Sakinliğimi koruyorum. Yeni işe başlamanın heyecanı var üstümde. Birazdan içeri gireceğim ama şöyle bir nefes almam lazım. Derin bir nefes alıp : 'Ooooooffff' diye nefesimi bırakıyorum. Geçen ay beni arayıp 'tebrikler işe alındınız' dediler. Havalara uçtum. Bu işe girmek ve bambaşka bir alanda calışmak bu devirde okadar da kolay değil. Ama nedense kendimi sevdirmeyi başardım. Halbuki benden hariç okadar çok iyi, güzel ve zeki adaylar vardı ki. Ben görüşmeden çıktıktan sonra kesinlikle beni işe almazlar diye düşündüm. Hele ki bir kız vardı. Manken gibi. Up uzun bacakları, üstü başı makyajı her şeyi tamamdı. Kesin 1.80 boyu vardı. Şöyle bir ucan tekme atsam oturduğum yerden, plaza çalışanları anlayışla karşılarmıydı? Ben onun yanında 1.70lik boyumla sırıtıp duruyordum. Sempatiklik fışkırıyor üstümden. Sanki diş macunu reklamı için geldim de dişlerimi gösteriyorum. Hayır gülüşüm de fena değil. Her zaman gülüşüme iltifat yardırırlar. Ama bu kadarda gülünmez be Kayra. Kendimde en çok up uzun saçlarımı beğenirim. Kahve rengiyle altın rengi karışımında lüle lüle kalın saçlarım var. Onun haricinde küçük fındık burnum ve normal dudaklarım var. Kalın olsaydılar müthiş olurdu. Selfi çekerken ördek ifadesini kullanmıyorum ama hafiften büzme isteğim oluyor. Dudaklarım çokta ince değil. Herneyse. Bunların dışında taş gibi kızım. Arabanın aynasından kendimi kesiyorum. ' Lan kayra, neler geçiyor aklından. Fıstık gibisin. Hatta gibisinde değil, öylesin.' Bunları sesli ifade ederken arabamın camına şöyle elimle bir şaplatıyorum. O sırada plazanın yanında kendimle konuşurken arkamdan biri bana bakarak ve sinsi sinsi gülerek binanın girişine gidiyordu. 'İlk günden müthiş performans. Aferin sana Kayra.' Kendime söylene söylene içeri girmeye karar veriyorum.
İçerik editörü olarak ilk iş günüm. Küçüklüğümden beri bişeyler yapıyorum ve bu şekilde kendimi geliştirdim. Portföyüm oldukça fazla ve sanırım bugüne kadar yaptıklarım böyle başarılı bir şirketin ilgisini çekti. Yeni ofisim en ust kattaydi ve fit kalmak adına 6 kat cikmayi seçiyorum. Hee aynen fit kalmak için. Bina da bir tane asansör var ve tıngır tıngır ses cıkarıp adaylardan birini gecen ay yuttuğuna yemin edebilirim ama ispatlayamam. Yukarı çıkarken etrafı kesiyorum. Binanın plaza gibi görüntüsü yok. Dışarıdan öyle gözüksede, içerisi sanki bir bekar öğrenci tarafından tasarlanmış gibi duruyor. Her kat bitiminde robot tarzı makineler ve duvarlarda cesitli renkler var. Bazı yerleri de yeşilliklerle süslenmişti. Plaza müdürü iş görüşmesinde ekibinin fresh aklı olması gerektiğini söylemişti. ' Ekibim Z kuşağından oluşmuş vizyon sahibi insanlarla dolu. Ben onların fikirlerine ve çıkardıkları işleriyle bu günlere geldim', demişti. Bu beni çok etkilemişti ve en çok bu yüzden burda çalışmak istemiştim. Bazı katlarda masa tenisi ve masa futbolu vardı. Diğer köşede televizyona bağlı playstation ve püf yastıklar gözüme carpmıştı. Nefes nefese kaldığımda en üst kata geldiğimi fark ettim. Galiba bu kadar merdiven çıkmamak için başka yöntemler bulmam lazım. Arka binadan tırmansam mı? He? Sonrada paraşütle aşağı atlarım. Aynen aynen. Senin bu fantastik vizyonunla neler yapacaksın bakalım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben gidiyorum
RomanceOkuyup heyecanlanacaksınız. Azıcık romantizm ve fazlasıyla komiklik içerir.