0.1

882 43 13
                                    

- Bera 'dan -

Uyumayı sürdürürken ani bir boşluk ile uyandım. Düşme hissiyatı yaşamıştım, ah kötüydü. Etrafıma bir kaç kere daha mal gibi bakınıp gözlerimi kırpıştırdım. Kendime gelmiştim.

Yeni çalışmaya başlayan beynimle söverek telefomu elime aldım. Hayır alamamıştım, telefonum neredeydi. Telefonuma ne yapmıştım. Allah kahretsin, Hem alarmı duymuyordum hem telefonu bulamıyordum.

Yataktan sıçrayarak kalkıp eski püskü örtüyü hızla yere attım. Yere bakınmaya başladım panikle.

Ağlamak istiyordum, nereye koymuş olurum, zaten göt kadar oda nerede olabilir Allah'ın aşkına. Gezinmeye devam ederken ayağımın soğuk bir şeye değmesiyle, sırıtıp hızla geri çekildim.

Ah buradaydı, buradaydı, şükürler olsun. Hızla eğilip, telefonu alarak ekranı açtım. Dokuz buçuk mu, ne.. Nasıl olurdu. Yine geç kalmıştım ben. Hayır, hayır.

Odadan koşarak çıkıp kendimi lavobaya attım. Hızla yüzümü yıkayarak, geri dönüp dolabı açtım. Beyaz bir tişört altına siyah pantolon alıp üzerime geçirdim.

Kentkartımı cebime atıp koşarak evden ayrıldım. Bir yandan koşarken diğer yandan saçlarıma elimle şekil vermeye çalışıyordum.

İnsanların - ne yapıyor bu mal amk - dediğine emindim, bakışları ona işaret ediyordu haspamların.

Durağa geldiğimde, hemen ardından gelen otobüse gözlerimi kısarak baktım. Numarası okunmuyordu, bu nasıl iştir amına.

Gelmişti şükürler olsun. Zaten geç kalmışken iyice batıyordum. Otobüse doğru yürümeye başladığımda, dayının dilini dudaklarında gezdiren yüzüyle bakışma yaşadım. Kabul ediyorum, bu tuhaf bir karşılaşmaydı.

Anlamsız bir kaç saniye bakışma sonrasında dayıya kapıyı açması için tıklattığımda, kaş göz işareti yapmaya başlamıştı. Aynı şekilde karşılık verdiğimde dayının ayı gibi - höhlemesiyle - bağırarak hıhladım.

Adamın kapıyı açıp bağırmasıyla yüzümü ekşittim. Meymenetsiz ayı.

"dayı, ne bağırıyorsun amk"

"almıyoruz velet, yürü yoluna"

"alın yazında mı yazıyor dayı, ne geveliyorsun bla bla"

Adamın olduğu yerden, ağır çekimde götünü kaldırmasıyla dudaklarımı içime çektim, ne yapıyordu bu 46 'lık. Manyak mı bu oğlum.

Yavaşça elini yan tarafta bulunan haydara uzattığında, otuz iki diş gülümseyerek, gözümde bir balerin edasıyla bana döndü. Haydara bile tesbih takmış manyak. Hayretler içerisindeydim şu an. Haydara bunu yapan hayat bize neler neler yapardı.

Yavaşça sırıtarak gelmesiyle, aynı taktikle sırıttım. Etkiye tepki taktiğini deniyordum. Anlaşılan ters tepmişti. Dayının hızlanmasıyla çaktırmadan, göt korkusuyla geri geri gitmeye başladım. Arada gözlerimi kırpıp dudaklarımı büzüyordum. Bu 46 'lık bunu yer miydi. Yerdi.

"amcacım, canım. İyi günler hayırlı işler evelallah"

Arkama bakmadan topukladığımda sövmeyi de unutmuyordum. Kelini siktiminin, manyak gibi gülüyor bir de. Korku filmine gitse, bir kaç saniye başrol olmasına yeter.

Otobüste mülteci kampı gibiydi zaten, ter kokusundan kurtulmuştum. Şimdi ise sabahın bir körü, bu sıcak yaz ayında boğulmamı sağlayan dumanla uğraşıyordum. Valla sikicem az kaldı ha.

Aradan geçen on dakika sonrasında kafenin önünde durduğumda kendimi kokladım. Kokarca koklasa o severdi anca, neyse. İçeri hiç bir şey yokmuş gibi girdiğimde, Umut'a sürtünürüm.

𝓑𝓮𝓻𝓬𝓮𝓼𝓽𝓮/𝖇𝖝𝖇𝖝𝖇Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin