tanıtım;;

28 2 1
                                    

"Al şu tokayı, sakın ola kaybetme. Burada yazları çok sıcak geçermiş."

Elinden usulca bırakıp terk etti annesi kızını. Böyle olması mı gerekirdi sahiden? Küçük kızın da bir hayatı olması gerekirdi değil mi? Anıları... Gülüşleri,Kahkahaları,Ağlamaları... Şuan elinde alkolik annesinden kalan tek anı olan açık mor renginde bir tokayla duruyordu küçük kız.

Daha aklı neye yeterdi ki o zamanlar?

Annesi iyice gözden uzaklaşırken küçük kız kasvetli,çirkin,camları pis binanın pas tutmuş merdivenlerinin önünde bekliyordu. Peki şimdi ne yapmalıydı ki?

Kapının kulak tırmalayan bir gıcırtıyla açılması küçük kızı korkutup o tarafa bakmasını sağlamıştı. Kısa boylu tombul ve sinirli bakan bir kadın ona doğru geliyordu.

"Ne işin var burda küçük. Yolunu mu kaybettin?"

Küçük kız şimdi ne diyecekti? Yolunu kaybetmemişti orası belliydi. Annem bıraktı dese ileride geçireceği her günün bu pis kokulu binada olacağını az çok kavramıştı. Kayboldum dese ebeveynlerini soracaklardı.

Daha 10 yaşındaki kız bu düşüncelere daha fazla dayanamayarak ağlamaya başladı. Yalan da söyleyemezdi ki o zamanlar.

"Annem....annem bıraktı beni. Bu-burada mutlu olacağımı söyledi. Ben..ben annemle mutsuz olmak istiyorum. Beni anneme götür teyze."

Kadın bir şeyi hatırlamış gibi oldu.

"Gel küçük, artık burada mutlu olmaya çabalasan iyi edersin."

GERÇEK RENKLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin