2 - Bana Karşı İyi Birisi Daha

233 29 42
                                    


// Apo'nun Bakış Açısı //

.
.

// Birkaç hafta sonra //

Bir süredir Bible ile takılıyorduk, onunla vakit geçirmek eğlenceliydi.
Aslına bakarsanız neredeyse günlerimiz tamamen birbirimizle konuşurken geçiyordu. Kısa sürede bu kadar yakınlaşabilmemiz mucizeydi adeta. Bir yıldan fazladır aynı proje için çalışan iki oyuncuyduk fakat hiç bu kadar çok iletişim kurmamıştık.

İyi geliyordu. Benimle konuşması, bana güven vermesi, anlattıklarımı dinlemesi bana çok iyi geliyordu.

Öyle ki artık sadece ikimizin olduğu programlarımız dahi oluyordu: yayınlar, röportajlar, konuk olduğumuz programlar...

Geçen birkaç hafta içerisinde Mile ile tek tük konuşmuştuk. Sahi, bana bir kere bile mesaj atma tenezzülünde bulunmamıştı.

O halde ben neden kendimi yoracaktım ki? Ben de ona hiçbir şey yazmadım, aramadım. Eskiden günde en kötü dört kez aradığım adamı artık aramaz olmuştum. O bunun hakkında ne düşünüyor hiç bilmiyorum fakat ben şu an olduğum durumdan gayet memnunum.

.
.

Şirkette oturmuş vaktin geçmesini bekliyordum, Bible beni iş çıkışı sevdiği bir restorana götürmeyi teklif etmişti.

Telefonun ekranına baktım ve "17.36" yazısıyla birlikte ofladım. Gerçekten zaman bazen asla geçmek bilmiyordu.
Benim yapacak hiçbir işim yoktu, istersem hemen işten çıkabilirdim fakat Bible'ın ilgilenmesi gereken şeyler vardı. Beklemeye devam etmek zorundaydım.

"Ah, Apo" sesinden seslenen kişinin kim olduğunu anlamıştım.

"P'Tong" gülümsedim ve selam verdim.

"Ne yapıyorsun burada, bugün yapacak bir şeyin olmadığını sanıyordum?" yanıma oturdu ve kolunu omzuma attı, bu onun "Dökül" deme şekliydi.

"Ah... Bible'ı bekliyor-"

"Biliyordum!" bağırdığında kulaklarım patlayacak gibi olmuştu.

"Durmadan Bible ile geziyorsunuz son zamanlarda, ikiniz de başkalarıyla gezerdiniz oysa" tek kaşını kaldırarak sordu.

"Beraber gezebiliriz, bundan normal bir şey yok P!"

"Tabii..." kafasını alaycı bir şekilde salladı. "Mile ile kavga mı ettiniz?"

"Hayır" Tanrım, bunun hakkında konuşmak istemiyordum.

"Neden birbirinizin yüzüne bile bakmıyorsunuz o zaman? Canım arkadaşlarımın küs olmaları hiç hoşuma gitmiyor! Oysa aranızdan su sızmazdı"

Tam ne cevap vereceğimi düşünürken Bible çıkagelmişti.

"Ah, P'Apo buradasın!" onu görür görmez Tong'u ittirdim ve ayağa kalktım.

"P'Tong, iyi akşamlar" gülümsedim ve Bible'ı çekiştirerek şirket binasından çıkarttım.

"Ne oluyor? Neden bu kadar acelecisin P?" güldü.

hating myself more - mileapoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin