Yankı (2)

340 9 0
                                    

Sinemadan çıkıp hep beraber taksicinin önüne geldik. Gökdeniz öne, ogeday, feza ve yankı arkaya geçince mal gibi kaldım. Bir Yankı'ya bir de Gökdeniz 'e bakarken " Eee bana yer kalmadı" dedim kaşlarım çatık bir şekilde. Feza kafasını uzatıp " sakın buraya gelme" dedi ona sinirle bakıp el işareti çektim. Ogi gülerken " Gökdeniz 'in kucağına otur daha rahat edersin. " Dedi. Gökdeniz 'e bakıp " Artık sıkışacağız yapacak bir şey yok" dedim. Tepki vermeden bacaklarını açtı ve " otur" dedi. Tam bacaklarının arasına girdim ve oturdum. " Burası hiç rahat değil" diye söylendim. Ogi " yol çok uzun değil zaten 20 dakika felan sürer" dedi. Onu onaylayıp önüme döndüm. İki kolumu Gökdeniz ' in bacaklarına koyup yolu izlemeye başladım. Şehrin ışıklarını ve geçen arabalara bakıyordum. Sık sık geldiğimiz yerde bir farklılık görünce dikkatle oraya baktım.

" Aaa yeni bir alışveriş merkezi açılmış bak "dedim Gökdeniz'e kafamı kaldırıp ona bakarken yüzlerimiz bir anda çok yakın olmuştu. " Evet görüyorum" dedi. Durdum ve yüzüne baktım " ne oldu?" Dedi bir süre sonra " Yakından daha pezevenk duruyorsun" dedi. Kaşlarını çatıp anlıma bir tane yapıştırdı. Ben anlımı tutarken " Seni şimdi arabadan atacağım" dedi. " Tamam yaaaa. Fikrimi belirteyim dedim" diyip daha da gıcık ettim. " Fikrini sikeyim" diye söylendi. Gülümseyerek dışarıyı izlemeye devam ettim. Işıklarda dururken iki tane genç çocuğun el ele tutuştuğunu gördüm. Dikkatle bakarken Gökdeniz arkamdan yaklaşıp omzumu tuttu ve " Şu sevgilisi ile grup yapmaya gelip ayrılan çocuk değil mi? " Dedi. Aaa Deniz'di bu . Yanında farklı bir çocuk vardı ve çok mutlu duruyordu. Ogi taaa öbür pencereye atılıp "Deniz bu" dedi. Feza " kurtulmuş galiba o şerefsizden" dedi. Gülümseyerek önüme döndüm. Mutlu olmasına sevinmiştim.

Evimin önüne gelirken " Evimin içine sıçarsanız yemin ederim gebertirim sizi " dedim. Feza" işinin adı ne temizle. " dedi. " Bak Feza özellikle sen. Böyle bir şey yapacak en elebaşı sensin. " Sonra dediklerini duyunca " Herhalde ölmek istiyorsun" dedim. Ogi " Eğer dağılırsa Feza 'yı Eren ağbinin eline bırakıp kaçalım" dedi. Feza " Vay oruspu..." Derken hepimiz gülüyorduk. Kapıyı açıp içeriye buyur ettim. Hepsine terlik verip salona yönlendirdim. Ben mutfağa giderken ogeday da peşinden geldi. " Geç içeri ben getiririm " dedim. " Olmaz yardım edeceğim " dedi. Tam bir şey diyecekken dolabı açıp içkileri çıkardı. Bende birkaç kuru yemiş, atıştırmalık çıkartıp salona götürdüm. Beş tane de bardak alıp "hadi yere oturun da başlayalım" dedim. Hepimiz yere otururken televizyonu açtım. " Film izleyelim" diye böğürdü Feza. " Yeni izledik" diye isyan ettim. " O zaman kısmetse olur izleyelim" dedi. " Saçma sapan şeyleri izlemem " dedi Gökdeniz. " O zaman şarkı açalım" dedi Ogi. Rastgele bir şarkı açıp içmeye başladık.

Feza " Ogiiii ne olmuş olayyyy" dedi. Ogi Feza 'ya iyice sokulup " ne oldu?" Dedi. " Bizim mekanda çalışan gamze diye bir kız vardı hatırlıyor musun?" Dedi. " Evet" dedi. " Evlenmiş!" diye abartılı bir tepki verdi Feza. Ona göz devirip " Eeee olabilir. Sonsuza kadar böyle yaşayacak değildi. " Dedim. " Kolay kolay bizi bu halimizle kabul edecek erkek yok " dedi Feza. " Niye olmasın amına koyayım. Geçmiş neden bu kadar önemli ki. Hem biz keyfimizden bu işte çalışmıyoruz. Ki zaten herkesin hayatı muhteşem değil. O şaşalı ve gösterişli hayatların altında hep yaralı bir geçmiş çıkıyor. İnsanlar illaki onu geçmişi ile de kabul edecek birisi ile tanışır. Gerçek sevgi olduktan sonra bu tür şeylerin çokta bir önemi yoktur" dedim. " Senin şu hayal gücüne hayranım" dedi Feza. " Borcumun bitmesine az kaldı. Yakında bu hayattan kurtulacağım " dedim. Feza " peşini bırakmazlar ki " dedi. " Başka bir şehre gideceğim olmazsa başka bir ülkeye " dedim. Gökdeniz durdu ve " Gidecek misin?" Dedi. Garip bir ifade ile bana bakıyordu.

" Böyle yaşayamam daha fazla. Hiçbir zaman böyle bir hayatı ben seçmedim. Midem bulanıyor artık. Ruhum daralıyor. Yapamıyorum " dedim. " Gidecek yerin yok ki Eren ağbi. Yine böyle bir yere düşeceksin eni sonu " dedi ogeday. " Başka bir işte çalışırım " dedim. " Kolay mı öyle. 25 yaşına gelmişsin hiçbir iş tecrüben yok. Sigortan yok. Sana ait bir evin yok. Paran yok alırlar mı seni işe" dedi. Duraksadım . Haklıydı, hiçbir şeyim yoktu. Buradan başka hiçbir şeyi bilmiyordum ki ben. Burnumu çektim. İçkimi içerken Yankı ile göz göze geldim. Ruhsuz gözler ile beni izliyordu. " Yaşamaya dair her şeyi yapıyorum. Uğraştıkça karanlığa çekiliyorum. İnsan yapımı cehennemlerde vücudumuzu üç kuruşa satarak yaşıyoruz" dedim. " İçime her girişlerinde midem o kadar bulanıyor ki. Ölmek istiyorum o an. Kendimi o kadar aciz ve pislik hissediyorum ki. Hakaret ettiklerinde, vurduklarında ve canımı yaktıklarında hayvanmışım gibi hissediyorum. " Dedim.

" Bu hayattaki amacımız bu " dedi Feza. " Eğer şanslı doğmadıysan neye yarar yaşamak. Kabullenip devam etmek en iyisi. Ölene kadar beklemek ne kadar acı olsa da yaşıyoruz işte bir şekilde" dedi Ogeday. " En kötüsü de ölsek bile huzur bulamıyacağımız. " Dedim. Hepimiz sarhoş olurken " hepimizin hayatlarında elbet zorluklar vardır. En azından bağzı anlarda mutlu olabiliyoruz. Bence bu anlar için yaşar insan " dedi Yankı. Güldüm" Senin hayatının nesi zor ki burada felsefe yapıyorsun bize " dedim. Durdu" Sadece sen sıkıntı yaşamıyorsun. Benim dertlerimi de küçümseyecek insan değilsin " dedi.

Gökdeniz" tamam yeter. Feza ile Ogeday sarhoş oldu. Onları misafir odasına yatırayım. Ben ve Yankı burada yatarız. Sende odanda yatarsın " dedi. Onu onaylarken Yankı" beş yaşındaydım ses eğitimine başlayalı. Babam çok sert bir adamdır. Ne zaman bir hata yapsam beni ağır bir şekilde cezalandırırdı. Derslerim, çaldığım aletlerdeki başarım, diksiyonum, duruşum, toplum içindeki davranışlarım her zaman mükemmel olmalıydı. Bir gün keman dersindeydim. Zor bir parçayı çalarken kemanın teli koptu. 12 yaşındaydım o zamanlar. Babam beni odaya götürdü önce dövdü sonra gideceğini sanarken kapıyı kilitledi. Kemerini çıkardı ve kıyafetlerimi çıkarmaya başladı. Orada bana ilk tecavüzünü gösterdi. 18 yaşıma kadar sürekli bana tecavüzde bulundu. Annem sürekli Amerika 'da çalıştığı için onunla ayda yılda bir görüşüyorduk. 18 yaşıma geldiğimde uzun süre boyunca tatil yapmak için İzmir 'e gittik. Bir süre sonra babamın bana tecavüz ettiğine tanık oldu. Beni alıp Amerika 'ya götürdü ve babamdan ayrıldı. İki sene sonra Türkiye 'ye geri döndük. Babamı bir daha hiç görmedim. Ama yine de onun zorla bana kazandırdığı kişilikten çıkamadım. Gerçi annem de sürekli- saygılı ol yankı. Öyle oturma. Dik dur- diyip durdu. Babam gibiydi o da. Kişiliğim nasıl onu bile çözemiyorum. Nasıl davranmam gerektiğini çoğu zaman bilemiyorum " dedi.

Gözlerim yaşatmıştı. " Belki de kendimi hiçbir zaman bulamadan öleceğim " dedi kısık bir sesle. Uzun uzun o anlamlı kahverengi gözlerine baktım. İçinde yaşattığı insan çok farklıydı. O insan o kahvelerin içinde tutsak kalmıştı. Gözlerini kapattı. Bir damla yaş süzüldü gözlerinden." Kendimi bir kukla gibi hissediyorum. Ailemin şekillendirip yön verdiği bir kukla gibi " dedi. Bu onun için çok iyi bir tanım olmuştu. " Ve en acısı da ne biliyor musun? O pisliğin bana yaptığı hiçbir şeyi unutamıyorum. Her sahnesi gözümün önüne. " Dedi. Gökdeniz eğilip Yankı'ya sarıldı " tamam geçti. Artık hiçbir zaman görmeyeceksin onu" dedi.

Allah belanı versin Eren. Niye çeneni kapalı tutmuyordun ki. Yutkunamadım. Alt çenem titerken " özür dilerim" dedi. Yankı kafasını kaldırmazken " Neyse, Hadi kalkta şunları yatırıp yatalım. Geç oldu zaten. Sende çok fazla düşünme. Bilmiyordun zaten. " Dedi. Ona minettar bir şekilde bakıp. Uyuyan Feza'nın koluna girip kaldırdım.

siyahın içinde (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin