Hey Gringo • Taekook

Bölüm 3: Tanışma

Kim Taehyung

Günümüz • Amerika

Konser alanı olması gereken bu muydu bilmiyorum ama aşırı kalabalıktı. Bu adamın bu kadar ünlü olduğunu bilmiyordum ve yeni yeni fark ediyordum.

Sersemlemiş bir şekilde sağıma soluma bakınırken Hoseok ceketimin kolundan tutup beni birkaç adım öne çekiştirdi. 

''Sıra ilerliyor etrafa bakınmaya devam edersen yerimizi kaptıracağız.''

Bakışlarımı ceketimi tutan elinden yüzüne çevirdiğim sırada olayları anlamaya çalışıyordum. ''Zaten yerimiz belli neden sırada bekliyoruz ki?''

Hoseok ceketimi bırakıp sıranın önünü ve arkamızda kalan sonunu göremediğim insan kalabalığını gösterdi. 

''İzdiham yaşanmasın diye üç farklı girişten alım yapıyorlar ancak o kısma geçmeden önce de sırada beklemen gerekiyor.''

Anladım dercesine başımı salladığım sırada arkamızda dikilen kız grubundan bir çığlık sesi yükseldi. ''Jungkook post atmış!'' 

Birden sırada bulunan herkes telefonunu çıkartıp uygulamaya girerken arkadaşım da bu insanlara dahildi.

''Nereye düştüm ben böyle...''kendi kendime mırıldanırken Hoseok heyecanla elinde tuttuğu telefonu kaldırıp ekrandaki fotoğrafı bana gösterdi. ''Jungkook alana gelmiş, kulisteymiş.''

Gözlerimi kısarak telefona yaklaştığımda bahsettikleri sanatçıyı ilk kez görüyordum. Bu kadar genç olacağını tahmin etmemiştim. Hoseok'un 7 yıldır onun hayranı olduğu düşünülürse otuzlu yaşlara yaklaşmış olması gerekiyordu ancak ekranda gördüğüm adam maksimum yirmili yaşlarının başında gözüküyordu.

Kabul etmem gerekiyordu ki yunan tanrılarını andırıyordu. Etkilenmiştim.

Hoseok'un yüzüme diktiği bakışlarından rahatsız olup ortama sahte bir öksürük bırakarak bakışlarımı kaçırdım. 

''Ne güzel işte sahneye tam vaktinde çıkar.'' Hoseok göz devirip önüne dönerken sinirli sinirli bir şeyler mırıldanmıştı.

Sıra ilerlemeye devam ettiğinde bilet kontrol ve güvenlik önlemleri için yapılan üst arama kısmına gelmiştik.

''VIP girişi için bekleyenleri bu tarafa alalım!'' görevlilerden birinin sesini duyduğumuz sırada Hoseok kolumdan tuttuğu gibi adama doğru koşmaya başlamıştı. Buraya geldiğimizden beri beni oradan oraya sürükleyip duruyordu ve buna sesimi dahi çıkartmıyordum.

Kontrollerden geçip VIP alanına geldiğimizde telefondaki biletten koltuk numaramızı kontrol edip öne doğru ilerlemeye başlamıştım. Bulunduğumuz alan yüksek bir basamak ile zeminden yükseltilmiş bir platformdan oluşuyordu ve normal biletli kısımdan barikatlar ile ayrılmıştı. Sahne çok net bir şekilde gözüküyordu. Sağ tarafımızda ise ufak bir bar bulunuyordu.

Ön sıraya geldiğimde almış olduğumuz koltuklara doğru ilerlettim bedenimi. Saatlerdir oradan oraya koşturmaktan yorulmuştum ve boğazım kurumuştu. En azından başımın ağrısı geçtiği için seviniyordum.

Hoseok hayran hayran etrafa bakınarak yanımdan geçmiş ve yerine oturmuştu.

Sıkıntılı bir nefes alıp önüme döndüğümde içecek bir şeylere ihtiyacım olduğuna karar verip oturmaktan vazgeçmiş ve elimle geldiğimiz yönü göstererek mırıldanmıştım. ''Kendime bir viski alacağım bir şey ister misin?'' Hoseok gerek yok dercesine elini salladığında arkamı dönüp adımlarımı bara ilerletmiştim.