0.1

887 39 7
                                    


Sokak arasından sesler duyduğumda kaşlarımı çatarak yavaşça oraya doğru yürüdüm.
Sokağın sonunda iki kişinin kavga ettiğini daha doğrusu birinin birini patakladığını gördüğümde elimle üstümdeki üniformayı düzelttim ve sanki yıllardır bu anı bekliyormuş gibi atılan bir yumruğu havada yakaladım ve elini ters çevirerek duvara doğru ittirdim.
Yerde duran diğer kişiye baktığımda bunun Steve olduğunu görmemle kaşlarımı kaldırdım.

"Steve! Sen iyi misin?"

Ben Steve'e doğru eğildiğimde tanımadığım adam tekrar gelmişti ve hiç bir tecrübesi olmadığını belli eden bir pozisyon aldı. Ona bakıp iç çektim burnuna sert bir yumruk geçirdim. Tekrar geriye doğru düştüğünde akıllanmış olacak ki ayağa kalkıp uzaklaştı. Bende tekrar Steve'e döndüm.
Ayağa kalkmıştı. Elindeyse arkadaki çöplerin birinin kapağı vardı ve bunu kalkan gibi önüne almıştı.

Kafamı iki yana salladım ve gülerek ona baktım.

"Steve, asla akıllanmayacaksın değil mi?"

Bana gülerek karşılık vermişti.

"Bunu bütün gün yapabilirim."

Gülerek kolumu omzuna attım ve üniformasını düzelttim.

"Hatırlatırım, geçen ay rütbe yükseldin."

Sanki yeni hatırlamış gibi üniformasına baktı ve gururla gülümsedi.

"Bucky nerede?"

Omuzlarımı yukarı kaldırdım.

"En son sabah konuştuk akşamki karnavaldan bahsetti. Şuan nerede olduğunu bilmiyorum."

Bana dönüp sırıttı.

"Sizin işler nasıl gidiyor?"

"Ne işleri?"

Göz devridi.

"Hadi ama Lia, aranızda bir şeyler olduğunu herkes biliyor."

Yutkundum. Ona bir şeyler hissettiğim barizdi, Steve bile anlamıştı ama Bucky bir türlü anlamıyordu. Belki de anlamak istemiyordu.
Gülümseyerek ona baktım.

"Bucky abim gibidir."

İkimizde bunun doğru olmadığını biliyorduk.

"Neyse, kendi aranızda halledersiniz. Hadi gidip karnaval için hazırlanalım."

Başımla onayladım ve üst üste olan evlerimize doğru yürümeye başladık.

Yol boyunca konuşmamıştık.

Steve ve Bucky kendimi bildim bileli benimleydiler. Küçükken tanışmıştık ve hepimizin hayali asker olmaktı.
Bucky hepimizden önce askeriyeye girdiğinde Steve ve ben daha da hırslanmıştık. Yaklaşık 3 sene önce bende sonunda eğitimimi bitirip askeriyeye girdiğimde Peggy'le baya iyi anlaşmıştık. Tabii ki düşük rütbede olduğum için diğer askerlerin bana davranışları epey çirkindi. Ta ki geçen yıl rütbe yükselip Bucky'le beraber çalışmaya başlayana kadar. Tabii ki kendimi belli bir yere kadar koruyabiliyordum. Ama bakışlara ve iğrenç imalara katlanmak bazen çok zorluyordu.
Ve geçen yıl Steve'de askeriyeye girdiğinde üçümüzün de hayali yavaş yavaş gerçekleşiyordu.
Bucky'e bir şeyler hissettigimi kendime itiraf etmek oldukça zordu çünkü Bucky... Bildiğimiz Bucky'di işte. Herkesle flörtleşen, sürekli sevgili değiştiren, beni kardeşi gibi gören Bucky'di.
Bana hisleri olmadığına emin olsam da onsuz asla bir hayat geçiremezdim.

Eve vardığımızda kısaca vedalaşarak evlere ayrıldık. Eve girdiğimde direk banyoya yöneldim ve soğuk bir duş aldım.
Basit bir pantolon ve gömlek giyip aynanın karşısına geçtiğinde Bucky'nin neden benim hiç farkıma varmadığını anlamanın zor olmadığını düşündüm.

𝙀𝙩𝙚𝙧𝙣𝙞𝙩𝙮 ꕥ Bucky Barnes (Askıda.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin