Özgür &Deniz

827 17 0
                                    

Uykusuzluktan geberiyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Uykusuzluktan geberiyordum. Saat 5 'e geliyordu. Evdeydim ve Feza kendi evi yokmuş gibi burada duşa girmişti. Telefonumla oynuyordum. Feza duştan çıkarken ona ters ters baktım. Anlamış gibi bana döndü. " Ne var?" Anlamamış. Sıkıntılı bir nefes verdim." Evine gitsene sen" dedim huysuzca. Saçlarını kuruturken " Ne kaba bir veletsin sen ya. " Dedi. Sinirle doğruldum " Velet senin babandır" dedim. Dil çıkardı." Babam bu kadar çirkin değil" dedim.

Onunla laf dalaşından çıkıp " başım ağrıyor" dedim. Yanıma oturdu ve kafamı tutup dize yatırdı. Başımı ovarken " Dünkü herif çok mu zorladı" dedi. " Yaşı 30 üstü gibi duruyordu ama ergenler gibi sikiyordu. Her yerimi dişledi. Sinirim tepeme çıktı " dedim. Anladım der gibi başını salladı. Sonra" Morelin de bozuk gibi. Bir ay önce mekanda işlenen cinayetten beri kendine gelemedin "dedi. " Evet çok kötü oldum o gün. Gencecik bir çocuk öz babası tarafından öldürüldü. Ve ben hiçbir şey yapamadım " dedim. Gözlerimin içine baktı" Ne yapabilirdin ki ? Babası zaten eni sonu öldürecekti onu. Dua et seni de öldürmedi " dedi.

Doğruldum" öyle olmuyor işte Feza. Çocuk gözlerimin içine baka baka öldü. " Dedim. " Ama bunda senin suçun yok. Hayatın boyunca bunu yaşayacaksın işte. Yine de kılını kıpırdatamayacaksın. Bu hayat böyle işte. İnsanlık duygunu çekip alıyor. Ölümü bile normaleştiriyor." Dedi. Gözümden bir yaş yaktı" ya biliyor musun? O çocuk bana ölmeden önce ne dedi. Bir daha hayata gelme şansım olsaydı senin için gelirdim dedi. Bu ne kadar acı biliyor musun? Hayatında sadece 2 saat var oldum. O çocuk hiç mi güzel bir anısı olmadı da benimle geçirdiği bu kadar zaman diliminde böyle bir cümle kullanabiliyor." Dedim. Göz yaşlarım çenemin altına süzülürken" gerçekten yazık oldu. Umarım huzurla uyur" dedi. Burnumu çekip" umarım" dedim. Bana sıkıca sarıldı ve "Ağlama artık. Güçlü durmalısın" dedi. Hala ağlarken içimdeki bu kırgınlığı biraz olsun azaltmak istedim.

Daha sonra ise Feza ile birlikte yemek yiyip mekana gittik. Ogi arka tarafta hazırlanıyordu. Yanına gidip saçını karıştırdım ve" Naber ogi" dedim. Bana bakıp gülümsedi ve" İyiyim sen nasılsın canım benim" dedi. " İyiyim bir tanem. Bomba gibiyim" dedim. Ogi ise şen bir kahkaha atıp" iyi olmana sevindim. Erken gelip sana da birkaç kıyafet baktım. Umarım hoşuna gider. Feza seni patron çağırıyor. Sen onun yanına git ben Eren ile ilgilenirim" dedi. Feza onu onaylayıp çıkarken Ogi 'nin verdiklerine baktım. Beyaz yakadan ve kollarından büzgülü salaş bir gömlek ile kahverengi geniş bir pantolon giymiştim. Birazcık vintage gibi görünüyordu. 50'li yılların Fransız kıyafetleri gibiydi aynı evet.

Kıyafetleri giyip dışarıya çıkarken ogi " ohaaa çok yakışmış. Bu yakışıklığınız halis mi beyefendi?" Dedi. Kocaman bir kahkaha atıp " yerim seni ya. Ne de tatlı dillisin" dedim. " Eren ağbi senin gülümsemeni görünce mutlu oluyorum. Neden hep sinirli gözüküyorsun?" Dedi. " Aslında gülmeyi çok seviyorum ama çok gülen insanlar çok ağlarlarmış. Sadece ağlamak istemiyorum " dedim. " Öyle düşünme bence. Ne de olsa gün sonunda göz yaşlarına boğulacağız o yüzden bol bol gülmemiz gerekiyor " dedim. Yanağını sıktım" Bir gün çok mutlu olacağım. Ben buna inanıyorum. İçimden gelmiyor gülmek. Belki içerde evet gülmek zorundayım. Ama sahnenin arkasında hep mutsuz olacağım " dedim. Ogi" umarım hep mutlu olursun Eren ağbi "dedi. " Umarım" diye yanıtladım onu.

siyahın içinde (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin