♡2.BÖLÜM♡ Mavi Gözler

136K 5.4K 273
                                    

Düzenlenmiş haliyle...

******

O kötü, can sıkıcı konuşmayı duyalı beş gün geçmişti. Koskoca kötü bir beş gün. Ve bugün beni istemeye geliyorlardı. Evet evet yanlış duymadınız.

Bir haftadır ruh gibi dolaşıyordum ortalarda. Hayatım en huzurlu bölümlerdeyken duyduklarımla sezon finali vermişti adeta.

O gün yani perşembe günü odamdam çıktıktan sonra hayatınımın acı gerceğiyle tanışmıştım. Babam... Babam hastaydı. Her an kalp krizi geçirme ihtimali vardı.

Annem ve babam karşılarına alarak söylememişti bu acı gerçeği. Kulak misafiri olarak onları konuşurken duymuştum.

Annem hastalığın ciddiyetini vurgulayarak hıçkırıklara boğulurken, babam ise ılımlı
yaklaşıyordu bu duruma.

Ta ki benim mürüvvetimi görmek istediğini dile getirene dek. 'Ölüm gelmeden kızımın mürüvvetini görmek isterdim' dediği an beynimde bir gürültü kopmuştu. Şuana kadar gelen görücülere benim 'istemiyorum' deneme kalmadan olumsuz yanıtını veriyordu. Canım babam 'benim kızım daha küçük' diyordu. Ama gelin görün ki hayatın acımasızlığı babama sonunda mürüvvetimi görmek istediğini söyletmişti.

O gün uyumayıp sabaha kadar duyduklarımı idrak etmeye çalışmıştım. Babamın son sözü aklıma gelmişti. Babam benim mürüvvetimi görmek istediğini söylemişti. Her zaman küçük olduğumu bahane eden adam şimdi anlaşılan hastalığının vermiş olduğu ölüm korkusuyla benim mutlu günümü görmek istiyordu.

Annemin bir gün önce babama konusunu açtığı görücüler de tuzu biberi olmuştu. Asla kabul etmediğim görücü vakasını bu defa kabul etmiştim. O gün içerisinde de bir tanıdık aracığıyla tekrar haber yollamaları, işlerin bu noktaya gelmesini sağlamıştı. Anneminde bana konuyu açmasıyla 'Tamam gelsinler' dedim.

Belki de babamın son arzusuydu. Kardeşim ve bana birşey açıklamıyorlardı ki. Bende her şeyden habersizmişim gibi davrandım. İşte sonuç bu. Bir on yıl daha evlilik düşünmesem de babamın o sözüne karşın içimde bu isteğini gerçekleştirmem kanısına varmıştım.

"Erva birazdan gelirler kızım, hazır mısın?"

Bugün heyecan eşittir annemdi...

"Hazırım anne." Aynada ki yansımama baktığımda da hazır ve nazırdım. Lacivert uzun bir elbise giyip onun üzerine de kahvenin tatlı bir tonuyla renklendirilmiş şalımı takmıştım. Ve işte bu kadardı...

Bu birkaç gündür içimden üzüntü çığlıkları atsamda dışarıya özellikle babama belli etmiyor gayet de neşeli davranıyordum. Gönülsüzdüm evet. Ama ne var ki babamın olayından dolayı kendi kendimi razı etmiştim.

Kapımın tıklanmasıyla kafamı kapıya doğru çevirip "Efendim" dedim.

"Kızım müsaitsen girebilir miyim?"
Bu babamdı. Yüzümdeki üzüntüyü silip neşeli bir tavır almaya çalıştım.

"Müsaitim babacım gelebilirsin."

Kapının kolunu yavaşca açıp içeri girdi, ardından kapıyı kapatmayı da ihmal etmedi. Anlaşılan önemli bir konuşma yapacaktık. Camın kenarındaki tekli koltuğa oturup uzunca baktı bana.

"Gel kızım, karşıma otur. Seninle konuşmam gereken şeyler var."

Sesinde hiç tanıyamadığım bir tını vardı. Babamın karşısında olan yatağımın kenarına oturdum bende hızla.

"Kızım," deyip duraksadı. "Sen böyle şeyleri istemezdin. Ki en az on sene daha da istemiyorum derdin. Birden bire ne oldu da fikrini değiştirdin? Eğer annen bir şey dediyse sen ona aldırmasaydın ben zaten konuyu kapatmıştım. Bu yüzden istersen hala vazgeçebilirsin, çünkü senin istemediğin bir şeyi asla yapmam, biliyorsun değil mi?

Babam o kadar içten söylemişti ki bir anda türk filminden fırlamışcasına boynuna sarılıp 'senin için babam, sen mutlu olduğumu gör diye kabul ettim' diyesim geldi. İçimdeki gerçekleri bağıra bağıra söylemek istesemde yapamadım. İçime attım. İçimde ki sinema oyuncusu kişiliğini de susturdum.

"Hayır baba bu işte annemin hiçbir zorlaması falan yok. Ben istedim."

Başını salladı. "Tamam Erva, zaten daha hiçbir şey belli değil. Çocuğu ben görmedim, bakalım gözüm tutacak mı? Beni geçtik bakalım senin için ısınacacak mı?"

Düşünceli babam...

"Hayırlısı artık babam."

Oturduğum yerden doğrulup bir iki adımda babamın yanına vardım. Hızlı bir hareketle boynuna sıkı sıkı sarıldım.

"Sizi gidiler. Baba kız ne konuşuyorsunuz yine..." Annem arada bir babamla beni fısır fısır konuşurken yakalardı. Gerçi bu yakalanmaların çoğunu annemi kıskandırmak için planlıyorduk. Her zaman da aynı şimdi ki gibi tepkisini gösteriyor ve bizi de her defa güldürüyordu.

"Senden gizli ne sırlaşabiliriz anne, aşkolsun."

O anda çalan zille hepimiz birbirimize bakakaldık.

"Ay geldiler işte. Hadi çabuk aşağı.."

Cümlesini bitirmeden merdivenlere doğru ilerlerken söylenmişti annem . Ayağında olan terliklerden bayağı da bir gürültülü indi hani. Babam da alnımdan öperek beni koltuğunun altına aldı. Annem ne kadar hızlı indiyse biz de bir o kadar yavaş ilerliyorduk.

Alt kata indiğimizde ben mutfağa geçmiştim.

Yanlış alarm amcamlar gelmişti. Biz onları tamamiyle unutmuştuk değil mi?

Amcamlarla biraz oturduktan sonra kapının zili tekrar çalmaya başladı. Bu defa unuttuğumuz kimse olmadığına göre beklenen misafirlerimiz gelmişti ve annemlerin karşılamasıyla da içeri geçmişlerdi.

Onlar içerde koyu bir sohbete dalmışken yengemin yanıma gelmesiyle biz de çayları hazırlamaya başladık.

Bizde istemeye gelenlere ilk olarak çay ikram edilir. Eğer ki iki tarafta olumlu yanıtlarını ortaya koyarsa o vakit kahve faslına geçilir.

Annemin mutfağa gelip "haydi çayları servise başlayın." demesiyle atağa geçtim. Hazır olan çay tepsisini kucaklayıp odaya doğru ilerledim. Ellerim titriyor, kalbim midemi istila edip rahatsız ediyordu adeta. Eğer ki bu titreme içeri girdiğimde de devam ederse bu işin sonu hiç iyi olmazdı. Birilerini yakabilirdim.

Odaya girerken derin bir nefes alıp besmele çekerken kulaklarıma aşina olduğum ama kim olduğunu çıkaramadığım ses doldu.

Kafamı hiç kaldırmadan büyüklerin olduğu yöne ilerledim. Babam ve yanında babamın yaşlarında oturan adama çay servisini yapıp karşı koltuğa geçtim.

"Kızım nasılsın?" Bu ses az önce kim olduğunu çıkaramadığım sesti. Başımı kaldırır kaldırmaz da sorum yanıt buldu. Düğünde lavobada tanışıp konuştuğum teyzeydi... Sevde teyze... Bana bakarken gözleri parlıyordu adeta.

Yoksa annemin dediği beni çok beğenen babaanne, Sevde teyze miydi? Evet, şuan ki durum bunu gösteriyordu. Bende yüzüme sıcak bir gülümseme yerleştirip "Hoşgeldiniz." dedim Sevde teyzeye ve yanındaki güzel bayana. Tahminlerime göre de bu bayan müstakbel kayınvalide adayımdı. Çaylarını ikram edip onların çaprazında olan tekli koltuğa doğru ilerledim. Kadrajıma ayakları giren bu muhterem de koca adayım olmalıydı. Kafamı yavaşça kaldırdım. Gözlerim yüzünü bulduğunda ise duraksadım. Durun bir dakika... Bu...

Mavi gözler...

Birkaç gün önce okulda tosladığım kazuletin ta kendisiydi. O gün çarpmadan dolayı herhalde sinirle bakan gözleri, şimdi duygusuz bir şekilde bakıyordu. Tövbe Bismillah... Ama böyle şeyler filmlerde yahutta kitaplar da olmaz mıydı? Birkaç gün önce çarpıştık... Şimdi de istemeye mi gelmişlerdi...

LOTUS ÇİÇEĞİ♡ Kitap OlduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin