1-C'EST İMPORTANT

24 3 27
                                    

Tavan... Şuanda yapabilecek bir sürü şey varken ben sadece tavanı izliyorum

Telefonum yatağımın hemen yanındaki komidinde sarı ışık yayarak ve güzel bir gitar senfonisi ile alarmı çalıyor

Aslında çok garip değil mi? Yatağından kalkıp sıkıcı işine gideceksin, eğlenmeyeceksin, günün sıkıcı olacak, doğallıktan uzak kalacaksın. Ama bu senfoni sanki dev şirketlerin birer manipülasyonu gibi. "Gün çok iyi" gibi bir mesaj verdikten sonra kendilerine çalışacakları işlerine gönderiyorlar.

Yatağımdan doğrulup uykulu gözlerle telefonuma bakıyorum. Alarmı kapattıktan sonra telefonumu elime alıp Instagram'ı açacakken bir anda telefon kitleniyor ve dokunamıyorum.

Telefona kocaman mor-kırmızı renklerinin anlamsız bir birleşmesi ile ekranımda bir yazı beliriyor.

KİNGS ROAD CAFE SAAT 13.37 MASA 23

Günlerden Cumartesi... Saat 9.10...

Kendimi tanıtayım, ben Steve Copper. Anne ve babam soylarını devam ettirmek için bazı aktiviteleri yaptıktan sonra bana bu ismi uygun gördüklerinden beri adım Steve, ve 27 yaşındayım.

Ben bir gazeteciyim. Daha doğrusu gazete haberleri için bilgi toplarım. Fotoğraflar çeker, araştırma yapar, ve haberlerde yardım ederim. Ben bilgileri getiririm ve yazara veririm. Yazar sihili daktilosu ile tuşlara masaj yapar ve bir şaheser ortaya çıkarır. Günün sonunda herkes o haberi okumak için can atar ve milyonlarca okunur. Tabi bu sırada da yan taraftan çıkan reklamlar ile benim, yazarın, herkesin maaşı gelir. Tabi birde gazete şirketinin televizyon kanalı var. O kanaldan da kar edilir. Gazeteler önceki dönemlerde manipülasyon gibi teknikler için kullanılıyordu ancak yerini sosyal medya ve televizyona bıraktı. Artık sadece basit günlük haberler için kullanılıyor.

Telefonuma gelen mesaja gelirsek. Bunun ofisimdeki bir arkadaşımdan gelen bir şaka mesajı olduğunu düşünüyorum. Beni o cafeye götürüp bana şaka yapacaklar ve kimse olmayacak ya da saçma bir buluşma olacak. Bazen yazılım departmanındakiler ve sitenin siber güvenlikçileri bazı çalışma arkadaşlarının telefonlarını hackleyip arkadaşlarını trollüyorlardı.

Ancak şunu fark ediyorum ki hiçbir iş arkadaşım bu samimiyette olamaz ve bana selam bile vermez. Dövüş kulübü filmini izlemişsinizdir. Chuck palahniuk filmden önce kitabı ve senaryoyu yazmadan önce bir yere kampa gitmiş ve kamp alanında bazı kişiler ile kavga etmiş. eli yüzü yara içinde ofise gelen Chuck'ın çalışma arkadaşları ona yüzüne ne olduğunu bile sormamış. Sadece "hafta sonun nasıldı" gibi şeylerle sahte samimi cümleler kurmuşlar. Bunun nedeni yüzüne ne olduğunu sorsalar daha fazla muhabbet ve samimiyet olacağından bunu istememişler. Bu çalışma arkadaşlarımın değil, sistemin suçu.

Ardından bunun veletlerin yaptığı bir Cumartesi şakası olma ihtimalini düşünürken telefonun az sonra düzeleceğini düşünüp mutfağa gidiyorum

Gittiğimde dışarıdan yemek söyleyecekken telefonun daha düzelmediği aklıma geliyor

Dolap... Tonlarca sos ama temel gıdalar yok... Yalnız yaşamanın bir eksisi de budur. Hep dışarıdan söyler ama eve misafir geldikten sonra yapacak veya sergileyecek hiçbir şeyiniz olmaz

Aşağı inip bana en yakın restorana gidiyorum. Ancak ironik olan şey şu ki navigasyon da telefonumda. Hemen bulduğum ilk restorandan bir şeyler alıp eve geliyorum ve Netflix izlemek için kumandanın düğmesine basıyorum ancak beni Netflix yerine başka bir ekran karşılıyor!

İNNERCELL: SOYSUZLAR'IN PLANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin