52
                                    


// Apo'nun Bakış Açısı //

Masada hemen karşımda oturan kişiye bakmaktan kendimi alıkoyamıyordum. Kendisi saygıdeğer "partnerim" olan Mile'dan başkası değildi.
Telefona bakıp bir şeyler yazarken oldukça mutlu görünüyordu, tabii olurdu. Açıkçası benim sevgilim olsaydı ben de mutlu olurdum, durmadan onunla konuşurdum. Bunda yanlış olan hiçbir şey yok.

Fakat şu an dikkatini bana değil "sevgilisine" veriyor olması doğru konuşmak gerekirse sinirimi bozuyordu. Tanrım, biraz bana vakit ayırsa ölmezdi!

Eskiden böyle değildi, biz birlikte dışarıya çıktığımızda tüm dikkatini bana verirdi hatta annesi aradığı zaman bazen ona bile dönmezdi, "Sonra dönerim" tarzı şeyler söyler ve benimle kaldığı yerden devam ederdi.

Ne oldu da bu hale geldi?

Gayet güzel bir soru aslında, cevabı da basit: Manipülatif kız arkadaşı onu pençeleri arasına alıyor.

Sevgilisi her zaman vardı, dizi oyuncu seçimleri zamanında ilk defa yakınlaşmaya başladığımızda bile.
30 yaşında büyük bir adamın sevgilisi olması kadar normal bir şey yoktur.

Zaman geçtikçe ve insanlar Mile ve bana karşı ilgi kazandıkça haliyle bizi birbirimizle yakıştırmaya başladılar. İkimiz için de sorun değildi, bunun olacağını elbette biliyorduk. Hatta eğlenceliydi, birbirimizle bu konu hakkında çok uğraşırdık.
Fakat ne zaman insanlar "Gerçekten sevgililer mi yoksa?" diye düşünse, sevgilisi kendini belli etmek için bir şeyler yapıyordu: Aynı lokasyondan fotoğraflar paylaşmak, benzer gönderileri storyye atmak gibi.
İnsanları yatıştırdıktan sonra da hiçbir şey olmamış gibi devam devam ederdi.

Ondan hiç hazetmiyorum.

Sevgili arkadaşıma bu konuda hiçbir şey de söyleyemiyorum çünkü haklı bulacağı kişinin ben olmayacağımı çok iyi biliyorum. Büyük ihtimalle abarttığımı falan söyleyecek sonra kestirip atacaktı.

.
.

"Hey, Apo!" adımın söylendiğini duyduğumda derin düşüncelerimden sıyrıldım ve bana seslenen Mile'a bakıp "Ne oldu?" manasında kafamı salladım.

"Dalgın görünüyorsun, salatanın tamamını tek başına yedin beş dakikada" Hah?

"Telefonla ilgilenmek yerine yeseydin o zaman" hoşuma gitmediğini bir şekilde belli etmem gerekiyordu.

Çatalı bırakıp geriye yaslandım ve kollarımı kenetleyip karşımdaki adama dik dik baktım. Ne olduğunu anlamamış gibi görünüyordu.

Aptal.

"Eğer sevgilinle konuşup duracaksan benimle dışarıya çıkmanın mantığı ne? Sevgilinle çıksana" Güldü.

Gülecek ne var it herif?

"Kıskanıyor musun yoksa?" Cevabı beni daha sinir etti, sınıyor muydu beni?

"P, ciddiyim" soğuk bir ifadeyle karşılık verdiğimde onun ifadesi de donuklaştı.

"Sadece bana bir şey anlatmak istemişti, ben de dinledim. Bunda kızacak hiçbir şey yok"

"Niye açıklama yapıyorsun ki?" Oturduğum yerden kalktım ve ona baktım "Lavaboya gidip geliyorum"

Cevap vermesini beklemeden lavaboya yöneldim ve içeri girip musluklardan birini açtım, akan soğuk suyu yüzüme vurdum ve aynaya baktım.

hating myself more - mileapoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin