2-EXTRAÑO

12 1 19
                                    

Tavan... Sanki hiçbir şey garip değilmiş gibi tavanı izliyorum. Cidden çok sıkıcı gözükse de insanın hiçbir şey yapası gelmiyor. Bugün pazar ve yarın iş başıym.

Pijamalarımla içeri girdikten sonra televizyonun hdmı kablosu ile bilgisayara bağlandığını, masamın üstüne koyduğum şeylerin bir kutuya konup köşeye konulduğunu, ayrıca masanın odanın tam orta yerine çekilip duvara dev bir mantar pano asıldığını görüyorum.

Anlatmak zor olsa da Richard cidden garip biri. Kulağında tek kulaklıklı bir mikrofon (buna operatör başlığı da deniyor) takmış ve bir oraya koşup kağıtlardan birşeyler yazıyor, bilgisyar ile ilgileniyordu.

Evim ilk defa bu kadar dağınıktı. Aslında bu dağınıklık hoşuma da gitmişti. Belirli miktarda kaos hiç kaos olmamasından iyi duruyordu. 

Richard geldiğimi görüyor ve "hoş geldin" diyerek tebessüm ediyor. "Kahvaltıda ne yersin?" sorusuna "Ben yedim seninkini de hazırladım" diye cevap veriyor. Televizyon ünitesinin orasında bir sandviç duruyor ve streçlenmiş....

Richard'ın çalıştığı masama gidiyorum ve izliyorum.

Masaya 3 monitörlü bir bilgisayar kurulmuş ve 4.monitör olarak ta televizyonu kullanmış. Her yer kablo, ve yerde bazı kağıtlar var. İlginç bir şekilde dağınık. "Yemeğini ye sana göstereceklerim var, üstelik eğh... burayı biraz toplamalıyım. " diye mırıldanıyor bana.

Tam sandviçimi salonun ortasında yiyecekken "Uğp... mutfakta ye" diye el hareketi yapıyor.

Tam gidecekken "dur" diye bağırıp bana "Glukozamin hapları, üstünde vitendo yazıyor, 2 adet kırmızı biber, ayrıca kırmızı, sarı-yeşilli hapları da getir" diye sesleniyor

Mutfağa giderken bileğimde bir kaşıntı hissediyorum. Bileğimi açtığımda nokta şeklinde bir yara olduğun görüyorum. Bu da neyin nesi?

Yemek yerken cidden bunun mükemmel bir sandviç olduğunu düşünüyorum. Hazır değil ve doğal, ayrıca big mac'ten de doyurucu. Aslında ne kadar utanç verici bir durum. Ev yapımı sandviçe hasret kalmış durumdayım. Yalnız yaşıyorsanız bunun en büyük sıkıntılarından biri sınırsızlık. Bir çocuk gibisiniz, istediğiniz zaman çikolatalı dondurma yer, istediğiniz zaman eve yemek söylersiniz, istediğiniz tatil gününde video oyunları oynar, istediğiniz şeyi alırsınız. Ne zamanki eşiniz ve çocuklarınız olur sizin çocukluğunuz biter.

Richard'ın istediklerini getirip ve kahvaltımı bitirip salona geçince Richard oturmam için bana bir sandalye çekiyor. "Gel" diyor. Sandalyeye oturup önümdeki kağıtlara ve bilgisayara bakıyorum.

Richard yerleri temizlemiş ve her şeyi bir düzene sokmuş.

Önündeki birkaç kağıdı daha dosyalara koyduktan sonra bilgisayar ekranına bakıp bana haplar ve bir bardak su veriyor. "İç bunları" diyor.

"Neden" sorusunu yöneltecekken cevabı ağzıma tıkıveriyor.

-Dün gece senin derin uyku saatlerini gözlemledim. Doğru zamanda elimde bir iğne ile odana girdim ve bileğinden biraz kan aldım. Kan değerlerini hızlı tarattım ve sende C, Potasyum gibi değerler eksik. Kırmızı biberden yersen c vitaminin ve bu kutulardaki haplardan içersen bütün kan değerlerin Düzene girecek. Sana bu kutuların aynısından 2 tane daha bıraktım.

-Bileğimden kan mı aldın? Dostum ne halt yediğinin farkında mısın? Ben nasıl fark etmedim?

-Kanı çok az aldım ve ayrıca alırken uykunun en uyanmayacağın bölümünü analiz edip aldım. Sivrisinek ısırdı diyebiliriz :)

"Teşekkürler" derken bir anda bu hapları nerden bulduğunu merak ediyorum.

-Gece eczaneye gittim

-Ne? sen bunları yaparken ben nasıl uyanmadım?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 05 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İNNERCELL: SOYSUZLAR'IN PLANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin