4- je suis tombé

380 12 0
                                    

Lisa:

L: Ne alakası var Sehun?

Jungkook Sehun'un sesini duyduğu an heyecanla ona bakmaya başlamıştı, Tanrım bu çocuk hiç akıllanmayacak.

S: Buraya seninle tartışmaya gelmedim ama bir ara rövanş yaparız. Şimdi Jungkook'u alıp gideceğim.

Sehun Jungkook'un elini tuttuğunda gülümsemesi büyümüştü. Vazgeçirmiyoruz şu çocuktan.

Jisoo kaş göz yapıp gitmemesini söylemeye çalışırken Jungkook onu görmeyip, sadece Sehun ile ellerine odaklanmıştı. Sehun bir kaç şey daha zırvaladıktan sonra ikisi beraber gitmişti.

Js: Yine kandıracak.

L: Başka bir şey yapamıyor zaten. Her neyse, dersin yoksa şu okulun yanında ki yere gidelim. Acıktım ben, yemek falan yeriz.

Jennie:

Ders bitmişti, eşyalarımı toparlarken Rose'ye baktım, ayı gibi uyumuştu bütün ders. Bir kaç kere dürttükten sonra nihayet uyanmıştı.

R: Niye uyandırıyorsun ya? Derdin ne?

J: Bütün günü okulda geçirmek istiyorsan keyfin bilir.

R: Tamam, annem gibi konuşma yine. Açım ben.

J: Senin aç olmadığın bir an var mı?

R: Yok, evde yemek yapmakla uğraşmak istemiyorum. Okulun yanında bir yer gördüm oraya gidelim.

Eşyalarımı toparladıktan sonra Rose'nin önünden geçip kapıya doğru yürürken söylendim.

J: Kabul etmekten başka şansım var sanki.

Bana yetişmek için hızlı adımlarla yürümüş ve kolunu omzuma atmıştı.

R: Bazen yabani olduğunu düşünüyorum.

J: Evet, öyleyim.

Lisa:

Siparişlerimizin gelmesini beklerken ikimizde telefonlarımızla oynamaya başlamıştık. Sakin bir yerdi, bu yüzden burayı seviyordum.

Js: Hayırdır? Telefondan gözünü alamadın? Yeni kızın hesabını falan mı arıyorsun?

L: Hayır, ninja oyunu oynuyorum. Adamları öldürüp para topluyorsun.

Js: Kendine göre bir oyun bulmuşs-

Jisoo sözünü bitirmeden kapı tarafına bakmaya başlamıştı, kafamı çevirdiğimde gördüğüm 2 tanıdık bedenle göz devirdim ve Jisoo'ya baktım.

L: Salyan akacak, ağzını kapa.

Js: Şu anda hayatımın aşkı tam karşı masamızda ve ben onu buraya davet etmezsem yapamam.

L: Ne? Saçmalama Jisoo! Onları sakın çağırma buraya.

Dediklerimi dinlemeden ayağa kalkmıştı, kolundan tutmaya çalışırken beni hafifçe itmiş ve masalarına gitmişti.

Jennie:

İçeri girdiğimizde Lisa ve yanında ki arkadaşını görmüştüm, bu kadar tesadüf fazlaydı. Rose'nin bilerek getirdiğini düşünmeye başlamıştım. Bulduğumuz boş masalardan birine oturmuş, menüye bakmaya başlamıştık.

R: Bak, seninki de buradaymış. Git merhaba de, ayıp olur.

J: Çeneni kapa ve yemeğini seç Rose.

Arkadaşı yanımıza geldiğinde göz ucundan Rose'ye baktım, kızın hayranıymış gibi davranıyor.

Js: Merhaba, ben Jisoo. Sizde okula gelen yeni kızlar olmalısınız. Kaynaşmak adına yemeği beraber yemek ister miydiniz? Bizim masa da.

Daha çok bana bakmaya çalışsa da o da Rose ile bakışıyordu, bunların arasında bir şey olmaz umarım. Arkadaşını hiç çekemezdim.

J: Teşekkür ederiz ama gerek yo-

R: Var! Gerek var demek istiyor, bizde yakınlaşmak isteriz. Hadi Jen kalk.

Jisoo gülümseyip masasına geri döndüğünde Rose'yi dürtüp duymamaları için sessizce konuştum.

J: Kızın ağzının içine düşseydin Chaeyoung.

R: Kes sesini, bu kız benim olacak.

Göz devirip masalarına gelmiştik, Rose anında Jisoo'nun yanına oturmuştu. Ben de mecburen Lisa'ya kalmıştım. Öküz kafasını telefondan kaldırıp selam bile vermemişti.

Yemeklerimiz geldiğinde Jisoo ve Rose hiç susmamış, ben ve Lisa ise sadece yemeklere odaklanmıştık. O kadar meşgullerdi ki bizi duymazlardı bile.

L: Bu arada Jennie, Taehyung sana tekrar ulaşmadı değil mi?

Birden benimle konuşmasına karşı şaşırmıştım ve hafifçe öksürerek Lisa'ya bakmıştım.

J: Yok hayır, daha sonra hiç görmedim.

L: Eğer bir şey yaparsa, bana söyleyebilirsin.

J: Teşekkürler ama kendimi koruyabilirim.

Kendini ne sanıyordu? Tanrı falan mı? Kendimi koruyabilirim herhalde, ona ihtiyacım yok.

L: Pekâlâ, Jisoo kalkalım mı artık? Daha işimiz var.

R: Ne işiniz var ki?

L: Okulun başlarında parti veriliyor her sene, bu seferkini de biz düzenleyeceğiz.

J: Bizde kalkalım o zaman.

Hesapları ödedikten sonra mekandan çıktık. Lisa Jisoo'ya arabaya gideceğini söylemiş ve gitmişti. İnsan bir görüşürüz der, öküz.

Js: İsterseniz sizi de bırakabiliriz?

Rose tam atlayacakken cevabını bildiğim için ben cevap verdim.

J: Çok teşekkürler ama evimiz yakın zaten, yürürüz.

Js: Oh, peki. Görüşürüz o halde.

Jisoo arabaya gittiğinde Rose sinirle konuşmaya başlamıştı.

R: Niye hayır diyorsun ki ya? Ne güzel çıtırımın seksi araba kullanışını izleyecektim.

J: Boş konuşuyorsun, yürü.

Lisa:

Js: Niye bu kadar soğuk davranıyorsun, yakınlaştık ne güzel.

L: Okuldan siz hariç kimseyle yakın olmadığımı biliyorsun Jisoo. Ayrıca sen ve Rose, ne iş?

Js: Bilmiyorum, tatlı kız. İnstagramını aldım, konuşacağız.

L: Amına koyayım, biz de oradaydık farketmedik bile.

Js: Sen Jennie'ye bakmamak için o kadar çaba sarfettin ki bizi farketmemişsin.

L: Ne alakası var?

Js: Çok alakası var Lisa, belki bu kızlar farklıdır. Belki Jennie herkesten farklıdır.

Never stop | Jenlisa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin